Yusuf Aydın
…
HAWKEYE
(2012)
Büyük süper kahraman takımları içindeki normal insanları
genelde pek sevmem. Çünkü etrafta; yumruğuyla binalar yıkan, yıldırımlar
düşürebilen, büyüler yapan, teknolojik zırhlar içinde ışınlar atabilen
insanlarla dolaşmaları ve o kadar olaya rağmen her şeyden sağ salim çıkmalarını
yadırgarım. Bu nedenle –özellikle ilk filmdeki imajından sonra- Hawkeye hiç
ilgimi çeken bir kahraman olmamıştı. Ta ki Fraction ve Aja’nın eserini okuyana
kadar.
Fazla girmek istemesem de
konusu kabaca Hawkeye’nin Avengers’dan ayrı takıldığı zamanlarda başına gelen
değişik olayları anlatıyor. Apartman komşuları, side-kicki, street-level
diyebileceğimiz kötüleriyle geçen günler. Fakat bunları kötü anlamda
söylemiyorum. Aksine her hikaye insanı içine çeken, hadi bunu da okuyayım sonra
bırakırım dedirten bir yapısı var. Ve söylemeden geçemeyeceğim; en güzel
yanlarından biri dayak yiyen, dayak yedikten sonra bandajlarla gezen,
hastanelik olan bir kahramanımız var.
Çizimleri ve anlatım tarzı
kesinlikle alışılmış Marvel çizgi romanlarından çok farklı. Bu benim çok hoşuma
gitti. Sayfa kullanımı, olayların küçük karelerle akışı, balonlar hepsi harika
olmuş. Gerçi kabul etmeliyim üst üste bölümler okuyunca biraz yorucu oluyor.
Sayfadaki bazı güzel ayrıntıları kaçırabiliyorsunuz ama olur o kadar.
Fraction ve Aja’nın bu işi
kesinlikle Hawkeye’yı gözümde oldukça yükseltti. Bi Daredevil ayarına geldiğini
rahatlıkla söyleyebilirim. Son olarak diyeceğim Dünya’yı yok eden tehlikelerden
sıkıldınız, yine de bir kahraman hikayesi okumak istiyorsanız kesinlikle
Hawkeye okumalısınız. Hatta sıkılmamış olsanız bile okuyun. İngilizce hardcover
cildini Gerekli Şeyler’in internet sitesinden bulabilirsiniz. İngilizce falan
demeyin okuyun okutun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder