Comics dünyasının lokomotifi olan Marvel ve DC Comics yayınevleri üzerinden bazı konulara baktığımda ilginç ortaklıklara rastlıyorum. Aslında her iki yayınevinin ciddi farklılıkları bulunuyor dünya görüşü ve siyaset noktasında. Ancak öyle değerler veya görüşler var ki bu konularda hemfikir oluyor, mesajlarını o yönde veriyorlar yayınları vasıtasıyla. Bazıları bunun sebebini 50'li yıllarda ortaya çıkan sansür kurallarına bağlayacaktır. Mümkündür. Bazı amerikan değerlerinin gösterilmesi zorunluluğu ve bazı konuların ele alınma yasağı var o kurallar içinde. Ama günümüzde artık hem bu kurallardan uzaklaşıldı hem de ele aldığım konu gibiler sansür kuralları arasında yer almıyordu: Dinsel Fanatizm Kötüdür!
IMAGE Comics'in ortaya çıkarak sansür kurallarını yıkana kadar ciddi sıkıntılar yaşamış olan comics endüstrisi 1992 yılı itibariyle daha önce esnettiği kuralları artık yıkma rotasına girdi. Spawn, Savage Dragon, The Maxx, Youngblood, Gen 13, Wildcats gibi yayınlar alışılmış comics super hero kalıbını kullanmaısnın yanı sıra daha önce sakınılarak işlenmiş siyaset sorgulamalarına el attığı gibi şiddet kısıtlamalarını kaldırmış, cinselliğin sunumunu değiştirmiş, dini konuları yorumlamaya girişmiştir. Image'ın yan kolları olarak kurulan Top Cow ve Wildstorm yayınevlerinin kahramanları da aynı çizgide ilerlemiştir. Marvel ve DC Comics bu arada daha önce belirttiğim gibi sansür kurulunun maddelerini esnetmeye başlamış, bir şekilde yeni okur kitlesinin beğenisine hitap eden içerikleri yeni anlatım yollarıyla aktarmaya başlamıştı.
Din ve fanatizm tarzı konulara el atılmaya başlanması aslında çok yeni bir konu değil bunu hemen belirteyim. Farklı ülkelerin ve kültürlerin dini fanatizmi hep ele alınmış, tehlike olarak sunulmuş, amerikan kültürünün savunucuları tarafından devamlı olarak alt edilmişlerdir comics dünyasında. Amerika içinde ise dini fanatizm çoğunlukla sapkın tarikatlar kurgulanarak ele alınmış ve bunların başındaki kötüler beyinlerini yıkadıkları insanlar aracılığıyla topluma dehşet saçtırılmış, nihayetinde illa ki yedikleri dayaklarla yenilerek karanlıklara kovulmuşlardır. Bazı kısa öyküleri saymazsak Amerikan kahramanları üzerinden dindarlık sorgusu ve fanatizmin ele alınması ancak 1992 yıllarına denk geliyor.
1991 yılında Marvel Comics muhteşem Infinity Gauntlet öyküsüyle ilk kez uzun soluklu bir tanrısallaşma hikayesini ele aldı. Thanos adlı kötü karakterin tanrısal bir güce ulaşması ve bu gücü kaybedişi kesinlikle okunmasını tavsiye ediyorum. Bunu 1992 yılında daha vasat, laf salatalı ve tekrarı bol sahneli Infinity War öyküsü geldi. Thanos'a güçlerini vermiş olan tılsımları ele geçirmeye çalışan bir başka kötü adamın ortaya çıkması ve def edilmesi hadisesi konu edilmişti bu 6 sayıda.
1993 yılında da Infinity Crusade hikayesi takip etti seriyi. Bence yine vasat bir öyküydü bu ancak meraklıları için okunmaya değer bulunuyorum. Bu hikayede bir tanrıçanın ortaya çıkması söz konusu. Bu tanrıça inançlı olan süper kahramanları ele geçirerek kendi gezegenine taşır, evrene ciddi bir tehdit oluşturur. Bilimsel görüşleri ağır basan Iron Man, Reed Richards ve Bruce Banner'ın başı çektiği diğer kahramanlar mücadeleye girişir, kazanırlar. İsminde Crusade (bizde Haçlı Seferi) olması inancın nasıl bir eyleme yönlendirdiğine, ilk sayı kapağında Tevrat'tan "Let there be light" (Fiat Lux) sözünün yer alması da dinin aydınlatıcı işlevine dikkat çekiyor gibidir. Ama görünen o ki dinin aydınlatıcı işlevinden bu comics yayıncıları pek de emin değiller... Ya da fazla aydınlanmayı sevmiyorlar:
Tarihler 2008'i gösterdiğinde Marvel Comics'in çok ses getirmiş bir öyküsü buluştu okurlarla: Secret Invasion! Ülkemizde Marmara Çizgi tarafından dilimize kazandırılan çizgi romanı okumakta fayda var. Bu öyküde ilginç detaylar çekmişti dikkatimi. Bunu da İyi "Müslüman" Da Vardır! Secret Invasion...! adlı yazımda belirtmiştim daha önce. Annihilation adlı efsaneleşeceğine inandığım hikayede gezegenleri yıkılan Skrull'lar yeni bir inanca sarılmış, dünyanın onlara vaad edildiği düşüncesiyle istilaya kalkışmışlardır. Şekil değiştirebilen Skrullar her biri bir kaç kahramanın gücüne sahip savaşçılarını göndermiş, dünyaya savaş açmışlardır. Buna "Jihadist" adı verilmiş. Bir de tanrısal bir kutsama sözü geliştirmiş olan Skrullar "O seni seviyor" "He Loves You!" sloganını dillerine dolamışlardır. Ve elbette fanatik yobaz olmayan (Laik) Skrulların da var olduğunu gördüğümüz hikayenin sonunda bir şekilde yobaz fanatikler saf dışı edilmişlerdir.
Tarihler 2006 yılını gösterdiğinde DC Comics yeni bir hamleyle "52" adlı dizide ortaya yeni bir Tanrıça çıkardılar: Lady Styx!
Bu kökeni hakkında bir şey bilinmeyen ama başka bir boyuttan gelmiş olabileceği düşünülen varlık kendisine inanan her türden uzaylıyla bir tür haçlı seferine çıkmış, gezegen gezegen dolaşarak dindarlık aşılıyordu. "Believe In Her..." "Ona inanın!" sözü de bu inancın sloganıydı. Aşağıda da görüleceği üzere inançlı birinin bakışı şu şekilde yorumlanmış:
İnanç insanın gözünün kan bürümesine sebep olur mu derseniz bilemiyorum ancak bu karakterin ortaya çıktığı tüm hikayelerde inançlılar diğer örneklerde olduğu gibi gibi kendi iradeleriyle hareket edememekteler. Lady Styx inancı bir virüs gibi her tür uzaylı varlığa bulaşıyor, bu inanç sahibi (!) kişiler bir anda kendilerini uğruna feda edebilecekleri veya uğruna cinayet işleyebilecekleri bir inancın içinde buluyorlardı. Resimlerden anlaşılacağı üzere bu tanrıça hiç de sevgi dolu bir yaratık değildi:
Son derece sadist, egomanyak, kibirli, küstah ve pervasız olan bu tanrıça yok edilse de inançlı birinin karnında biçimlenerek tekrar doğabilmektedir. Hani "dogmatik" kavramı bu değilse nedir bilmiyorum artık :)
Her biri birbirinden önemli dört sanatçının adı var Lady Styx yaratıcıları arasında: Geoff Johns, Grant Morrison, Greg Rucka, Mark Waid. Comics alemini yakından tekip edenler kendilerini pek bir yakından bilir ve muhtemelen severler. DC Comics'in bu karakter üzerinde ciddi çalışmalar yaptığını iddia edersem eminim karşı çıkan olmaz. Bu dört adamı bu karakter için bir araya getirmiş olmak üzerinde düşünülmesi gereken bir detay bence. İşte bu Lady Styx benim bir zamanlar merakla takip ettiğim ancak ciddi hayal kırıklığı yaşadığım Darkstars adlı bir tür uzay polisleri ekibini ele geçirmiştir ortaya çıktığında. 1992 yılında 39 sayı yayınlanmış olan Darkstars üyeleri iradelerini kaybetmiş, bu tanrıçanın emrine girmişlerdir.
Sırasıyla 52, Omega Man, Countdown to Adventure ve Rann/Thanagar Holy War hikayelerinde yer alan Lady Styx dinsel fanatizmin zarar verici olduğunu göstermek isteyen DC Comics için iyi bir aracı olmuş gibidir. Özellikle üzerinde durmak istediğim Countdown to Adventure öyküsünde bu mesaj zirve yapmıştır adeta.
52 adlı uzun öyküde uzayda yaşadıkları maceradan yeni kurtulmuş olan Adam Strange, Animal Man ve Starfire pek de dinlenmeye vakit bulamazlar. Adam Strange kendisinin yerine görevlendirilen birinin varlığıyla mücadele etmektedir. Hatta işten el çektirilince varoşlarda yaşamaya başlamıştır Rann gezegeninde. Animal Man uzaydaki macerası sırasında uzaydaki tüm hayvanların güçlerini taklit edebileceğini öğrenmiş olmanın şaşkınlığının yanı sıra Starfire'a karşı gelişen hisleri ve eşiyle çocuklarına karşı olan sorumluluklarının arasında kalmıştır. Starfire ise güçlerini kaybetmiştir. Bu arada Animal Man'in duygularına da kayıtsızdır.
İşte tam bu olaylar sırasında Animal Man'in oğlu elinde bıçakla kız kardeşini doğramaya kalkışır. Starfire yaralanma pahasına bunu engeller. Oysa çocuğun yapmak istediği dindar bir nesil yetişmesine katkıda bulunmaktır. Kötü bakışlar, elde bıçak, ağızda "Believe in her" sloganı... Çocuk bu ulvi amacından uzaklaştırılarak hastaneye yatırılır.
Uzayın uzak bir köşesinde ise beklenmedik bir şey olur. Lady Styx inancının bulaştığı bir gezegen iki uzaylı tarafından karantinaya alınır, inanç virüsünün tedavisi olmadığı anlaşılınca gezegen sakinleri doğranmak suretiyle, tüm gezegen yok edilir:
Tabii bu inanç virüsünün dünya gezegeninde olmasının anlaşılmasıyla bu sağlık ekibi dünyaya ulaşarak San Diego şehrini bir tür güç alanıyla kapatarak karantinaya alırken tedavi yöntemleri aramaya başlarlar. Kaldı ki bu virüs Rann gezegeninde de ortaya çıkarak herkesi inançlı yapmıştır... Ve fazlaca şiddete meyilli.
İnançlı insanların iç güzellikleri dışlarına da yansımaya başlar bu arada:
İki gezegende başlayan mücadele ortaklık kurularak başarıya ulaşmaya başlayacaktır. Animal Man bu virüsün güneş ışığıyla yok edilebileceğini keşfeder. Güneş girmeyen ev başka bir araçla aydınlanınca mikroplar ölmüyormuş meğersem. Çözüm bu derece basitmiş. Uzaya ışınlanmalar vs olur, Starfire güneşten gelen güçlerine kavuşur ve kullanır, Rann kurtulur. Alttaki görsel daha sonra yayınlanacak olan Rann/Thanagar War'dan:
Ancak San Diego karantina altındadır ve şehirde temizlik katliamı başlamıştır:
Kahramanların dünyaya dönmesiyle sağlık ekipleri ikna edilir, Starfire gücünü kullanır, virüs yok olur halk tedavi edilir, öykü biter. Ama tabii Lady Styx bu kafirlikten pek de memnun kalmaz:
Ve Animal Man ailesine döner, Starfire güçlerine kavuşarak üyesi olduğu Teen Titans grubuna döner, Adam Strange de Rann gezegeninde hakkı olan yeri alır. Lady Styx de Adam Strange'in alt ettiği rakibini elden geçirirken intikam yeminleri etmektedir:
Comics evreninde inanç, yobazlık ve fanatizm üzerine çok fazla hikaye olduğunu söylemiştim yukarıda. Belki bu evrenleri yakından takip edenler başka hikayeleri de ele almış olmamı bekleyebilirdi. Olabilir. Aklımda özellikle iki karakter ve hikayeleri var. Ancak konuyu çok saptırmadan toparlamaya çalışınca bir yerlerden kısmak gerekiyor. O yazılar da başka bahara artık. Bu arada unutmadan ekleyeyim "virüslere dikkat, açık temiz havaya geziye çıkın, yapay ışıklandırmayı boş verin bol güneş alın!"
Kaynaklar - Yukarıda bahsi geçen tüm comicsler
Wikipedia
DC Wikia
Ümit Kireççi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder