Ümit
Kireççi
…
Ciddiyim.
İzlemeseniz de olur, hiçbir şey kaybetmezsiniz. Hele de 1990’ları ve daha eski
yılları yaşamadıysanız, Amerikalı değilseniz, cinselliği hangi yaşta olursanız
olun renklice yaşamadıysanız, çizgi roman okuru değilseniz Deadpool’u izlemek
size bir şey kazandırmaz!
Bir yandan çizgi roman kaynaklı bir karakterin sinema
vasıtasıyla gündeme gelmesinden çok mutlu oluyorum öte yandan “bir ihtimal
belki çizgi roman yeni okurlar kazanır” diye umutlanıyorum ama açık söyleyeyim
içimden bir ses Deadpool filmini izledikten sonra “yemişim çizgi romanı”
diyebilecek tonla insanın ortaya çıkabileceğinden de fena halde korkuyorum.
Çünkü Deadpool’un sinema uyarlaması ciddi bir dolu sorunu içinde barındırıyor.
İlk evvela uyarlamanın en sorunlu kısmı çizgi roman
sayfasındaki anlatımla beyaz perdedeki anlatımın birbirine uymaması. Şöyle ki,
Deadpool çok konuşan bir karakter. Dahası hem kendi kendine hem izleyici/okurla
hem de karşısındakilerle konuşan bir karakter. Hal böyle olunca konuşmaların
akıp gitmesini basılı kağıdın önlediğini görüyoruz. Eğer bir espriyi anlamadıysanız
sayfayı geri çevirip görseli dikkatlice inceleyip kaçırdığınız ayrıntıyı yakalayabiliyorsunuz.
Olmadı bilgisayarın başına geçip eksiğinizi oradan tamamlayabiliyorsunuz
(deyim, gönderme, bilgi). Kağıtta Deadpool kaçıp gidemeyen bir okuma biçimi
sunuyor. Ancak sinemada olay öyle değil. Adam konuşuyor ve konuşma akıp gidiyor.
The Gilmore Girls tadındaki konuşma hızına yetişmek mümkün olmuyor birçok
yerde. Belki “Ama Deadpool’un da olayı bu abi yea” diyecekler vardır ama unutulmasın
ki sinemaya sinema filmi izlemeye ve izlediğimizi anlayıp belli bir izlenimle
ayrılmaya gidiyoruz. Salondan çıktığımızda aklımızda bir şey kalmayacaksa
gitmenin de bir manası yok zannımca. Ha, işi gücü bırakıp filmi bin kere
izlemeye hazırsanız o ayrı. “Evde izler bilgisayardan araştırır anlar gülerim”…
Ben bazen bazı konular için yapıyorum ama koca film için zor biraz bana sizi
bilemem.
Mizahi
yönündeyse ayrı bir sorun var.
Hani mizah zor iştir işleyişi de şu şekildedir: Öncelikle
belirli bir alanda yaşayan insan topluluğunun ortak bir iletişim kodlaması
vardır. Dil/lisan. Bu kodlamanın her harfi, her hecesi, her sözcüğü, her
tümcesi ortak bir çözümlemeyle anlaşılır. O topluluk içindeki insanlar ortak
geçmiş, ortak tarih, ortak yemek, ortak kültür, ortak sorun, ortak sevinç,
ortak bir ton şeyi paylaşmış olduklarından dil bunun aktarıcısı olarak büyük
oranda aynı anlaşılır. Buna bir de beden dili eklenir. Beden yaşanan
coğrafyanın ve kültürün bir eseri olarak aldığı farklı şekillerle (el-kol
işaretleri gibi) yine görsel bir başka kodlama bir başka dil oluşturarak yine
ortak bir anlayışa hitap eder.
Mizah, bu ortak kodlamaların bozulması, deforme edilmesi,
çarpıtılmasıyla oluşur ve her insan topluluğunda farklı bir mizah anlayışı
ortaya çıkar.
Mizahın da farklı türleri vardır. Örneğin siyasi mizah tüm
toplumu ortak ilgilendirir ve bazıları komik bazıları aşağılama olarak algılasa
da konu ortak anlaşılır. Sözcük oyunları vardır ki bunlar herkese hitap eder ve
mizah anlayışının derinliği nispetinde anlaşılır. Özel alan mizahı vardır bu da
belirli bir alanı bilenler tarafından anlaşılır. Cinsellik ve küfürlü mizah
vardır bu da alıcı olan kişinin bir anlamda ahlak anlayışına göre farklı
yorumlanmaktadır. Gündeme gönderme yapan mizah vardır ve bunun anlaşılması
genel veya popüler kültüre hakimiyetle alakalıdır. Veya bir kültürden
beslenmeyle alakalıdır… Böyle gider. Bir de kişinin mizah anlayışı ve anlama
kapasitesi vardır ki o apayrı bir derttir.
Gelelim
Deadpool özelinde mizah sorununa:
Dilsel
sorun: Eğer İngilizceniz iyi değilse filmin alt yazılarının
dışındaki esprileri anlamanız mümkün değil. Dublaj izliyorsanız da asıl dilsel
mizahı anlamayacağınızdan sadece “yaklaşık” bir şeylere gülümsüyor olacaksınız.
Beden
dili
konusunda ciddi sorunlar yaşabilirsiniz çünkü mimi ve yüz ifadesi yok filmde.
Karakter maskesini çıkarmıyor çıkarsa da bu yüzdeki yanıklardan hiçbir şey
göremeyebiliyorsunuz.
Özel
alan mizahı: Deadpool’u anlamak için öncelikle çizgi
roman-comics okuru olmanız gerekiyor. Sonra iyi bir Deadpool okuru olmanız
gerekiyor. Aksi taktirde göndermelerin çoğunu anlamanız mümkün mümkün değil.
Cinsellik
ve küfür: Sevişme pozisyonlarından el hareketlerine, sözel cinsellikten
en basit konuda bile küfürlü bahsedilmesine kadar geniiiiş bir yelpazede yer
alıyor bu içerik. Eğer bunlardan rahatsız değilseniz sorun olmaz. Ancak gündelik
hayatınızda ahlakçılığa fazlaca takıntılıysanız ve cinselliği doya doya ve
hayli renkli yaşamıyorsanız yer yer erotizmi aşar görünen sahnelerle konuşmalar
yüzünüzü kızartabilir. Ben kendi adıma doğru yerde edilen her küfre ve yapılan
her cinsel şakaya güldüm. Ve galiba bunlara izleyici dolu koca salonda gülen dört-beş
kişiden biriydim ama siz bu denklemin neresindesiniz bilemem.
Gündem
göndermeleri: Adım gibi eminim ki bu filmi izleyen Amerikalı
gençler de bizimkiler kadar olmasa da göndermelerin çoğunu anlamamıştır. İlginç
bir şekilde film 1990’lar ve öncesine dair onlarca mevzuyu şakalıyordu. Müzikler
aynı kafadandı… Özetle şimdiki gençlerin ve 30 yaş altının bunları anlaması
mümkün değildi. Hatta filmde Deadpool filmin ortalarında saçı üç numara olan genç
mutant kıza “Sinead” diye hitap ediyor filmin sonunda “Sinead O’Connor, 1990”
diye açıklama yapma gereği duyuyordu. Özetle filmin büyük çoğunluğu böyleydi ve
bir süre sonra artık ne dediğine bakmamaya bile baladım desem yalan olmaz.
Anlamaya çalışırken akan görüntüleri ve art arda gelen geyikleri kaçırmaya
başlamıştım zira.
Dikkatli
gözler için mizah: Genelde polisiye filmlerde de çok kullanılan
bir özel kodlama biçimidir bu. Dikkatli gözler görür bazı şeyleri. Bazıları da
öğrenince bir daha bakarak görür ayrı bir keyif alırlar. Ama Deadpool o kadar
hızlı akıp gidiyor ki hemen her şeyi kaçırıyorsunuz.İşte “bardaki listedeki isimlere
bakarsanız kimleri görürsünüz” bunlardan birine örnek. Bir türlü net
gösterilmeyen listeyi ancak ekran dondurulduktan sonra okuyabiliyorsunuz ve
bilginiz kadarıyla anlayabiliyorsunuz. Öf yani. Filmin büyük çoğunluğu
yazarların ve bir grup arkadaşlarının keyfine göre yazıldığı izlenimine
kapıldım bilin. Çok da umurlarında değilmiş gibiydi izleyici.
Bu böyle gider… İpucu vermeden daha derine giremeyeceğimden
mizaha dair eleştirilerimi burada noktalıyorum.
Yok bırakamıyorum…
Bir okudum ki Deadpool’un güçleri Captain America’nın süper
asker serumuyla Wolverine iyileşme gücü”nün birleşiminden geliyormuş. Bir
gördüm ki Wolverine filminde Deadpool’un güçleri farklı mutantların güçlerinin
aktarılmasıyla oluşmuş. Şimdi de gördüm ki bir laboratuvarda ortaya çıkarılmış.
Anladınız siz, ben başka bir şey demiyorum…
Not – Stan Lee, seni seviyorum J Hani yine de filmi izlerseniz
bu sözlerimin sebebini görürsünüz.
…
Ciddi bir pazarlama ve ciddi bir reklam yatırımı yapılınca
her işin satılacağının kanıtı gibidir Deadpool sinema filmi. Bunun dışında da
popüler kültürün, dünyaya hakim tüketime dayalı Amerikan kültürünün başarılı
bir yansımasıdır da. Ergenlik başkaldırısını, hayatı ciddiye almayışını, taşak
geçmesini, cinsel fantezilerini, küfürlü konuşma hallerini temel alan basit bir
yapım Deadpool. Ancak bu noktada da bir pazarlama sorunu yaşadığı da ortada
bana göre çünkü filmin dili ve içeriği ergenlere dayanırken izleyici kitlesi gençler
ve yetişkinler. Onlar da filmi tam anlamalarını engelleyen çizgi romandan,
Deadpool bilgisayar oyunlarından uzak ve artık fazlaca toplumsallaştıklarından katı
ahlakçılığın pençesinde yaşamaktadırlar.
Filmi izlediğim salon doluydu. O kadar eleştirdim ama yaşı
40’ı geçen üç kişilik i rgruptuk yer yer kahkaha atarak izledik filmi yalan
yok. Hatta göndermeleri görünce gülümseyerek birbirimizi de dürttüğümüz de oldu.
Arada bir bize katılanlar olduğunu hatırlıyorum. Salon hepten ruhsuz değildi
ama. İlkokul çocuklarını güldürebilecek bazı şakalarda salondan kahkaha yükselmedi
değil. Bunun dışında…
Eğer yukarıda saydığım başlıklarda eksiklik hissediyorsanız
gitmeyin filme! Ciddiyim. Her ne kadar Amerikan kültürünün globalize olmuş
nesilleri de olsanız, hayır, orada yaşamıyorsunuz, oradan beslenmiyorsunuz ve
hayır ne Deadpoolvari dilsel şiddeti ne de reprenkli cinselliği oradaki gençler
(bok atmayayım) gibi yaşamıyorsunuz, bu film para israfına dönüşebilir.
Paranızı başka filme yatırın keyfinizi kaçırmayın.
1 yorum:
Yaş 19 :/ Dediğin çoğu şeyi biliyorum. Sıkıntı yok bir filmi 10 kezde izlerim. Hatta göndermelerdeki filmleride biliyorum ama ya yarım yamalak izlemişimdir ya da izlemesem bile internetten araştırma yapmışımdır (DP çıkmadan önce.) Kısacası eski filmleri izlemeyi her zaman severim. Çığlık serisi olsun, Predator,Alien ilk filmini tamamiyle izledim fakat 2 yi yarım yamalak, 3 ü de hiç izlemedem. Onlarada yakın zamanda adam akıllı başlayacağım. Neyse kısacası bana göre güzel bir filmdi :) X-Men Origins filmindeki kepazeden sonra ilaç gibi geldi.
Yorum Gönder