29 Nisan 2015 Çarşamba

ÇROP 8 Yaşında İkinci Yazı: Justice League

Emre Ekizoğlu
---
Merhaba, çizgi roman severler. Bu yazımızda orijinali DC Comics’e ait olan, Türkiye’de Yapı Kredi Yayınları’nın yayımladığı ve hatta ikinci baskısını bile yaptığı Justice League: Başlangıç cildini konu alacağız.

Evet, belirttiğimiz gibi, cildin adı Başlangıç. Gerçekten de Justice League bu ciltte yeniden başlıyor, yani daha önce hiç okumadıysanız bile rahatlıkla buradan başlayabilirsiniz. Flashpoint’te sona eren dönemin ardından Yeni 52 adıyla yayımlanmaya başlayan serinin ilk altı Justice League dergisini burada görebiliyoruz. Biraz da kahramanları tanıtmak amaçlı bir cilt olduğunu da ilk bakışta anlayabiliyoruz. The Flash için çıkarılan yıllık sayılardan ikincisinde tanışan Flash ve Green Lantern hariç kahramanlar da birbirlerini tanımıyorlar. Durum böyle olsa da Dünya adına güçlü düşmanları Darkseid’a karşı Metropolis’te birlikte savaşmak zorundalar.

Hikayede ve çizimlerde karşımıza iki tanıdık isim çıkıyor: Hikayede Geoff Johns (Green  Lantern), çizimlerde Jim Lee (Batman: Hush). Ayrıca çinilemede Jim Lee’nin uzun zamandır birlikte çalıştığı Scott Williams’ı ve renklendirmede ise Alex Sinclair’i görmemiz mümkün. Bu isimlerin hepsi gerçekten övgüyü hak ediyor. Başlangıç hikayesi olsa da Geoff Johns bir an bile frene basmıyor.
Çizim olarak son derece gerçekçi ve detaycı tavrıyla Jim Lee bizlere görsel bir şölen sunuyor.
Bana soracak olursanız birçok kişinin her açıdan memnun kalacağı bir çizgi roman.

Biraz da hikayenin ayrıntılarına girelim:
Çizgi roman, karanlık zaman diyebileceğimiz bir zamanda başlıyor: İnsanların süper kahraman kavramının ne olduğunu bilmediği ve hatta onlardan korktuğu bir zaman. Central City Polis Departmanı’nda çalışan Barry Allen’ın kendisini, yani Flash’i yakalamak için kurulan özel ekipte çalıştığı, Gotham Şehri Polis Departmanı’nın Batman’i köşe bucak aradığı bir zaman.

Her şeyi bilen muhafızların bilgisine sahip yüzüğünün bile tanımlayamadığı bir uzaylı aktivitesinin sinyallerini alan Green Lantern, Gotham şehrine doğru yol alır. Burada varlığı hakkında pek bir kanıtın olmadığı, herkesin bir söylentiden ibaret olduğunu düşündüğü Batman ile karşılaşır. Olaylar ikiliyi Metropolis’e, Superman’in şehrine yönlendirir; ancak Superman, düşmanlarının aynı olduğunu öğrenene kadar pek de dost canlısı değildir. Dost canlısı olmayan ve hızlı hareket eden Superman’e karşı koyamayan Green Lantern, Superman’in hızına karşılık yaşayan en hızlı insanı, Barry Allen’ı yardıma çağırır. Olaylar çözüme ulaştıktan sonra Amazonların vahşi kızı Wonder Woman, Atlantis’in varisi Aquaman ve yaşadığı talihsiz olay sonrası yıldız bir futbolcu olma şansını kaybedip yarı insan ve yarı makineye dönüşen Cyborg onlara katılır. Henüz kendilerine bir isim vermeyen ve hatta bir ekip olduklarını bile kabul etmeyen bu grup birbirlerine katlanıp Dünya’yı kurtarmak için birlikte hareket etmek zorundadırlar.

Superman, Batman, Aquman, Wonder Woman ve Cyborg’un ayrıntılı bir şekilde tanıtıldığı bu cilt, hikayesiyle tam puan alıyor. Tabii bazı bölümlerde yüzümüzü güldürmeyi başarabilmesi de başka bir özelliği. Geoff Johns, esprilerini genellikle Batman üzerinden yapmış. Bu tutum, Batmanseverleri pek hoşnut etmese de hepimiz bunun dostça bir sataşma olduğunu bildiğimizden dolayı gülümseyebiliyoruz. Fast Company’nin söylediği gibi: “Bir çizgi romandan alabileceğiniz bütün keyfi ve eğlenceyi size veriyor.”


Yahu bu çizgi romanın hiç olumsuz özelliği yok mu kardeşim?” diyebilirsiniz. Bana sorarsanız orijinalinde yok; ancak benim keyif almamı engelleyen tek şey çevirmenin bazı yerlerdeki motamod çevirisiydi. İleride daha iyi olması alınan keyif için önemli. Yapı Kredi Yayınları’nın çizgi romanlara olan ilgisinin devam etmesini umuyor ve hepinize bol çizgi romanlı zamanlar diliyorum.

1 yorum:

BAHADIR dedi ki...

Dc'ye her zaman mesafeli olmuşumdur... Ama bu okumama tabi ki engel teşkil etmez... Türkiye de diğer comicslere nazaran orj. ebatta basılan yegane comicsler Yapı Kredi'nin bastıkları... (Zamanında Hoz'un bastığı Spiderman ve İç savaş ciltlerinide unutmamak lazım tabi ki) ama gelin görün ki Emre bey sadece çeviriye takılsa da grafik, balonlama ve font seçimi olarak ta YKY tam bir faciya neden oluyor...

Açıkçası basılanın bizimle kaldığını düşünürsek yapılan işin daha bir ciddiyetle ve profosyenelce yapılmasını temenni ederdim...

Çizgiroman basmak kitap basmaya benzemez... Sektörde ne kadar gücünüz (maddi olarak) ve ağırlığınız olursa olsun çizgiroman işinden anlamıyorsanız böyle facialara neden olabiliyorsunuz...

"Çeviriden geldi.", "Grafikerden geldi.", "Baskıya yollayın." "Biz yaptık, oldu." demekle bazı şeyler olmuyor maalesef...

Linkler

Related Posts with Thumbnails