1 Haziran 2012 Cuma

Mizah Dergisi Hazırlamak: Artun Dalyan Söyleşisi

Artun Dalyan daha çok genç bir mizah, çizgi roman okuru. Öğretmeni bir ödev verince bu işten paçayı nasıl sıyırabileceğini düşünmek yerine hayli kapsamlı ve yorucu bir işe kalkışarak bolca emek harcadığı ödevini vücuda getirmiş. Ben de kendisiyle kısa bir söyleşi yapmaya karar verdim bu çabasından dolayı. Ellerine sağlık, Artun. Dilerim hayatının kalanında çizgi roman sanatına katkı sağlayacak çok daha büyük çalışmaların olur. 
Artun merhaba, seni biraz tanıyabilir miyiz? 

1998’de İstanbul’da doğdum. İstanbul FMV Ayazağa Işık İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisiyim. Profesyonel yüzücüyüm. Ayazağa Işık Yüzme Spor Kulübünde yüzüyorum.  Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Piyano eğitimi aldım. Klasik ve Rock Müzik dinlemekten hoşlanıyorum.  Mitoloji, Felsefe, Tarih, Matematik, Evren, Bilim ve Teknoloji konularına ilgi duyuyorum.  

Hobilerin, sanatsal merakların nelerdir? 
Sinemayı çok seviyorum. Filmleri özellikle sinema salonunda izlemekten hoşlanıyorum. Gitmeyi planladığım filmler hakkında bilgi edinmek için önce internetten araştırma yapıyorum. (Filmin konusunu, yönetmeni, filmdeki karakterleri, filmde rol alan aktör ve aktrisleri) Bazı eski filmleri de internet aracılığı ile izliyorum. İnsanları eğlendirmenin yanı sıra uyandırma ve bilinçlendirme konusunda sinema sektörünün çok önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kitap okumayı da çok seviyorum. İlgi duyduğum konularda kitap alıp okuyorum.  Ayrıca İngilizce basılmış kitapları da severek okuyorum. Tiyatroya ise fırsat buldukça gidiyorum. Ama gelecekte daha fazla zaman ayırabilirim diye düşünüyorum.        
Karikatür ve çizgi romana ilgin ne düzeydedir? Neler okuyorsun, kimleri takip ediyorsun, kimleri çok seviyorsun?
Bütün diğer çocuklar gibi bende çizgi filmleri seyrederek büyüdüm. Walt Disney'in en başarılı çizgi yapım serilerinden “Winnie The Pooh”yu,  Looney Tunes’in karakterlerden “Bugs Bunny, Daffy Duck, Elmer Fudd, Sylvester, Tweety, Tazmanya Canavarı, Road Runner” gibi karakterini izleyerek ve Marvel’in  “Spider Man, X Man, Iron Man, Hulk” çizgi romanlarını okuyarak büyüdüm. CNBC-E’de yayımlanan Simpsonlar’ı seyretmeyi hala seviyorum. Batman, X Man ve Iron Man gibi çizgi karakterlerinden uyarlanan filmleri de kaçırmıyorum.
Annemin bana armağan ettiği Yalvaç Ural’ın “Mızıkçının Oyunları” adlı kitabı, küçük yaşlarda beni oldukça eğlendiriyordu. İlkokul 3.sınıfta iken Karikatürist Salih Memecan okulumuzu ziyaret etmişti. Yaptığı söyleşiden sonra imzaladığı “Sizinkiler” adlı karikatür kitabını aldığımda karikatürle ilk kez tanışmış oldum. Daha sonra evimizde Ferruh Doğan’a ait “Bir Çizgide” Latif Demirci’nin “Yes Problem”, Semih Balcıoğlu’nun “1.M.C” , Ünlü Karikatüristler Dizisinden Bill Lee ve Sergio Aragones’in kitaplarını buldum. Bu kitapları incelediğimde karikatür sanatı giderek beni daha da etkiledi. Karikatür çizerlerinin toplumlar için çok önemli sanatçılar olduğunu daha iyi anladım.
Karikatür çizmek, sadece iyi çizer olmak demek değilmiş. İyi çizebilmenin yanı sıra geniş bilgi birikimine ve mizahi bir yeteneğe de sahip olmak gerekiyor. Ayrıca toplumsal olayları da doğru algılayıp doğru yansıtabilme becerisi de gerektiriyor.
Gırgır ve Penguen dergilerini okuyorum. İnternetten de takip ediyorum. Arada sırada edebiyat klasiklerinin çizgi uyarlamalarını da okuyorum.

Karikatürde en çok tek kare esprilerini mi seviyorsun yoksa çizgi roman gibi uzun olanlarını mı? Örnek vermen gerekse hangilerini anlatırdın bize? Neden onları tercih ediyorsun?
Her ikisini de seviyorum. Ama tek kare esprilerinin daha fazla anlam içerdiğini düşünüyorum. Hatta bu türde yani tek karede karikatür çizen karikatüristler benim için daha özeller… Çünkü onlar zor bir şeyi başarıyorlar. Yalın çizgileriyle bizi eğlendirirken düşündürüyor ve gerçeği görmemize ve anlamamıza yardımcı oluyorlar. Bence onlar daha özel bir yeteneğe sahipler…
Projemi hazırlarken yaptığım araştırma sırasında tanıdığım, tek kare espri çizeri olmasının yanında yazısız çizgileriyle fark yaratan birçok değerli karikatüristlerimizi örnek verebilirim. Bunlar: Turhan Selçuk, Tan Oral, Nezih Danyal, Ferruh Doğan, Nehar Tüblek, Eflatun Nuri ve Erdoğan Başol, Ercan Akyol, Oğuz Gürel ve Muammer Olcay. Ayrıca okulumuzun mezunlarından değerli Semih Balcıoğlu’nu da unutmamalıyım.
Kamil Masaracı tek kare espri çizeri değil ama karikatürleri çok anlamlı… Onun çizdiği karikatürlere baktığımda karikatürün yalnızca bir güldürü aracı olmadığını, bunun yanında haksızlıklara karşı çıkmada kullanılan, toplumlara iyiliği, doğruluğu, adaletli olmayı öğütleyen çok etkili bir mücadele aracı olduğunu daha iyi anladım.
Oğuz Aral, Piyale Madra, Bedri Koraman, İsmail Gülgeç, Erdil Yaşaroğlu, Haslet Soyöz, Latif Demirci, Behiç Pek ve Salih Memecan’ın çizdiği karikatürleri çok eğlendirici buluyorum. 

Hazırlaman gereken proje için “Karikatür Dergisi Hazırlama” konusunu seçmişsin. Türkçe öğretmeniniz Sennur Karanlık da sana bolca destek olmuş. Sen neden karikatür dergisi hazırlamayı tercih ettin? Karikatür senin için bu kadar mı önemli?
Bu çalışmayı gerçekleştirmedeki amacım, ülkelerin kültürel ve toplumsal gelişmelerinde çok önemli bir rol oynayan mizah ve karikatür konusunda bilgi toplamak, karikatüristlerimizi tanımak,  karikatür sanatını anlamak,  karikatürünün yaşamımızdaki yerini sorgulamaktı.
Ben, Nasrettin Hoca, Karagöz Hacivat gibi tarihinde çok önemli mizah ustalarını yetiştiren bir toplumda yaşıyorum. Bu benim için büyük bir zenginlik… “Karikatür Dergisi Hazırlama” konusunu seçmemin nedeni de bu… Bu zenginliğe sahip çıkma adına geçmişten günümüze ülkemizin yetiştirdiği değerli mizahçılarımızı ve karikatüristlerimizi tanımak ve onlar hakkında daha fazla bilgiye sahibi olmaktı amacım… Ayrıca bu araştırma sonucunda karikatüristlerimizi tanımanın yanı sıra karikatür sanatını anlama ve karikatürünün yaşamımızdaki yerini sorgulama açısından da benim için çok yararlı bir çalışma oldu diyebilirim.
Bu ödev için biri kalın bir cilt, diğeri büyük boy ince iki kitap çalışması gerçekleştirmişsin. Hem de tek proje hazırlaman gerektiği halde. Biri ansiklopedik bilgi içeriyor diğeri de farklı zamanlarda yayımlanmış başarılı karikatür örneklerinden derlenmiş bir dergi formatı olmuş. Ellerine sağlık bir kere ben çok keyif aldım projelerini incelerken. Merak ettiğim neden iki proje hazırladın? Karikatürü bu kadar mı seviyorsun?
Yapmak istediğim proje “Karikatür Dergisi Hazırlama” konusuydu. Ama bu dergiyi hazırlamak kapsamlı bir ön çalışmayı gerektiriyordu. Edindiğim bilgileri sınıfta arkadaşlarımla paylaşabilmek için sunum dosyası hazırlamam gerekiyordu. Yani sunum dosyasını hazırlamadan önce edindiğim tüm bilgi ve belgeleri derlemek zorundayım. Ayrıca bu projeyi aldığımda araştırma yaparken bu kadar eğlenebileceğimi düşünmemiştim. Sınıf arkadaşlarıma bu bilgileri aktardığımda onların da benim gibi heyecanlanıp karikatür ve mizah konusunda çalışma yapmalarını sağlayacak isteği uyandırabilir miyim acaba diye düşünmüştüm.

Sen karikatür çiziyor musun peki? Yoksa sadece okur ve araştırmacı mısın?
Birkaç karikatür denemem oldu. Ama ilgi alanım daha çok okumak ve araştırmaktan yana…
Karikatür denince aklına nasıl bir sanat dalı geliyor? Sence insan neden karikatür okumalı? Yaşıtlarına karikatür okumanın önemini anlatmak istesen neler söylemek istersin?
Karikatür, tercümana ihtiyacı olmayan evrensel bir dildir. Karikatürü içinde yaşadığımız dünyanın bir yorumu olarak da görebiliriz. Sorunun olduğu yerde karikatür de vardır. Karikatür bir kitle iletişim biçimidir. Karikatürler, ilettiği mesaj ile çeşitli sorunların çözümüne ışık tutan ve aynı zamanda gülmeceye dayanan sanatsal nitelikli mesajlardır. İnsanlara farkındalığı öğretir. Kendi sorunlarına sahip çıkmasını önerir. İnsanların eşitliği için doğrudan, iyiden yana bir değişimi sağlamaktır. Karikatürün hammaddesi insandır. Her karikatürün ilettiği bir mesaj mutlaka vardır.
Arkadaşlarıma şunu söylemek isterim: “Karikatürler, insanları ve toplumları uyandırma ve bilinçlendirme konusunda çok önemli ve gereklidir. Bir toplumda mizahın ve karikatürün varlığı, o toplumun gerek özgürlükler gerekse kültürel açıdan gelişmesi demektir.”
Son olarak sözlerime büyük şair Brecht’in şu sözlerini anımsatarak son vermek istiyorum. “Mizahın olmadığı bir yerde yaşamak çok zor ve sıkıcıdır. Her şeyin mizaha dönüştüğü bir yerde yaşamak ise olanaksızdır.”
Ayrıca; bana kendimi ifade etme fırsatı verdiğiniz için size çok teşekkür ederim. 
Ümit Kireççi
Mayıs 2012

2 yorum:

Artun Dalyan dedi ki...

Sayın Ümit Kireççi, ilginize tekrar teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

istanbulun tarihi yerlerini anlatan bir dergi yapacağım nasıl bir şey yapablirim

Linkler

Related Posts with Thumbnails