Güney Koreli çizer Min-Woo-Hyung'un 'Priest' adlı popüler çizgi romanının gelecek uyarlaması olan film, western ile bilimkurguyu harmanlıyor. Görsel efektlerde çıtayı tutturan 'Kutsal Savaşçı', karakter ve senaryo derinliğinde sınıfta kalıyor. Kilisenin kontrolünde olan bir distopya atmosferi çizen filmin finali bir 'seri'nin ipucunu veriyor.
'İki hafta önce 'Thor' filmiyle bir kez daha gündemimize girmişti. Bir dönem ülkemizde Tommiks, Red Kit, Superman ya da Zagor'un bayraktarlığını yaptığı çizgi roman/hikâye kitapları (onlar da 'kardeş' ya da 'çocuk' dergileriyle birlikte verilirdi) şimdi ne durumdadır acaba? Yakın zaman önce bir furyaya dönen Davam, Suç ve Ceza gibi klasiklerin çizgiye uyarlanmasıyla kendine bir itibar alanı açmayı denedi. Ancak yüzdeye vurulduğunda 'barajı' bile aşamayacak yetişkin bir azınlığı hariç tutarsak, çizgi romanın ülkemizdeki 'makus' talihi devam ediyor. Örneğin, bizdeki çoğu yapım şirketini cebinden çıkaracak bir çizgi roman (comic book) fabrikası olan Marvel'imiz yok. Görünen o ki, çoklukla karanlık olan bu hayali kahramanlar, Amerika ve Uzakdoğu'daki ihtişamına bu topraklarda hiç ulaşamayacak. Hollywood içinse bulunmaz bir hazineye dönmüş durumda.
Geçtiğimiz yıl 'Kıyamet Melekleri' (Legion) ile sinemalara uğrayan yönetmen Scott Charles Stewart, ikinci filmi 'Kutsal Savaşçı'da (Priest) da bildiği sularda ilerliyor. İngiliz oyuncu Paul Bettany'ye bir kez daha başrol veren yönetmen bu kez bir Ortaçağ öyküsünü 'gelecek zamana' uyarlıyor. Tarih boyunca devam eden vampir-insan mücadelesinde insanoğlu galip gelir ve vampirler 'kozalarına' hapsedilir. Bunu başaran da Kilise'nin özel olarak yetiştirdiği savaşçı rahiplerdir. Ancak savaş bitince rahipler gözden düşer ve hayatlarını ikinci sınıf vatandaş gibi sürdürürler. Üstelik halk da bir vebalıymış gibi onlarla iletişime geçmekten kaçınır. İnsanlar karanlık şehirlerde, "Kilise'ye karşı çıkmak Tanrı'ya karşı çıkmaktır" düsturuyla kontrol altında tutulur. Sırayla girilen dijital günah çıkarma odalarında günahlarından arındırılır. Tıpkı Ortaçağ'da olduğu gibi Kilise'nin hiçbir kararının sorgulanamadığı bu gelecek zaman toplumunda şehirde yaşamak istemeyenler de aforoz edilip kendi haline bırakılır. Şehir dışındaki bir kasabaya vampirlerin saldırdığını ve kardeşinin yaralandığı haberi 'emekli gazi' Rahip'e ulaşınca olaya müdahale etmek ister. Ancak Kilise buna izin vermez çünkü onlara göre vampirler yok edilmiştir. Bunun üzerine rahip olayı çözmek için yeminini bozup Kilise'nin sözünden çıkar.
'YETİMHANE'DEN MEZUN OLDU
Yönetmen Stewart, son dönemdeki pek çok gişe filminin görsel efektine imza atan 'The Orphanage' (Yetimhane) şirketinin üyelerinden. Iron Man, Blade Runner, Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu, Grindhouse, Müzede Bir Gece ve Sin City gibi daha pek çok filmin görsel efektine imza attı bu ekip. Kutsal Savaşçı da görsel efekt yönünden izleyiciyi memnun edebilir. Ancak karakter derinliği ve senaryo açısından sınıfta kalıyor. Güney Koreli Min-Woo-Hyung'un 'Priest' adlı popüler çizgi romanından uyarlanan film, zaman atlaması yapıyor. Orijinalinde Tanrı'ya karşı gelmiş 12 meleğin öyküsünün kutsal şövalyelerle kesiştiği bir Ortaçağ hikâyesiyken film, din-aksiyon mücadelesini koruyarak olayı karanlık bir geleceğe taşıyor. Westernin bilimkurguyla yarenlik ettiği film, Kilise'nin her şeye karar verdiği gelecek atmosferinde başarılıyken; bu konuda esaslı bir çatışma bekleyenleri hayal kırıklığına uğratıyor. Ana karakterin Kilise adına yaptığı 'fedakârlıklar' birkaç replikle geçiştirilirken karakterin yaşadığı iç çatışma, aksiyon sahnelerine ve görsel efekte yoğunlaşmaktan unutulmuş gibi.
Teknolojik imkânların da genişlemesiyle çizgi roman uyarlamalarının Hollwyood için yeni bir menfez olması sonucu bu konuda üç tarz ortaya çıktı. Birincisi, Christopher Nolan'ın en güzel örneğini verdiği karakter ve hikâyeye derinlik katıp onu ileri bir boyuta taşıyan başarılı 'sinema' örnekleri. İkinci kulvarda, karakter ve hikâyeyi es geçip bütün enerjisini çizgi ve görsel oyunlara yönelten 'Zack Snyder ekolü' diyebileceğimiz tarz var. Üçüncü olarak da müstesna yerinden dolayı kategorize etmeye gönlümüzün elvermeyeceği Tim Burton'ı sayabiliriz. Burton usta, gotik tarzıyla bambaşka bir 'sanat dünyasını' yansıttı perdeye. 'Kutsal Savaşçı'yı ikinci tarzın içine dâhil edebiliriz. Ancak Stewart, hikâye ve karakteri es geçmesiyle uyum gösterdiği bu kulvarda görsel çalışmada Snyder'ın bir hayli gerisinde kalıyor. Yine de filmin en önemli 'şansı' başrolünde Nicolas Cage'in olmayışı! Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz aylarda gösterime giren Cadılar Zamanı'nda Cage de Kilise'yle sorun yaşayan bir Ortaçağ şövalyesini oynamıştı. Hiç olmazsa burada Paul Bettany, Da Vinci Şifresi'nden âşinalıkla rolün çerçevesine oturuyor. Son olarak, filmin finalinin bir 'seriye' göz kırptığını söyleyelim. Kim bilir belki de ikinci ya da üçüncü filmde Malta Şövalyesi kıvamındaki rahip karakterinin geçmişine gidilip Kilise-otorite-askerî güç çatışmasına girilir de hikâye biraz genişler.
Ali Koca
1 yorum:
filmin mangayla uzaktan yakından alakası yok ama aksiyon sahneleri güzel.
Yorum Gönder