Büyükelçi Hill, bu ziyaretinde altı çizilmesi gereken mesajlar verdi.
“Halepçe şehri, Kürtlerin, başta ABD olmak üzere diğer tüm uluslarla güçlü ilişkiler kurmasında önemli bir köprü rolü oynamaktadır. ABD, Kürt halkının yıllardır uğruna birçok kurban verdiği tüm amaçlarının gerçekleşmesi konusunda destek vermeye devam edecektir” Christopher Hill'in açıklamaları böyle... ( Odatv.com) Evet, Türk medyasının öyle uzun uzun üstünde durmadığı bu haber ocak ayının son haftasında ajanslara geçildi. 1. ve 2. emperyalist paylaşım savaşlarında ve peşisıra “soğuk savaş” yıllarında ve günümüzde Irak işgali v.b. şekillerde müdahalelerle, ABD ve şimdiki AB ülkelerinin,Rusya’nın ortadoğuya ve buraların halklarına ilgisi bilinirdi. Kendi çıkarlarına göre bu bölgedeki parti, kral, şeyh, şıh, aşiret, v.s destekleyerek çıkarları neyi gerektiriyorsa yapmaktan, söylemekten çekinmediler. Mesela Amerika’nın bu bölgedeki Arap yönetimlerle petrol ve cukkalı işleri söz konusu olduğunda can ciğer kuzu sarması ilişkilerini; 1950’li yıllardan itibaren ne ABD’nin İsrail’e olan sınırsız desteği, ne Suriye’nin işgali ve Mısır’ın bombalanması, ne Lübnan’ın karışması, ne Filistin katliamları, ne Irak işgali ve katliamları bozmadı, bozamadı. Aslında Amerika “Büyük Şeytandı”, bunun karşısında ise “kötü, sinsi, çıkarcı, kandökücü ve nihayet terörist” şeklinde tanımlanan Arap ve Ortadoğulu imajı tüm Amerikan ve batı popüler kültüründe yerini aldı. Üretilen kitaplarda, çizgiromanlarda, dizi ve filmlerde “kötü” ve “kandökücü” bir Ortadoğulu tipi sıkça işlendi. "Arabs in Hollywood: An Undeserved Image" adlı denemesinde Scott J. Simon Hollywood filmlerindeki çizilen etnik grupları ele alır ve "En çok Arap kültürü yanlış anlaşılmış ve en kötü klişelerle desteklenmiştir" şeklinde bir iddia öne sürer Thomas Edison'un patentini aldığı "Kinetoscope" cihazıyla 1897 yılında yaptığı kısa bir filmde "Arap" kadını erkek izleyicileri tahrik edici giysilerle dans ederek tahrik eder şekilde resmedilir. Daha sonra göbek dansçısı klişelerinin ilk örneği olan bu kısa filme "Fatima Dansları" denilmiştir. Bu eğilim yıllar içinde değişmiş ve özellikle yetmişli yıllardaki petrol krizi sırasında Araplar "trilyonerler" olarak resmedilmeye başlanmıştır. Ancak son 30 yıldır Araplarla ilgili hakim klişe "Arap bombacıları" olmuştur. Rudolph Valentino'nun "The Sheik" (1921) ve "The Son of the Sheik" (1926) filmlerindeki rollerinde Hollywood filmlerinde negatif Arap portreleri sergilenir. Sözkonusu iki filmde de Arap karakterler, hırsız, şarlatan, cani, ve vahşi olarak betimlenir.
Yazının başındaki haberde kısaca alıntılanan Amerikalı yetkilinin Ortadoğu halklarından “Kürtlere”olan ilgisi aklıma Amerikalı bir çizgi-roman dergisinde yer alan bir öyküyü getirdi. Batman adlı süper kahramanımız bundan 70 yıl kadar önce, Detective Comics adlı bir Biliyorsunuz bu yıllar bir başka süper kahramanın,kahramanların en süperi olan “SUPERMAN"in bir başka dergide, Action Comics’te çoktan ünlendiği yıllardı. Fakat hayat zordu ve “anlı şanlı” Süpermen’in yaratıcıları olan Jerry Siegel ve Joe Shuster bu Batman’in ilk gözüktüğü çizgi-roman dergisinede iki ayrı kahraman tipini çiziyorlardı: SPY ve bir diğer kahraman SLAM BRADLEY. Aynı dergide 4-5-6 v.s. sayfa uzunlukta bir çok çizgi öykü bulunuyordu. Bunlardan biri de Speed Saunders isimli detektifin maceralarının işlendiği serialdi. Mart 1937 tarihli ilk sayıdan beri bu dergide maceraları yayınlanan bir kahraman detektif tiplemesiydi. Aslına bakarsanız piyasaya çıktığı ilk iki sene boyunca bu derginin baş kahramanlarından biri idi. Fred Guardineer tarafından hazırlanan bu öykünün adı ise “Ace Investigator and the Killers of Kurdistan”dı. Çizgi-roman dergisinin, Mayıs 1939’daki 27’inci sayısında yer almıştı.
Macera ufak bir Arap ülkesinde başlıyordu. ”Kızıl bir hilal” sembolüne sahip ,azılı ve kandökücü bir tarikatın fedaileri ve cinayetleri anlatılıyordu..İsimleri de buydu; “Killers of Kurdistan”. Büyük ihtimalle o yıllarda bir “dost!” olarak görülmüyordu, Kürtler. O yılların Amerikalı çocuk ve ilk gençleri “meşhur” kahramanların yanında bu öyküde hem de bir-çok yerde ısrarla vurgulanarak bu Ortadoğu halkıyla tanışacaklardı. “İnatla Kurdistan'li katiller denmesinin bir sebebi "Haşşaşi-Hasanilerin" aynı coğrafyada yaşamış olmalarından kaynaklanabilir. Biliyorsun Hasan Sabbah'ın adamlarına Hasani de denirmiş ve bu kavram cinayet işleyen bir tarikat olduğu için avrupa'da "assasin"e dönüşmüş ve yerleşmiş.” Bu büyük ihtimalle en büyük “imaj” oluşturucu tarihsel-toplumsal “mit”lerden biriydi. Öyle ya Dan Brown’da “en çok satan” serisi kitaplarında profesyonel kandökücü olarak bir "assasin" figürü kullanmıştı. Katil Kızılderili, katil Çinli, sonra Arap ve sıra Kürtlerdeydi. Bu öyküdeki farklı sayfalardan kareleri görüyoruz.
Amerikalı yazar-çizerler popüler kültür ürünlerinde bu ve benzerlerini yapmaya devam etti,ediyor. Tabii ki Amerika’da bu işler bugün planlı bir şekilde de yürütülüyor… Geçmişte de bugünde bizzat hükümet eliyle yaptırılan ve yayılan filmler, kitaplar, diziler ve çokça çizgi-romanlar olsa da çoğunlukla ülkenin hakim siyasi ve kültürel atmosferi bir çok yazarı,çizeri,yapımcıyı Amerika’nın veya diğerlerinin kendi büyük ve çokça gelişmiş ülkelerinin “yüksek ve tartışılmaz” çıkarları doğrultusunda üretmeye yönlendiriyor… Ama iş çoğunlukla böyle bitmiyor… Şöyle ki; popüler kültür büyük devletin büyük şirketlerinin pazarladığı bir “mal” olarak da dünyanın geri kalanına yayılıyor, taraftarlar, hayranlar buluyor, moda oluyor, moda yaratıyor. Hani bahsetmiştik ya, ”Büyük Şeytan” Amerika ve onların hiç hazzetmediği “kötü” ortadoğulular, Araplar arasında, nedense ve bilhassa da elitleri, yöneticileri ve şirketleri arasında “cukkalı” işlerde tam bir anlayış ve uyum vardır, diye. Bakın bu konuda ilginç bir dergi var arşivlerde. ARAMCO WORLD MAGAZINE”. Yok, bu bir çizgi roman dergisi değil. ARAMCO, Arabistan ve Amerika'nın ortak petrol arıtma şirketi. Kral Abdullaziz El-Suud ve Amerika Başkanı Franklin Delano Roosevelt tarafından ortak olarak kuruldu. Hem “suud” ailesine, hem de Amerika şirketine çokça “dünyalık” kazandırdı.
NEBİL FEVZİ.. O bir, o biir, oo biiiir…. Evet aslında o bir her şey, Nebil Fevzi (bkz. "Karşınızda Arap Superman")
Dergide zaten bu konuyu dosya konusu yapmış. Bugün “Büyük Ortadoğu Projesi”olarak tanımlanan coğrafyada Amerikan popüler kültürünün etkisini, hayranlarını ve Süpermen’in “Nebil Fevzi” olacak kadar benimsenmesini anlatıyor. Sadece onu mu, Batman’i, Lone Ranger’i, Tarzan’ı ve Bonanza’yı da Fas’tan Suudi Arabistan’a kadar uzanan bir coğrafyadaki Amerikan çizgi-romanlarının ve kahramanlarının, yani “Büyük Şeytanın” hayal dünyasının 1960’larda, 17 ülkede 2.700.000 kopya satıldığı notuda yer alıyor derginin sayfalarında..
1 yorum:
Amerika tüm zamanların en büyük iki yüzlü ülkesi. Kendilerini kahraman ve kurtarıcı olarak lanse ederken amaçlarına ulaşmak için çevirmeyecekleri dolap, yemeyecekleri halt yok. En kötüsü de bütün dünya bunun farkında ama gıkımız bile çıkmıyor. Ellerinize sağlık...
Yorum Gönder