NESLİHAN ACU
ÇİZGİ ROMAN MUTLULUĞU
Bir çizgi roman tutkunu olarak, NTV Yayınlarının dünya klasiklerini çizgi roman olarak yayınlayacağını duyduğumda, çok mutlu olmuştum.
İlk kitap Macbeth’le inanılmaz keyifli iki saat geçirdim. Nefis bir çeviri (Sevin Okyay’dan), çok kaliteli bir cilt, olağanüstü çizgiler ve tasarım… Ve en güzeli, pahalı değil. Herkesin almaya gücü yetebilir.
Bu vesileyle, çizgi roman dünyasında biraz dolaşmaya ne dersiniz…
Ben bir çizgi roman tutkunuyum. Kendimi bildim bileli çizgi roman okuyorum. Evin bir odası çizgi romanlardan yıkılmak üzere... Ne yaparsınız, bazı kadınlar ayakkabı almadan duramaz, ben de çizgi roman almadan duramıyorum.
Çocukluğumda (yani MÖ 60’lar ve 70’ler oluyor) bilgisayar, internet, cep telefonu yoktu –doğal olarak. Mahallenin tüm haylazları, Teksas, TomMiks, Zagor vs okuyarak vakit geçirirdik. Sonra büyüdüm, lise, üniversite yılları geldi geçti, iş hayatı başladı, okuduğum çizgi romanların adları değişti ama çizgi roman sevdası bende hiç bitmedi.
Red Kit, Tenten ve Asterix... Derken Ken Parker, Teks, Dylan Dog, Julia, Martin Mystere, Mister No... Çizgi roman kültüründen nasiplenmemiş olanlar, yaşı 30’ları geçmiş çizgi roman okurlarını küçümserler ve çocuk ruhlu olmakla suçlarlar. Bunlara en güzel cevabı Umberto Eco vermiştir. "I can read the Bible, Homer or Dylan Dog for several days without being bored." Bu cümleyi, “Üç şeyi okumaktan hiç sıkılmam: İncil, Homeros ve Dylan Dog” şeklinde çevirebiliriz.
Çizgi roman kültürüyle biraz haşır neşir olanlar bilirler, çizgi romanın anavatanı İtalya’dır. Sırf bu bile İtalyanları sevmem için yeterlidir. Çizgi romanların hepsini orijinallerinden okuyabilmek için bir ara İtalyanca öğrenme hevesine bile kapılmıştım. İtalyancadan çizgi roman çevirileri yapan Zeynep Akkuş bir aralar en kıskandığım insandı.
Bu vesileyle Bonelli (Tex’in yaratıcısı), Castelli (Martin Mystere), Nolitta (Mister No), Berardi (Ken Parker), Sclavi (Dylan Dog) gibi büyük ustalara bir saygı duruşu yapmak isterim.
Çocukluk yıllarında bizleri Vahşi Batı maceralarıyla tanıştıran o Zagorlar Teksaslar falan da İtalyan işidir (Esse Gesse ekibi). Çizgi roman cahillerinin sandığı gibi Amerikan icatları değildir bunlar. İtalyanlar yazıp çizdiği içindir ki, Avrupalı göçmenlerin Vahşi Batı maceralarını son derece hümanist, eğlenceli ve alternatif bir bakış açısından okuyabilmişizdir.
Amerikan çizgi romancılığını pek sevmem ben. Süper kahramanlar üstüne kuruludur ve bana biraz hastalıklı gelir. Ama Howard’ın Barbar Conan serisi çok farklıdır, onu ayrı değerlendirmek gerekir.
Çizgi roman yaratıcılarından bahsederken iki büyük ustayı anmadan geçmek olmaz. Biri, 51 yıllık kısa hayatında, Red Kit (Lucky Luke) ve Asterix gibi iki çok büyük karakter yaratmış Fransız René Goscinny... Red Kit’i kim sevmez ki? Salak köpek Rin Tin Tin, akıllı at Düldül ve de unutulmaz Daltonlar… Gerçek bir çizgi roman şaheseridir Red Kit. Asterix ise Sezar’a başkaldıran Galyalıların (Fransızların ataları) öykülerini, Uderzo’nun nefis çizgileriyle, insanı gülmekten öldürecek komiklikte anlatır.
Diğer büyük usta ise Belçika’nın dünyaya armağan ettiği iki Georges’dan Hergé olanı, yani Georges Rémi. Tenten’in çizeri.
Çizgi romanlardan söz açılınca benim çenem kapanmak bilmiyor gördüğünüz gibi. En sevdiğim iki karakteri de yazayım oldu olacak. İlki, serüvenleri bizde Uzun Tüfek adıyla da yayınlanan Ken Parker, diğeri ise Mister No. Her ikisi de savaş karşıtı, şiddetten hoşlanmayan, düzeni bol bol eleştiren anti-kahramanlardır. Umberto Eco’nun çok sevdiği Dylan Dog ise kabuslar dedektifi olarak bilinir, maceralarını hakikaten sıra dışıdır.
Lafı bağlayayım... Çizgi roman gerçekten ciddi bir konudur. Benim gibi birçokları okuma alışkanlığını çocukluğunda elinden düşürmediği çizgi romanlar sayesinde kazanmıştır.
Ne yazık ki ülkemizde çizgi roman az okunuyor, az satıyor. Kendi üretimimiz de pek yok. Oysa konu olarak malzememiz bol. Gel gör ki, hemen her konuda olduğu gibi, bir sektör oluşamadığı için, kişisel başarılar dışında bir şey çıkmıyor. Benim ilk anda aklıma gelen, büyük usta Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz serisi. Çizgi romancılığımızda bu ayarda başka bir yapıt yok herhalde. Sezgin Burak’ın Tarkan’ı, Suat Yalaz’ın Karaoğlan’ı bir dönem çok popülerdi. Büyük usta Oğuz Aral’ı ve Avni’yi, Utanmaz Adam’ı anmadan geçmek olmaz. Necdet Şen’in Hızlı Gazeteci karakteri epey iz bırakmıştır. Gırgır dergisi sayesinde birçok usta çizer de çıkmıştır. Nuri Kurtcebe gibi. Daha birçok iyi çizer var ülkemizde ama “çizgi roman” desteklenmeyen, sahip çıkılmayan bir alan olduğu için gelişemiyor ve dünya çapında tanınacak “karakter”ler çıkmıyor bizden.
Söze Macbeth’le başlamıştık, onunla bitirelim. Karakterlerin en başta okura tanıtıldığı, Shakespeare’le ilgili çok ayrıntılı bilgilerin yer verildiği kitapta, ayrıca “gerçek Macbeth”le ve o dönemle ilgili tüm bilgiler de var.
NTV yayıncılığın Macbeth’le başlayan serisi her bakımdan çok önemli. Dünya klasiklerini daha çok okura ulaştırmanın en sağlam ve keyifli yollarından biri, çizgi roman formatıdır.
Bu güzelliğin devamını, yeni klasikleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Yazan - Neslihan Acu
Kaynak - Medyatava
1 yorum:
Kendi adıma sevindiğim bir olay NTV gibi finansal açıdan güçlü bir kurumun çizgi roman'a el atması ve bunu da gerçekten kaliteli bir şekilde yapması. Türkiye'de çizgi roman'ın en büyük sorunlarının başında bana göre yayıncılar geliyor. Yıllardır okuru hiçe sayarak son derece mesnetsiz bahanelerle yayınladıkları çizgi romanlara ve dolayısıyla bütün bir sektöre zarar verdiler. Gerek izledikleri yayın politikası (aslında öyle bir şey yok ya) gerek baskı kaliteleri gerek fiyat/dağıtım olayı günü kurtarmaktan öteye gitmedi. Kendilerini iyileştirebilmeleri adıyla yapılan her eleştiriye de "ama biz zor şartlarda bu işi gönül koyarak yapıyoruz" şeklinde cevap verdiler. Yapmayın o zaman arkadaşım, kimse size zorla çizgi roman yayınlatmıyor. Bu kadar yıldır sorunlar belli olduğu halde herşeyi okuyucudan beklemek gibi bir rahatlığa girdiniz ve ne yazık ki sizin okurların duygularına karşı emperyal bir yaklaşım içinde olmanız çoğu okur tarafından desteklendiği için bu zamanlara kadar ite "tu" kaka geldiniz. Yapılan olası bütün çözüm önerilerini kulak arkası ettiniz. Fazla uzatmayayım, ben kendi adıma NTV gibi bir kurumun işin içine dramaturji katmadan ama tamamen "duygusal" nedenlerle çizgi roman yayınlamaya başlamasını olumlu ve elzem buluyorum. İlk sayıda yakaladıkları kaliteyi sonraki sayılarda da göstereceklerinden şüphem yok.
Not: Yukarıda yaptığım eleştiriler işini ve okurunu ciddiye almayan yayıncı iddiasındaki kişiler içindir. Yaptığı işe gereken saygıyı gösterenler bunun dışındadır.
Yorum Gönder