Ümit Kireççi – umitlila@gmail.com
…
Uzayın polis gücü Green Lantern ekibi bence DC Comics’in en
iyi ve en çok olanağa sahip yayınlarından biridir. Bu nedenle olsa gerek Simon
Baz adlı Müslüman bir karakter comics dünyasında yer alınca çok gürültü
çıkarmıştır. Dahası, Baz, kendi kültürünü çizgi roman okurlarına tanıtırken
Nasreddin Hoca’yı da baş köşeye oturtmuş bulunuyor.
Green
Lantern Efsanesi
Alan
Scott
Tarihler Temmuz 1940’ı gösterdiğinde mahlazı Mart Dellon
olan Martin Nodell’in yaratısı ilk Green Lantern karakteri altın dönemde ortaya
çıkarak okurlarla tanışıyordu. All-American Comics’in 16. sayısında görücüye
çıkan karakterin insan kimliği Alan Scott’tu ve kendisi demiryollarında bir
mühendisti.
Bir gece ansızın gökyüzünden düşen ve adı “starheart” olan yeşil
bir aleve yaklaşmasıyla güç edinen kahraman bu mistik gücü parmağındaki bir
yüzükle açığa çıkarıp kullanabiliyordu. Ancak ilginçtir ortada çok baskın bir
alev ve yüzük olduğu halde adı “fener” (lantern) olmuştu. Bunun gerekçesi de
gücünü mistik yeşil alevin bir fenerde tutuluyor olması ve onun yüzüğü şarj
etmek için 24 saatte bir o feneri kullanmak zorunda oluşuydu.
Son derece üstün güce sahip olmasına karşın Alan Scott’un
düşmanları (Solomon Grundy’yi saymazsak) sıradan soyguncular ve adi suç işleyenler
olmuştur çoğunlukla. Bunlardan DC Comics’in ilk Harlequin karakteri daha sonra
eşi ve ikiz çocuklarının annesi olacaktır. Ki böylece Batman’in bir suçluyla
evlenmesi hadisesinin de öncülü sayılır bir nevi.
İkiz çocuklarına kısaca bakacak olursak Jade bir
yetimhanede büyümüştür. Avucunun içindeki işaret aracılığıyla içindeki yeşil
enerjisi kanalize etmektedir. Kardeşi Obsidian ise kötü bir çocukluk
geçirmiştir. Darth Vader tadında bir karanlık tarafı vardır ve gölge
manipülasyonu gücüyle ara sıra kontrolden çıkmaktadır. Gerçi babasının gücünü
aldığı Starheart babasının da kendisinin de kontrolden çıkmasının başlıca
sebebidir. Bu alevin kökeni hakkında değişiklikler olmuştur. Gizemli ve canlı
bir alev olarak sunulan Starheart son olarak Green Lantern polis gücünün OA
gezegenindeki kaynağa bağlanmıştır.
Son olarak belirtmem gerekir ki Alan Scott yaşlanmamaktadır
ve benim çok sevdiğim grup Justice Society League grubu üyesidir ve üzülerek
belirtmem gerekir ki tek zaafı “odun”dur. Evet, hani var ya “ateş, su, toprak,
tahta” olayı… Bildiğin odun. Alan Scott yüzüğüyle atom bombası durdurabilir ama
oluşturduğu koruma alanından; ey Allahım, odun geçebilir…
Hal
Jordan ve Uzay Polisleri
İlk Green Lantern’in; ki o dönemde birçoğunun,
yavanlaşmasıyla birlikte DC Comics editörü Julius Schwartz’ın evrende yenilik
yaptığı bilinir. Böylece gümüş dönem olarak adlandırılan durgunlukta
kahramanlar revize edilmiştir. Böylece Green Lantern gücü Gil Kane’le Sid (şaka
gibi bir soy ad) Greene sayesinde tek kişiden uzaylı bir polis gücünün adına
dönüşür. Bu sırada tarihler 1959’un sonunu göstermektedir.
Yüzüğünü ölmekte olan bir uzaylıdan devralan gözü pek,
korkusuz Hal Jordan böylece Showcase’in 22. sayısında ortaya çıkmış olur.
Böylece DC Comics’in kozmik evreniyle tanışırız. Galaksinin
Gardiyanları adı verilen kadim bir ırkın evrene kanun ve düzen getirmek için
yaptıkları arayışlarla, sektör sektör yayılan polis gücüyle, yerel düşmanlar ve
evrensel düşmanlarla, diğer uzaylı süper güçlerle hep bu dizide tanışırız.
Bu sefer Green Lantern enerjisi mistik olmaktan uzaktır,
bilimseldir. Yeşil Fener yüzüğü “irade”yi esas alarak çalışmaktadır. Her yüzük
bir taşıyıcı bulmak üzere programlıdır. İhtiyaç halinde veya çoğunlukla yüzüğü
taşıyan polis memurunun ölümü üzerine yüzük sektördeki açığı kapatmak için
“korkuyu alt edebilen irade sahibi” kişiyi bulmak için gerekli sektörde tarama
yapar, doğru kişiyi seçerek açığı kapatır. Her yüzük taşıyıcısı sıkı bir
eğitimden geçirilir.
Teknik olarak her sektörden ancak bir kişi seçilmektedir.
Aynı anda aynı sektörden birkaç kişi Green Lantern olamamaktadır. Yani, dünya
hariç.
Hal Jordan’ın bir beyaz olması ve ama fakat farklı ırkların
barış içinde bir arada yaşadığı bir organizasyonda olup dünyadaki toplumsal
çalkantılarla ilgilenmemesi tezat oluşturmuştur. Ya da öyle düşünülmüştür ki
sıradan serüven kurgusunun dışına çıkılarak 1970 yılında yayınlanan 76. sayıda
başlatılan Dennis O’Neil – Neal Adams ikilisinin imzasını taşıyan kısa denemede
kahramanımız Green Arrow’un Robin Hoodvari isyanını da yanına alarak toplumdaki
ırkçılığı, eşitsizliği görmek üzere kısa bir Amerika turuna çıkar. Ciddi bir
başarısızlığa uğrar, deney biter.
Ancak bu şekilde siyahi bir Green Lantern’in evrende dünyayı
ve Amerika’yı temsil edebilmesinin de önü açılır. Böylece güçlerini kaybeden
Hal Jordan’ın yerine siyahi John Stewart geçer. Yıllar sonra ırklar arası
diyalog tarzı bir deneme için oluşturulan ve yine başarısızlıkla sonuçlanan
“Mosaic” dünyasının koruyucusu olmuştur, Stewart. Ekleyeyim, onun askeri
geçmişi ve sertliği birçok kez zor kararlar almasına sebep olmuş, başını çok
ağrıtmıştır.
Bu arada biraz öncesindeyse Guy Gardner Hal Jordan’ın
yedeği seçilmiş bir süreliğine nadasa bırakılmıştır. Derken Hal Jordan’ın
güçlerini alıp kaybederken yaşadığı olaylar arasında Guy Gardner tam yetkiyle Green
Lantern seçilmiş, JLA’nın üyeliğine getirilmiştir. Ancak dik başlı, pervasız,
ekip oyuncusu olamayan, asil duygularla dolu bir maganda oluşu onu komik durumlara
düşürmüştür. Kişiliğindeki bu özellikler yine de onun Green Lantern evrenini
şekillendirmede son derce etkili olmuştur.
Kyle Rayner ise Hal Jordan’ın delirerek polis gücünü
ortadan kaldırdığında kazanmıştır gücünü. Jordan’ın “Paralax” adlı bir karaktere
dönüşmesiyle Kyle Rayner evrendeki tek yüzük sahibi olmuştur. Kendisi bir çizgi
roman sanatçısıdır ve günü geldiğinde çok daha büyük sorumlulukları
üstlenecektir.
Simon
Baz ve İlk Müslüman Green Lantern Olayı
Aynı anda aynı sektörden aynı ırka mensup Green Lantern
olamaz kuralı “görevden alınma, sürgün, delirme” gibi açık kapılar sayesinde
delinirken DC yazarları yeni bir açık daha oluştururlar. Bu açığa göre Hal
Jordan en büyük düşmanı Sinestro’yla “ölümü temsil eden siyah yüzüğün” içine
hapsolur ve öldü sanılır. Haliyle yüzük yeni bir taşıyıcı bulmak üzere yola
çıkarak Simon Baz’ı bulur ve onu dünyanın koruyucusu yapıverir. Tarihler Mayıs,
2012’i göstermektedir ve karakterin yaratıcıları Geoff Johns’la Doug Mahnke’dir.
Bu yüzük taşıcısının ortaya çıkışı da Gardiyanların yeni
bir deneyine tekabül eder.
Gardiyanlar Yeşil Fener’den vazgeçerek yok etmeye
karar vermişlerdir. Düşünmeyen, zombimsi bir yaratık ordusunu harekete geçiren
Gardiyanlar “Rise Of The Third Army” hikayesinde büyük bir yıkıma uğrar,
düzenin hepten değişmesine sebep olurlar. Bu arada da dünyadan bir temsilci
daha ortaya çıkmış olur.
Simon Baz yarı Lübnanlı yarı Detroit Amerikan yerlisi ana
babanın oğludur. Kız kardeşi Sira’yla yaşamaktadır. Özellikle ırkçılığın
artmasından dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bir gün bir araba çalma
işine karıştığında tuzağa düşürülür. Çaldığı araçtaki bombanın patlaması sonucu
“terörist” damgası ve yer. Oysa araçtaki bombayı fark ederek insanları
kurtarmıştır ama kimsenin bundan haberi yoktur. Yani, yüzük hariç. Ondaki irade
gücünü fark eden yüzük parmağına girerek hayatını kurtarır. Böylece de dünya yeni
bir kahraman kazanır.
Biz de öğreniriz ki iradesi güçlü olup dünyayı temsil
edebilecek tüm insanlar ne yapıp edip Amerika’ya göçmüştür.
Neyse, konumuza dönersek…
Simon Baz gücünü kazandıktan sonra çok büyük maceraların
parçası haline geliverir. Şaka maka hiç de küçük savaşlar değildir içinde yer
aldıkları. Ancak bütün bunların üstesinden gelir. Bir de üstüne üstlük bir
kadın Yeşil Fener partner edinerek dünyayı korumak için mücadelelere dalar.
Kadın Green Lantern’ın adı Jessica Cruz’dur. Latin kökenli
kadın kahramanı bizler YKY’nin bastığı JLA ve Forever Evil ciltlerinden
tanıyoruz. Hani başka bir boyuttan gelen yüzüğü takmak zorunda kalan bir genç
kadındır ve kendi kişiliği olup psikopat ruh taşıyan yüzüğü takmak
istememektedir… İşte bu Jessica Cruz Simon Baz’la ortaklık kurarlar.
Fark ettiyseniz Green Lantern ekibinde dünyalı kadın
olmaması ve latinlerin ihmal edildiği eleştirisi bu şekilde bertaraf edilirken
farklı boyuttan gelen yüzük buluşuyla da aynı ırktan tek yüzük taşıyıcısı
kuralı tekrar aşılmıştır. Baz’la da “aaa, öldü sandıktı” diye bir bahane
bulmuşlar gördüğünüz üzere…
Not – Bu dizi son yıllarda okuduğum en keyifli dizilerden
biridir.
Nasreddin
Hoca’ya Geldik mi?
Geldik…
Simon Baz’ın Müslüman oluşu birçok öyküde okura sunulur.
Saçı kapalı kız kardeşi, dini gelenekler, toplum içindeki davranışları v.s. hep
okura gösterilir. Ancak bunlar yapılırken Amerikan renginin bir parçası olarak
takdim edilir. Yadırganmaması, alışılması gereken bir renk.
Nasreddin Hoca işte tam da burada devreye giriyor.
Uzaylı ırkların temsilcilerinin birbirlerinin geleneklerine
ve kültürlerine saygı göstererek bir arada iş birliği yaptığı Green Lantern
organizasyonunu dünyadaki kültürleri kabullenmesi noktasında katalizör görevi
görür Nasreddin Hoca.
2018 Mayısında yayınlanan ve Andy Diggle’ın yazdığı, Juan
Ferreyra’nın çizdiği “Green Lanterns Annual 1”de Simon Baz büyük bir uzaylı
konseye hitaben konuşma yaparken “ailemin bana anlattığı bilge bir adamın”
fıkrasıyla bitirir metnini. Fıkra Nasreddin Hoca bilgeliğini aktarır:
Bir gece hoca sokakta ışığın altında oturmaktadır. Karanlıktan
çıkagelen ve onu gören komşusu
- - Hocam,
burada ne yapıyorsun?
- - Anahtarımı
arıyorum.
- - Nerede
düşürdün anahtarını?
- - Orada,
karanlıkta kalan bizim evin orada.
- - Ama,
hocam, anahtarını orada düşürdüysen burada ne arıyorsun? Orada arasana.
- - Arayamam.
- - Neden?
- - Çünkü
orası karanlık!
Fıkrada insanların içlerindeki karanlıkla, korkuyla ve
aptallıkla mücadele ederek daha iyi insanlar olabileceği mesajı olduğunu
açıklar Simon Baz uzaylılara.
Bir de bu süreçte hep Mullah Nasruddin diye bahseder
Nasreddin Hocamızdan. Molla Nasreddin.
Peki bu aşamada bir karışıklık yok mu? Akşehirli hocanın Lübnan
asıllı bir gencin kültüründe ne işi var? Yazar, Türk kültürünü İslam kültürünün
parçası olarak mı sunuyor?
Açıklama son derece basit. Hoca Nasreddin Orta Asyadan orta
doğuya kadar yayılmış bir efsanedir. Her ne kadar onun Eskişehir’de doğduğu
rivayet edilse de, Akşehir ona sahip
çıksa da Nasreddin efsanesi doğu kültürlerinde Nasrudeen, Nasrudin, Nasruddin,
Nasr ud-Din, Nasredin, Nasiruddin, Naseeruddin, Nasr Eddin, Nastradhin,
Nasreddine, Nastratin, Nusrettin, Nasrettin, Nostradin, Nastradin (Dinin
Zaferi) ve Nazaruddin olarak biliniyor. Hoca sıfatı da farklı Arapçapaki "Juha", "Djoha",
"Djuha", "Dschuha", "Chotzas", "Goha"
sözcüğünün telaffuz farklılıklarıdır. Bununla birlikte farklı kültürlerde
sıfatı "Hoxha",
"Khwaje", "Hodja", "Hoja", "Hojja",
"Hodscha", "Hodža", "Hoca",
"Hocca","Hooka", "Hogea", "Mullah",
"Mulla", "Mula", "Molla", "Efendi",
"Afandi", "Ependi" (أفندي ’afandī), "Hajji"
olarak kullanılmaktadır.
Diğer bir deyişle bilge Hoca Nasreddin’imiz Orta Asyadan
Afrika’ya hatta İtalya’ya yayılmış bir kültürün parçası olmasının yanı sıra
artık Amerika’da, hatta kurgusal da olsa uzayda tanınan bir efsanedir. Ve
açıkçası ben uzaydaki olası isim ve köken değişikliklerini çok merak ediyorum.
İşte
böyleyken böyle…
Green Lantern çizgi roman dizisi ülkemizde görmesi gereken
ilgiyi göremese de oldukça büyük bir yükü omuzlarında taşıyor. Irkçılık,
ayrımcılık karşıtı tüm mesajları bünyesinde barındırabilen bu dizi okunmaya
değer bulduklarımdandır.
Unutmadan ekleyeyim ilk Green Lantern Alan Scott’un oğlu
Obsidian eşcinseldir. Hatta Alan Scott’un farklı boyuttaki “Earth 2”
evrenindeki versiyonunda bizzat kendisi eşcinseldir. Yani, anladınız işte, dizi
her tür ayrımcılığı ortadan kaldırmayı hedeflemekte muhteşem bir araç
konumundadır.
Şimdilerde comics dünyası Nasreddin Hoca’yla bilgeliğini
maceralarına dahil ederek yeni bir dönemece girmiştir. Artık onlar düşünsün…
Şaka
bir yana ben üç konuya daha dikkat çekmek istiyorum:
1 – Bu yazının başlığı aslında “on cümlelik malzemeden koca
yazı nasıl çıkarılır!” olmalıydı.
2 – Nasreddin Hocanın erotik ve hatta pornografik
fıkralarının derlendiği kitabın yasaklanması büyük bir sansür ve ayıptır. Üniversitede
öğrenciyken edinmek için çok uğraştığım ama toplatıldığı için ulaşamadığım bir
eser oldu. 1995 yılı YKY baskısı. Hala arıyorum bilginize sunulur.
3 – Green Lantern okumadıysanız hemen başlayın, okutun.
"Çizgi Roman Hayatın İçinde"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder