25 Nisan 2020 Cumartesi

Çizgi Romanda Yaşlılarını Covid-19'a Terk Eden Dünyamızın Bir Tür Yansımasını Görmek...

Ümit Kireççi - umitlila@gmail.com 
...

Çizgi roman hayattan kopuk var olamaz. Fantastik, bilim kurgu, süper görünce bunu anlamayanlara bir örnek de bu olsun...
...

Covid-19 salgınıyla birlikte çok şey konuşulmuş da olsa gözüme takılan bir konuyu kaleme almak istedim. O da yaşlıların ölümleriyle birlikte aslında uygarlaşmada bir arpa boyu yol almadığımız gerçeğidir. 



Bugün dünya genelinde Covid - 19 nedeniyle vefat edenlerin çoğunun yaşlı, bunun yarısının da bakım evlerinde kalan yaşlılar olduğu haberi yapılıyor televizyonda. Üstelik de dünya çapında yöneticilerin verdikleri "yaşlılar bu sistemin sırtında yüktür" beyanlarının hemen ardından yaşanıyor bu ölümler. İster istemez bunu bir oyuna, bir düzene bağlıyor zihnim. Ama yazımın konusu bu değil.

Yazımın konusu yaşlılar ve onların toplumun (şimdilerde kapitalizmin) sırtına yük oldukları düşüncesiyle ölüme terk edilişlerinin vahşetidir.

Bir Western filminde görmüştüm çocukken. ABD askerleri bir kızılderili kabilesini takip ediyor yakaladıklarını tutsak ediyor veya öldürüyordu. Kabile ise direnmekte kararlı çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden dağlarda, kara kışta yolculuk ediyordu. Sonra o malum sahne yansıtılıyordu ekrana. Hüzünlü bir savaşçı; hatırlamıyorum şimdi, yaşlı anne veya babasını göç eden kabileden ayırıyor. Onu şefkatle korunaklı bir ağaç gövdesinin altına oturtuyor, yanına da su ve yemek bırakarak uzaklaşıyordu. Ağlayan aileler hatırlıyorum bu ve benzerlerinde.

Kaçamayan, çocuklarına ve torunlarına sorun yaşatmak istemeyen yaşlılar birer birer canlarını feda ediyorlardı filmde. 

Ama o durumla bugün yaşadığımız durum arasında dağlar kadar fark olduğu aşikar. Ben bunun üzerinde durmak istemiyorum. Ama yine de insanın içinin burkulmaması mümkün mü onu bilemiyorum.

Aşağıda sayfalarını göreceğiniz çizgi romanda da durum aynı. Hatta her iki duruma da uyuyor. 


   

Ken Parker; eski adıyla Alaska, belki de insanların "çıkar" ve "hayatta kalma dürtüsünü" en başarılı sorgulayan çizgi roman dizisidir. Vahşi kapitalizmi western alt yapısıyla örtüştürerek ABD tarihi üzerinden dünyaya ayna tutmayı amaçlayan bir yapıt olarak okunması gereken en önemli yapıtlardan biridir. 

Başlangıcı sıradan "intikam" konulu western olarak başlasa da zaman içinde evrim geçiren dizi Giancarlo Berardi'nin kalemiyle can bularak her macerasında hak, adaletsizlik, insan hakları, cinsel seçimler, kadın hakları, çocuk hakları, işçi hakları, ayrımcılık, ırkçılık, mahalle baskısı, elitizm, emperyalizmi didikleyen bir diziye dönüşür. 

"Erkekler Ülkesi" macerası Ken Parker adlı karakterin çıktığı hayat yolculuğunun bir dönemini anlatır. Bu macerada Ken Parker kuzey kutbundadır ve Eskimolarla birlikte yaşamak zorunda kalmıştır. Macerada olağanüstü hiç bir şey olmaz. Sıradan bir kültür, Eskimo usulü hayatta kalma belgeselidir. Bununla birlikte macera daha sonra kaleme alacağım muazzam iki yapıta da göndermelerle doludur. 

İşte bu maceranın bir yerinde kabilesine yük olmak istemeyen ve ölüme gitme zamanının geldiğine hükmeden bir annenin kızıyla ve topluluğuyla vedası yer alıyor. Anne kızıyla konuşuyor. Hazırlığını yapıyor. Ona kutbun ortasında bir yerde sıcak, yumuşak bir kürk hazırlanıyor. Kadıncağız orada ölüme terk ediliyor. Böylece yaşlı ölünce bir kutup ayısı onu yiyebilecek, yavrularını besleyecek, zamanı geldiğinde de insanlar onları avlayarak hayatta kalabilecektir. İlkel ve vahşi zorlu koşullarda zorunlu seçimler... 

Bugün ise... Bugün ise ortada bir zorunluluk ya da vahşi koşul yok. Sadece vahşi kapitalizm var. Bugün dünya yaşlılarını "para" için ölüme terk ediyor. Ve maalesef bizler bugün buna izin vererek yarın "itlaf" edilmemize sessizce onay vermiş oluyoruz. 

ÇİZGİ ROMAN HAYATIN İÇİNDE

İşte ERKEKLER ÜLKESİ sayfaları:





Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails