Emre
Ekizoğlu
---
Merhaba,
çizgi roman severler. Bu yazımızda orijinali DC Comics’e ait olan, Türkiye’de
Yapı Kredi Yayınları’nın yayımladığı ve hatta ikinci baskısını bile yaptığı Justice
League: Başlangıç cildini konu alacağız.
Evet,
belirttiğimiz gibi, cildin adı Başlangıç. Gerçekten de Justice League bu ciltte
yeniden başlıyor, yani daha önce hiç okumadıysanız bile rahatlıkla buradan
başlayabilirsiniz. Flashpoint’te sona eren dönemin ardından Yeni 52 adıyla
yayımlanmaya başlayan serinin ilk altı Justice League dergisini burada görebiliyoruz.
Biraz da kahramanları tanıtmak amaçlı bir cilt olduğunu da ilk bakışta
anlayabiliyoruz. The Flash için çıkarılan yıllık sayılardan ikincisinde tanışan
Flash ve Green Lantern hariç kahramanlar da birbirlerini tanımıyorlar. Durum
böyle olsa da Dünya adına güçlü düşmanları Darkseid’a karşı Metropolis’te
birlikte savaşmak zorundalar.
Hikayede
ve çizimlerde karşımıza iki tanıdık isim çıkıyor: Hikayede Geoff Johns
(Green Lantern), çizimlerde Jim Lee
(Batman: Hush). Ayrıca çinilemede Jim Lee’nin uzun zamandır birlikte çalıştığı
Scott Williams’ı ve renklendirmede ise Alex Sinclair’i görmemiz mümkün. Bu
isimlerin hepsi gerçekten övgüyü hak ediyor. Başlangıç hikayesi olsa da Geoff
Johns bir an bile frene basmıyor.
Çizim
olarak son derece gerçekçi ve detaycı tavrıyla Jim Lee bizlere görsel bir şölen
sunuyor.
Bana
soracak olursanız birçok kişinin her açıdan memnun kalacağı bir çizgi roman.
Biraz
da hikayenin ayrıntılarına girelim:
Çizgi
roman, karanlık zaman diyebileceğimiz bir zamanda başlıyor: İnsanların süper
kahraman kavramının ne olduğunu bilmediği ve hatta onlardan korktuğu bir zaman.
Central City Polis Departmanı’nda çalışan Barry Allen’ın kendisini, yani
Flash’i yakalamak için kurulan özel ekipte çalıştığı, Gotham Şehri Polis
Departmanı’nın Batman’i köşe bucak aradığı bir zaman.
Her
şeyi bilen muhafızların bilgisine sahip yüzüğünün bile tanımlayamadığı bir
uzaylı aktivitesinin sinyallerini alan Green Lantern, Gotham şehrine doğru yol
alır. Burada varlığı hakkında pek bir kanıtın olmadığı, herkesin bir
söylentiden ibaret olduğunu düşündüğü Batman ile karşılaşır. Olaylar ikiliyi
Metropolis’e, Superman’in şehrine yönlendirir; ancak Superman, düşmanlarının
aynı olduğunu öğrenene kadar pek de dost canlısı değildir. Dost canlısı olmayan
ve hızlı hareket eden Superman’e karşı koyamayan Green Lantern, Superman’in
hızına karşılık yaşayan en hızlı insanı, Barry Allen’ı yardıma çağırır. Olaylar
çözüme ulaştıktan sonra Amazonların vahşi kızı Wonder Woman, Atlantis’in varisi
Aquaman ve yaşadığı talihsiz olay sonrası yıldız bir futbolcu olma şansını
kaybedip yarı insan ve yarı makineye dönüşen Cyborg onlara katılır. Henüz
kendilerine bir isim vermeyen ve hatta bir ekip olduklarını bile kabul etmeyen
bu grup birbirlerine katlanıp Dünya’yı kurtarmak için birlikte hareket etmek
zorundadırlar.
Superman,
Batman, Aquman, Wonder Woman ve Cyborg’un ayrıntılı bir şekilde tanıtıldığı bu
cilt, hikayesiyle tam puan alıyor. Tabii bazı bölümlerde yüzümüzü güldürmeyi
başarabilmesi de başka bir özelliği. Geoff Johns, esprilerini genellikle Batman
üzerinden yapmış. Bu tutum, Batmanseverleri pek hoşnut etmese de hepimiz bunun
dostça bir sataşma olduğunu bildiğimizden dolayı gülümseyebiliyoruz. Fast
Company’nin söylediği gibi: “Bir çizgi romandan alabileceğiniz bütün keyfi ve
eğlenceyi size veriyor.”
“Yahu
bu çizgi romanın hiç olumsuz özelliği yok mu kardeşim?” diyebilirsiniz. Bana
sorarsanız orijinalinde yok; ancak benim keyif almamı engelleyen tek şey
çevirmenin bazı yerlerdeki motamod çevirisiydi. İleride daha iyi olması alınan
keyif için önemli. Yapı Kredi Yayınları’nın çizgi romanlara olan ilgisinin
devam etmesini umuyor ve hepinize bol çizgi romanlı zamanlar diliyorum.
1 yorum:
Dc'ye her zaman mesafeli olmuşumdur... Ama bu okumama tabi ki engel teşkil etmez... Türkiye de diğer comicslere nazaran orj. ebatta basılan yegane comicsler Yapı Kredi'nin bastıkları... (Zamanında Hoz'un bastığı Spiderman ve İç savaş ciltlerinide unutmamak lazım tabi ki) ama gelin görün ki Emre bey sadece çeviriye takılsa da grafik, balonlama ve font seçimi olarak ta YKY tam bir faciya neden oluyor...
Açıkçası basılanın bizimle kaldığını düşünürsek yapılan işin daha bir ciddiyetle ve profosyenelce yapılmasını temenni ederdim...
Çizgiroman basmak kitap basmaya benzemez... Sektörde ne kadar gücünüz (maddi olarak) ve ağırlığınız olursa olsun çizgiroman işinden anlamıyorsanız böyle facialara neden olabiliyorsunuz...
"Çeviriden geldi.", "Grafikerden geldi.", "Baskıya yollayın." "Biz yaptık, oldu." demekle bazı şeyler olmuyor maalesef...
Yorum Gönder