6 Mayıs 2013 Pazartesi

Dampyr'den Nazım Hikmet'e Serbest Zihin Akışı

Çizgi Düşler yayınevinden çıkan Dampyr MAxi'nin 3. cildinde üç güzel ve gerilim dolu öykü yer alıyor: Afrika Büyüsü, Taranta Gecesi, Kızıl Geçit. Öylesine ilginç ve tesadüfi bir birliktelik ki bu öyküler bunu anlatamam. Ben özellikle ikinci öyküden yola çıkarak usta ozan Nazım Hikmet'e gönderme yapmak istemiştim ama öykü başlıkları beni benden aldı desem yeridir. 

Taranta dikkatimi çeken sözcük olmuştu ilk. Hemen aklıma "Taranta Babu'ya Mektuplar" şiiri gelmişti. Sonra araştırınca gördüm ki Nazım Hikmet bu şiiri sürgündeyken, İtalya'da faşizmi eleştirmek için kaleme almış. Dampyr'in bu hikayesi de zaten İtalya'da geçiyor. Sonra öğrendim ki Taranta "örümcek" demekmiş. Aynı zamanda da İtalya'nın güneyine özgü bir dans türü. Demek ki şiirin de hikayenin de çift göndermesi olması bu sebepleymiş. Bu arada hemen belirteyim şiirin adını yaşattığı Taranta Babu habeşistanlı bir kadın. Nazım usta kaldığı pansiyon odasının çekmecesinde bulduğu, kocasının eşine yazdığı mektuplarından tanıyor kendisini ve şiirini onun adıyla Henri Barbusse ithaf ediyor. 

Evet, üç öykü ve üçünün isimlerinde Afrika, Taranta ve Kızıl geçiyor... Her tür sömürüye başkaldıran Dampyr ve Nazım Hikmet kesişmesi bu kitapta. 

İşte Taranta Babu'ya ilk mektup aşağıda, iyi okumalar! 


Görsel - Altınmadalyon

taranta babu'ya birinci mektup:


babasının yirmi beşinci kızı
benim üçüncü karım
gözlerim, dudaklarım
taranta babu
sana bu mektubu
içine yüreğimden
başka bir şey koymadan
yolluyorum
roma'dan...
bana darılma sakın
şehirlerin şehrinden
sana gönderecek
kendi yüreğimden
daha akla yakın
bir hediye
bulamadım diye....



Yazdır
TARANTA-BABU'YA (MEKTUPLAR-05)
Görmek
işitmek
duymak
düşünmek
ve koşmak
koşmak alabildiğine
başı dolu başı boş
koş
mak
He he hey Tarantababu
he he hey
Yaşamak ne güzel şey 
anasını satayım
Yaşamak ne güzel şey
Düşün beni
ellerim senin üç çocuk duğurmuş
geniş kalçalarındayken
Düşün sıcak
Düşün kapkara bir tasa damlayan 
çırılçıplak 
bir su sesini
Yediğin yemişin 
rengini, etini, adını duşun
Gözündeki tadini düşün

Kıpkırmızı güneşi 
ve koskocaman 
masmavi bir çiçek gibi açan 
ay ışığını
Düşün Tarantababu 
İnsanoğlunun yüreği
kafası
kolu 
Yedi kat yarin altından 
çekip çıkartıp
Öyle ateş gözlü çelik Allahlar yaratmış ki
Kara toprağı bir yumrukta yere serebilir
Yılda bir veren nar bin verrebilir
Ve dünya öyle büyük 
öyle güzel
öyle sonsuz ki deniz kıyıları
her gece hepimiz 
yanyana uzanıp
yıldızlı kumlara
yıldızlı suların
türküsünü dinleyebiliriz
Yaşamak ne güzel şey 
Tarantababu
yaşamak ne güzelşey
Anlayarak bir usta kitap gibi
bir sevda şarkısı gibi duyup
Bir çocuk gibi şaşırarak
yaşamak
Yaşamak 
birer birer 
ve hepberaber 
ipekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan 
sevinçli bir şarkı okur gibi
yaşamak
....................................
....................................
....................................
Yaşamak
Ne acayip iştir ki
bu ne menem gidiştirki Tarantababu
Bugün bu
inanılmayacak kadar güzel 
bu anlatılmayacak kadar sevinçli şey
Böyle zor 
bu kadar dar
böyle kanlı
bu denli kepaze

Ümit Kireççi
"çizgi Roman hayatın içinde"

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails