24 Mayıs 2012 Perşembe

“KUKURİİİKUUU!” Diye Avazım Çıktığı Kadar Bağırdım!

Hakan Günday'ın önce AZ,  akabinde  Ziyan adlı romanlarını ardı ardına okuyunca... Of!  Yazar, o sert ve etkili cümleleriyle, bildiğim  halde görmezden geldiğim... Hatırladıkca canım acıyacak diye,  görmek, işitmek, düşünmek istemediğim vaziyetleri tuhaf bir illüzyonla film gibi  gözümün önünden geçirdikçe... Ben okudukça romanlarını... Okudukca o sivri dilli cümlelerini… Vurucu paragraflarını okudukça… Çarptı beni anlatabiliyor muyum? Sadece çarpmakla kalsa iyi… Omuzlarımdan tutu. Sarsarak silkeledi… 
Hakan Günday’ın her kitabını okuduğumda aynen böyle oluyorum. Bu kez Az’ın peşinden, çivi çiviyi söker hesabıyla, duraksamadan Ziyan’ı okuyunca ben… Kaç gündür kendime gelemedim. Yüreğim gene kabardıkça kabardı. Karnıma çiviler saplandı. Olduğum yerde kıvrım kıvrım kıvrandım. İnan bana... Doğum sancısı çektiğimi bile söyleyebilirim. Evet… Evet… Hatta o sancıların sonunda içimden yeni bir ben çıktığını gönül rahatlığıyla itiraf edebilirim. Nasıl söylesem? Cervantes'in Don Kişot'u gibi mi desem... Yok... Yook...  Bizden bir örnek vermeliyim... Bülent Arabacıoğlu'nun En Kahraman Rıdvan'ı gibi misal... Bööylee "Zalimlerin, haydutların, üçkağıtçıların ve bilumum kötülerin"kökünü kurutmak arzusuyla deliren birini gözünün önüne getirebilir misin? Öyle kii... Bakışlarım Süperman gibi delici , yumruklarım Batman kadar güçlü, Yüzbaşı Tommiks gibi ilkeli, dövüş tekniklerini Zagor gibi iyi bilen, gerektiğinde Kara Şimşek'in şöförü Michael Night olabilen, bazan Indiana Jones, kimi zamanMalkoçoğlu ya da Karaoğlan veya Tarkan...  Topyekün hepsi benim bünyemde toplanmıştı sanki, anlatabiliyor muyum? Yeniden mi doğmuştum ne? “Olmaz öyle şey!” deme… Oldu işte… Diyeceğim o dur ki... "Şu ezilmiş domates kılıklı dünya bir beter dünya idi... Bu beter dünyada haksızlıklar, kötüler, hırsızlar, üçkağıtçılar ve Ceyar  orta hakemin kararıyla hep galip geliyorlardı...." öyle mi? dedim kendi kendime... Hakan Günday'ın romanlarında anlatılanlar içimdeki En Kahraman Rıdvan'ı ortaya çıkardı sanki... Okudukça... Okudukça... Dellendikçe dellendim anlatabiliyor muyum? Nedir bu kardeşim? Şu ölümlü dünyayı az  olsa neyse, fazlasıyla dört bir koldan  ziyan eden vicdansızlara, merhametsizlere gününü göstermeye karar verdim. Fırladım yerimden hemen… “KUKURİİİKUUU!” diye bağırdım. İşte o anda gözlerimi açtım.  Gece sahuru beklemek niyetiyle oturuyorum ya... Demek ki salondaki koltukta rüyalar alemine dalmışım... Baktım sehpada Hakan Günday’ın Az ve Ziyan adlı romanları.. Yanında ise Bülent Arabacıoğlu’nun En Kahraman Rıdvan adlı çizgi romanı… Üçünü kucağıma aldım. Uykulu gözlerle şaşkın şaşkın baktım. “Gördüklerim keşke gerçek olsaydı.” diye aklımdan geçirdim.  Kızdım kendime tabii… “Gene mi rüya gördüm?” dedim.  Ayağa kalktım… Gittim camı açtım. Başımı dışarıya uzattım.  Şu anda kötülük yapmayı düşünen ya da kötülük yapmakta olan zalimler, haydutlar, üçkağıtçılar, vicdansızlar, merhametsizler ve bilumum kötüler duysunlar da titresinler diye  “KUKURİİİKUUU!” diye avazım çıktığı kadar bağırdım. 


Kaynak - Hayal Kahvem

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails