29 Haziran 2021 Salı

Clarissa: Dünyanın En İç Acıtıcı Çizgi Romanı (Çocuk ve Cinsel İstismar)

Ümit Kireççi

...

Clarissa adlı çocuk istismarı çizgi romanı hakkında yazarken aklımın bir köşesinde hep "bu bir kurgu" sesi yankılanıyor beni sakinleştirmeye çabalıyordu. Öyleydi de... 

Yani, ülkemizde iki kardeş uğradıkları tecavüzü resmedene kadar. Hem de anneleri başta olmak üzere aile bireyleri bunda haberdarken... Ve...  Elmalı Davası... Sinirim çok bozuldu, buyurun kendiniz okuyun:


Çocuk, çocuğa tecavüz, çocuk ve tecavüz… Bunları duyduğunda tüyleri ürpermeyen, bu iki kavramı yan yana gördüğünde içi aniden harekete geçme, kollama, koruma, birilerini parçalama isteği duymayan var mıdır bilmiyordum, ama artık biliyorum. Ülkemizde var. Varlar. Çoklar, bir sürüler. Jason Jungbluth, bu içler acısı olayı çizgi romanla anlatmayı tercih etmiş. Ancak son derece sevimli çizgilerle anlatılan hikayeler, okunduktan sonra krize girip ağlanacak kadar sert ve acımasızlar. Sıkı bir tokat yemek isterseniz önce yazıyı, sonra çizgileri okumaya devam edin.


larissa Comics, daha önce Mad Dergisinde çizmiş olan Jason Jungbluth’un eseridir. Kısa hikayelerden oluşan Clarissa, onun en popüler üç işi arasında yer almaktadır. Diğer iki eseri Deep Fried ve Weapon Brown’dur. Weapon Brown bildiğimiz Charlie Brown’un ve çizgi roman dünyası karakterlerinin ekşın hiro olarak yorumlandığı eğlenceli bir dizidir. Detaylı bilgilerine şu adresten ulaşabilirsiniz.

Clarissa… Okumaya devam edin, anlayacaksınız elimin yazmaya neden varmadığını.



Clarissa, çizgi romanına ismini veren 5 yaşında minik ve sevimli bir kız çocuğudur. Tepesine toplanmış saçlarıyla ortalıkta gezinirken son derece depresif ve karamsar bakışlar atmaktadır dünyaya. Hep yalnızdır ve çevresinde yaşanan neşeli olaylara bakarken hep bir iç çekme, hep bir “yalan dünya” yorumu yapmaktadır.

Baba, çok çalışan ve eve ekmek getiren kişidir. Karısına, üç çocuğuna tutkuyla bağlıdır ve onlara gereken ilgiyi göstermekten kaçınmamaktadır.

Anne, sıradan bir ev kadınıdır. Sıradan derken cefalı vefalı falandır. Sirk cambazı misali bir beceriyle üç çocuğa ve kocasına yetmeye çalışmaktadır. Hep güler yüzlü, hep mutludur. Aile içinde kötü olay görmek istememektedir. Zaten yoktur da kötü bir şey. Hiç. Yoktur, nasıl görsün?

Sean, büyük oğul. En büyük kardeş. Yetenekli ve cezbedici bir kişilik. Etkileyemeyeceği kimse yok. Özellikle anne-babası üzerine titremektedir.

Randy, ortanca evlat. Doğal bir komiktir. Daha doğrusu sürekli gülümsemektedir. Birçok kişi onun bu özelliğiyle alay ediyor olsa da Randy akıllıdır özünde. Kötü olayları yok etmenin, aslında yok saymanın en iyi maskesidir yüzdeki büyük gülümseme.


2000 yılı itibariyle çizilmeye başlanmış olan Clarissa, küçük bir kızın hikayesini işlemektedir. Üç çocuklu bir ailenin en küçük kızıdır ve anaokuluna gitmektedir. Abileri onunla sıkça uğraşan ve kızdıran klasik abilerdir. Anne her daim mutluluk pozu veren ama çantasında alkolle gezen, gizli bir depresyonun dibine vurmuş olan geleneksel bir ev kadınıdır. Sürekli yemek yapan, çocuklarına oyuncak alan, onları tertemiz giydiren, ele güne karşı hep katalog ailesi imajı çizen, aile içinde dönen dolapları hep görmezden gelen bir kadındır anlayacağınız. Güçsüzdür, öyle olmaktan hoşnuttur, hem manen hem madden babaya bağımlıdır ve bu güvencesini kaybetmeyi istememektedir zira hayatla yüzleşebilecek gücü yoktur. Büyük oğlan Sean oyunu kurallarına göre oynayan ve kazanmak için kafasına hiçbir ahlaki kuralı takmayan biridir. Tek derdi kazanmaktır ve hep göz önünde olmaktır. Bir bakıma bu tavrının sebebi aslında gerçek hayatta doya doya yaşayamadığı bir acının üstünü örtme isteğidir. Veya artık babasının gözdesi olmamasının da üzüntüsüyle başa çıkma yoludur… Bilemedim… Oğlanca çocuk Randy ise ailede dönenleri bilen ama konuşamayan, söyleyemeyen, anlatamayan, yanlışların farkında olup isyan edemeyen, ne yapacağını bilmeyen bir çocuktur. Sürekli gülümseyerek salak durumuna düşse de içinde kopan fırtınaları gizlemeyi kesintisiz sürdürebilmektedir. Baba… Ataerkil bir toplumun verdiği yetkiyle parayı ellinde tutan kişidir. Ailenin reisidir. Koşulsuz saygıyı hak etmektedir. Koşulsuz itaati hak etmektedir. Her sözü ve hareketi yasa olarak kabul edilmektedir. Sorgulanamaz. Eleştirilemez. Canı sıkılamaz. Gönlü hep hoş tutulması gereken kişidir. Ahlaksızdır, şerefsizdir, aşağılıktır, sapıktır, sübyancıdır, çocuklarına tecavüz etmektedir!

Jason Jungbluth, Clarissa çizgi dizisinde son derece sevimli ve yumuş yumuş bir çizgi kullanmıştır. Sanatçı çizgileriyle ilk bakışta karşımızda çocukların eğlenceli ve saf dünyasını yansıtan hikayeler olduğu izlenimini uyandırıyor. Metin de yaklaşık olarak aynı amaca hizmet ediyor. Ancak dikkatli bir göz küçük ayrıntılardan rahatsız edici bir dünyanın kapısının aralandığını görebiliyor. Bu ayrıntı bazen içki içen anne, bazen küçük Clarissa’nın bakışı, oyuncakların durumları, fazla mükemmel aile resmi olabiliyor, ama hep orada oluyor. Ve sanatçı aynı bu ele aldığı ensesti normal kabul görmeye çabalayan bu aile gibi okuruna “Bu hikayede hiçbir şey yok ki!” derken resmin bütününde yaşanan trajediyi aktarmaktadır.


İşte yukarıdaki kare bu ayrıntılardan biri. Clarissa okulda resim yapmıştır. Ailecek, yüzlerinde kocaman gülümsemelerle tost yemektedirler. Ortada anormal hiçbir şey yoktur. Herkes, ailedeki herkes mutludur.

Oysa işin aslı başkadır. Öğretmen resmi incelerken Clarissa o kahvaltıda gerçekten olanları hatırlar. Abisi Sean onun tostunun üzerine gereğinden fazla şurup dökerek kahvaltısını mahvetmiştir. Anne herkese bolca tost yaparak ailenin mutlu olmasını sağlamaya çalışmış, üçüncü sınıf reklam filmi görüntüsü içinde gerçeğe aykırı pozlar takınmıştır. Ortanca Randy her zamanki gülümsemesiyle mutluluk pozu vermiştir. Tüm yapmacıklığa rağmen bu kahvaltıyı yine de katlanılır yapan tek bir şey vardır: Baba işe gitmiştir ve sofrada yoktur. Daha doğrusu bir bahaneyle aniden eve girene kadar. Bundan sonra gerçekleşen konuşmaların ve babanın her yaptığı şakanın nereye gideceğini anlatmam mümkün değil.

Değil çünkü ben o tecavüzleri yaşamadım. Clarissa ise… O hepsini anlıyor. Hepsini ve yine de okulda resim yapmak zorunda kaldığında o kahvaltıyı yukarıdaki gibi çizmeyi tercih ediyor. Veya bu güne kadar çığlık atmasını, ısırıp koparmasını, kendini koruması gerektiğini, yardım istemesini kimse öğretmediği için, ikiyüzlülük yapması, saklaması, gizlemesi öğretildiği için rezalet yokmuş gibi davranıyor. Tercih bile etmiyor. Koşullandığı yanlışı uyguluyor o kadar.

Yine de kayıtsız kaldığı söylenemez minik kızın. Babasının onu “Sincabım” diyerek çağırmasına katlanıyor sürekli. Ve bir imdat çığlığı atıyor derste ama anlaşılamıyor. Nasıl anlaşılsın ki? Kim çocuk ve seksi aynı anda kullanabilir ki? Kim bu kavramı yan yana koyar ki? Kim bunları birbirine yakıştırır ki? Clarissa okulda bir başka bir resim daha yapmış anlayacağınız. Ancak öğretmeni resimdeki Sincap ve Kurdun duruşuna gülümsüyor. Kendi kendine “Ah, Clarissa, çizdiğin Kurdun Sincaba ne yapıyor gibi göründüğünü bir bilsen!” der. Uzaklaşır. Zaten uzaktır kızcağızın hislerinden. Hepten gider. Yiter.








Uzun lafın kısası, çocuk ve cinsellik yan yana gelmemesi gereken kavramlardır ve Jason Jungbluth bunu kullandığı çizgiyle de metinle de ters köşe yaparak göstermektedir. O bir sanatçı olarak görevini nasıl yerine getiriyorsa okurların da bir başka şekilde birilerine “dur” demeyi becermesi gerekmektedir.

Bu anlatılanlar yetmedi derseniz, yukarıdaki kısa öyküye bir bakın (resimlere tıklayarak tam sayfa görüntüleyebilirsiniz). Bunu okuduktan sonra, yarın, uyandığınızda hala aynı insan olamayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails