"Yıllarca
Çizgi roman camiasından kimseyle bir iletişimim olmadı. Ben dönmemecesine tam
bir kopuş yaşamıştım. Uzun yıllar sonra bir gün, Abdullah Turhan’ın imza günü
olduğunu öğrendim. O gün çekimde olduğum için imza gününe oğlumu göndererek
telefonumu Abdullah Turhan’a vermesini söyledim. Çekim yaparken telefon çaldı.
30 yıldan fazladır görmediğim ustam telefonda, ‘’Hikmet nerelerdesin oğlum? ’’
diyordu."
Birkaç gün sonra eşimle birlikte Abdullah abiyi Silivri’deki evinde ziyaret ettik. Bunca yıldır onu aramadığım için bana kırgın mıydı bilemiyorum ama bana, ‘’Sen benim tanıdığım en yetenekli çizerdin; çektin gittin, hem de dönmemecesine…’’dedi.
Birlikte
hasret giderdik. Bütün gün konuştuk. Yemek yedik. Kağıdı kalemi aldı eline. Yine
duramadı, resim yapmak istiyorum dedi ve eşimin bir portresini yaptı.
‘’Biliyor
musun Hikmet? Herkesin portresini çizdim. Binlerce belki de. Amabu güne kadar
hiç kimse benim portremi çizmedi.’’ dedi. Göz göze geldik.
Ver şu kalemi be usta!
Kağıtta
ver!
Ver bakalım, geç karşıma!
Bana
şu kalemi elime aldırdın yine!
‘’Ne
demek kimse senin resmini çizmemiş, ben ne güne duruyorum.’’ dedim.
Gözlerimiz
dolmuştu o an.
Ben
solağım Abdullah abi. Sen şöyle soluma geç bakalım dedim.
Ne de
olsa, eski portreciyim.
Yıllar
sonra kalemi resim çizmek için elime almama ustam sebep olmuştu.
Ve
şimdi modelim olmuştu. Ben de onun portresini çiziyordum.
Çizerken
de göz ucu ile beni izliyordu. Öyle bir laf çaktı ki. Bir daha hiç unutamam.
‘’Hikmet,
bir daha dünyaya gelmek mümkün olsaydı eğer, sadece ve sadece resim yapmak için
gelmek isterdim. Çünkü hiç doyamadım çizmeye!’’
Kafamda
şimşekler çaktı. Ben oraya ustamla özlem gidermek için gelmiştim. O, benim
elime kalemi tutuşturuvermişti. ‘’
‘’Çizve
bir daha sakın bırakma! Çünkü çokbüyük bir yeteneksin! ‘’
Sanırım,
Ondan hala öğreneceğim çok şey vardı ve ustam bana son dersimi vermişti.
‘’Tamam!
Tamam usta, çizmeye çalışacağım.
Geri
dönmeye çalışacağım’’ dedim.
Eşim,o
anı hiç unutamayacağını söylüyor .
Ama bu
nasıl olacaktı hiçbir şey bilmiyordum.
Dedim
ki, ben yeniden Tolga çizmekle başlayayım, Abdullah abi bir şey demedi.
Aradan
birkaç hafta geçti, ben 10 Sayfa Tolga çizmiştim. Abdullah abiyi aradım, ‘’Abi
Tolga çiziyorum haberin olsun’’ dedim. O da ‘’Hikmet; telif hakkını verdim,
mümkün değil. Sen başka bir şey çiz dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder