Osman Ülke
...
Devrim Kunter ile çok önceden yaptığımız söyleşiden sonra böyle bir yazıyı kaleme almam şart oldu.
Edgar Allan Poe’nun yazdığı, ilk modern dedektiflik
öyküsü olarak kabul edilen Morgue Sokağı Cinayeti 1841’de yayımlanmıştır.
Öyküde Auguste Dupin isimli karakter
Paris'teki kadın cinayetlerini çözmeye çalışır. Poe’nun dedektif karakteri
sonraları çıkacak birçok karakter için örnek olmuştur. Ülkemizde bu tür Amanvermez
Avni, Fakabasmaz Zihni, Cingöz Recai gibi örneklerle başlar.
Seyfettin Efendi, bir grup dedektifin gizemli olayları araştırdığı eğlenceli bir çizgi roman serisi. Başlarda Seyfettin Efendi’yi yazıp çizen ve onu yaratan Devrim Kunter olsa da zamanla bununla sınırlı kalınmamış. Devrim Kunter eseri için başka yazar ve çizerlerden faydalanmaktan çekinmemiş. Bana kalırsa bu yeni çizgi romanların üretilmesini daha da hızlandırdığından olumlu bir etki yapmış.
Youtube programı olan Mutant Serçe’de geçtiğimiz haftalarda Seyfettin Efendi ve çizgi roman sektörü uzun uzun konuşulmuştu. Bu esnada Devrim Kunter, Seyfettin Efendi’yi yaratırken Sherlock Holmes’tan esinlendiğini açık bir şekilde söylemiş, bunun da gayet doğal bir durum olduğunu ifade etmişti. Hatta Sherlock Holmes’ün de başka bir karakterden esinlenerek üretildiği, konuşulmuştu. Sherlock Holmes bildiğimiz gibi yol arkadaşı olarak kendisine Dr Watson’u seçmişti. Seyfettin Efendi bu yönüyle pek farklı sayılmasa da daha kalabalık bir ekibe sahip. Ekibin üyelerinin birbirinden farklı özelliklere sahip olması doğal olarak dikkatimizi çekiyor. Devrim abi bu durumu FRP ile açıklıyor. Yani Seyfettin Efendi’nin ekibi FRP oyunlarında birbiriyle dayanışma içerisinde bulunan, birbirinden farklı özelliklere sahip üyelerinden oluşuyor. Bu açıdan baktığımızda sıra dışı bir düşünce olduğunu söyleyebiliriz. Seyfettin Efendi olayları çözmeye yatkın bir karakter, diğer karakterlerin işin daha çok aksiyon kısmında kalmaları gibi bir durumun söz konusu olduğunu söylenebilir. Bu da serinin aksiyon yönünün klasik polisiye kurgulara göre daha ağır basmasına neden olabilecek bir etken. Bana kalırsa ekip ne kadar kalabalık olsa da baskın karakterimiz Seyfettin Efendi. Hal böyle olunca bu karmaşa içerisinde Seyfettin Efendi bir anlatıcıya ihtiyaç duymaksızın kendisini ifade ediyor.
...
Devrim Kunter ile çok önceden yaptığımız söyleşiden sonra böyle bir yazıyı kaleme almam şart oldu.
Seyfettin Efendi, bir grup dedektifin gizemli olayları araştırdığı eğlenceli bir çizgi roman serisi. Başlarda Seyfettin Efendi’yi yazıp çizen ve onu yaratan Devrim Kunter olsa da zamanla bununla sınırlı kalınmamış. Devrim Kunter eseri için başka yazar ve çizerlerden faydalanmaktan çekinmemiş. Bana kalırsa bu yeni çizgi romanların üretilmesini daha da hızlandırdığından olumlu bir etki yapmış.
Youtube programı olan Mutant Serçe’de geçtiğimiz haftalarda Seyfettin Efendi ve çizgi roman sektörü uzun uzun konuşulmuştu. Bu esnada Devrim Kunter, Seyfettin Efendi’yi yaratırken Sherlock Holmes’tan esinlendiğini açık bir şekilde söylemiş, bunun da gayet doğal bir durum olduğunu ifade etmişti. Hatta Sherlock Holmes’ün de başka bir karakterden esinlenerek üretildiği, konuşulmuştu. Sherlock Holmes bildiğimiz gibi yol arkadaşı olarak kendisine Dr Watson’u seçmişti. Seyfettin Efendi bu yönüyle pek farklı sayılmasa da daha kalabalık bir ekibe sahip. Ekibin üyelerinin birbirinden farklı özelliklere sahip olması doğal olarak dikkatimizi çekiyor. Devrim abi bu durumu FRP ile açıklıyor. Yani Seyfettin Efendi’nin ekibi FRP oyunlarında birbiriyle dayanışma içerisinde bulunan, birbirinden farklı özelliklere sahip üyelerinden oluşuyor. Bu açıdan baktığımızda sıra dışı bir düşünce olduğunu söyleyebiliriz. Seyfettin Efendi olayları çözmeye yatkın bir karakter, diğer karakterlerin işin daha çok aksiyon kısmında kalmaları gibi bir durumun söz konusu olduğunu söylenebilir. Bu da serinin aksiyon yönünün klasik polisiye kurgulara göre daha ağır basmasına neden olabilecek bir etken. Bana kalırsa ekip ne kadar kalabalık olsa da baskın karakterimiz Seyfettin Efendi. Hal böyle olunca bu karmaşa içerisinde Seyfettin Efendi bir anlatıcıya ihtiyaç duymaksızın kendisini ifade ediyor.
Seyfettin Efendi’nin Devrim abi tarafından kaleme
alınan ve çizilen maceraları daha çok klasik polisiye olayları üzerinde duruyor
diğer yazarların kaleme aldığı kurgularda olağanüstü olaylara da rastlıyoruz.
Devrim Kunter bu durumu fantastik olmaktan öte bilim kurgunun işlenişi olarak
değerlendiriyor.
Çizgi romanın süslü ve gösterişli bir tasarımı var.
Bir çizgi romana kıyasla boyama üzerinde daha sanatsal durulmuş. Haliyle bu
durum okurların genel olarak ilgisini çekiyor. Çizgi romanın dijital olması
panellerin birbirleriyle yer değiştirmesine olanak sağladığı gibi çinileme
derdini de ortadan kaldırıyor. Devrim abinin birçok işle aynı anda ilgilenmesi
açıkçası kendi açısından zor bir durum. Bundan ötürü kendisine okuyucuları
olarak kolaylıklar diliyoruz. Ayrıca farklı bir dönemde hikâyenin geçmesi
dikkatimizi çeken diğer bir unsurdu. Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin kurulması
gibi bir geçiş dönemini ele alan kurguda zaman zaman hurafeler eleştiriliyor.
Zıtlıkların beraber ele alınması rasyonel düşünceyi daha ön plana çıkarıyor.
“Pozitivist
bir karakteri bilim ve hurafenin çatıştığı bir dönemde ele almak istedim bunun
için de 1920’ler bana uygun gözüktü. Ayrıca çok ilginç kişilikler barındırıyor
bu tarihler, bir kısmıyla karşılaştık bir kısmı ile de karşılaşacağız.”
Yayınevleri günümüzde yerli çizgi romanların
satılacağına şüphe duydukları için çizerlerimizin işinin kolay olduğu
söylenemez. Seyfettin Efendi çizeri tarafından basılmıştı ve uzun süre yeni baskılar
ve yeni maceralar devam edecek gibi gözüküyor.
Ülkemizde İtalyan çizgi romanları beş yüz civarı bir
satış rakamına ulaşıyor. Dünyaca tanınmış kahramanlara sahip olan Amerikan
çizgi romanları iki bin gibi bir satış rakamına sahip. İki bin barajını ise
Batman, Deadpool ve bazı mangalar aşabiliyor. Seyfettin Efendi’nin sayıları
ortalama iki bine ulaşmış vaziyette. Bu durum ilerleyen zamanlarda
yayınevlerini önyargılarını umuyoruz ki biraz daha kıracaktır. Yerli çizgi
romancılığın önümüzdeki birkaç yılda çok hızlı bir şekilde gelişeceğini tahmin
etmek güç değil. Dilerim ilklerden biri olan Seyfettin Efendi kolay kolay
unutulmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder