4 Ocak 2016 Pazartesi

Çapraz Ateşte Ölen Kadın ve Çocuklarla Barış Olur Mu?

İki silahlı gücün aradaki masumlara ve sivillere acımadan giriştikleri sorumsuzca çatışmadan beklenebilecek sonuç sadece ve sadece masumların zarar görmesi, ailelerin dağılması, atlatılamayacak travmaların yaşanması ve insanı içten içe kemiren kin ve nefretin artmasıdır. Böylesi sorumsuzluklarla barış değil sadece daha fazla savaş gelir. The Punisher'in (İnfazcı-Cezalandırıcı) hikayesi de bir aile babasından silahlı bir şehir militanına dönüşmesinin acı hikayesidir. 

İlk kez 80'i yıllarda Bilka Yayınlarının Örümcek Adam yayınında tanıştığım Punisher'in o zamanlar adı "Mavi Kaplan" olarak çevrilmişti dilimize. Yıllar sonraysa İnfazcı'yla Cezalandırıcı arasında kararsız kalındığını hatırlıyorum. Şimdilerdeyse bir yayın evi tarafından orijinal adıyla yayınlanıyor. Ama sonuç itibariyle Punisher özellikle suç örgütlerini hedef alan, zaman zaman sapıtarak kahramanlara dalan, kimi zaman da yozlaşmış güvenlik güçlerine silah çeken bir adamdı hala da öyle.

Peki neydi onu bu yola iten? Kimdi bu "Punisher"?

İlk kez 1974 yılı The Amazing Spider-Man dizisinin 129. sayısında ortaya çıkan The Punisher'in yaratıcıları Gerry Conway'la John Romita, Sr iken isim babası Stan Lee'dir.

Gerçek adı Frank Castle olan karakter cephede savaşmış, donanımlı bir askerdir. Ve bir gün bu adam hayatının hatasını yaparak ailesiyle pikniğe gider. 

Neşeli geçen bir günde ailecek bir mafya infazına denk gelirler. Sonra da yaylım ateşine tutulurlar. 

İşte bu acının ardından Frank Castle ciddi bir travma geçirir. İki silahlı güç örgütünün hesaplaşmasına tanık olmalarıyla birlikte ailesini kaybetmiştir. Eşi ve çocukları kanlar içinde kucağında ölmüştür. Bundan sonrasıysa malum... 

Silahlara ve savaşa tövbe etmiş olan Frank Castle ailesinin ölümünden sorumlu tuttuğu herkesi öldürmeye, yok etmeye karar verir. Bütün hayatını cephelerde geçirdikten sonra savaştan uzak huzurlu bir aile yaşantısında yaşlanmak isteyen Frank Castle elinde olmayarak silaha geri dönmüştür. Bu saatten sonra bir insan barışa gerçekten inanabilir mi?

The Punisher zaman zaman kanun dışı, kimi zaman comics kahramanlık anlayışına ters düştüğünden anti-kahraman, kimi zaman kahraman, kimi zaman çarpık adalet arayışı olan bir manyak, bir deli, bir çatlak olarak ele alınmış olmakla birlikte güvenlik güçlerinin yetersiz kaldığı bir dünyanın adalet arayıcısı olarak da anılmıştır. 

Bu noktada belki bir kez daha sormak gerekiyor: İki silahlı gücün aradaki masumlara ve sivillere acımadan giriştikleri sorumsuzca çatışmada masumların zarar görmesi, ailelerin dağılması, atlatılamayacak travmaların yaşanması ve insanı içten içe kemiren kin ve nefretin artmasıyla barış beklentisi içinde olunabilir mi?




Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails