Osman Ülke
---
Gölge Dergisi’nin on dördüncü sayısı Kasım 2008’de ücretsiz
bir şekilde yayınlanmıştı. Bu sayıda kendi çizerlerimizden birinden hiç
beklemeyeceğimiz bir kalitede bir mini çizgi roman yayınlandı. Şimdilerde bu
sayıda neler olup bittiğini birinin hatırlaması elbette biraz güç olacaktır.
Marvel tarzı çizimleri bizim çizgi romanlarımızda görmek
zordur. Bilim kurguyla da Batı kadar haşır neşir olduğumuz söylenemez. Aslında
her şey göründüğü kadar da zor değildir. Daredevil karakteri çocukluğunda basit
bir kazanın ardından güçlerini kazanır. Bu konu üzerinde uzun uzadıya durulmaz.
Bir anda onu sokaklarda kötü adamları avlarken görürüz. Bazen kahraman
olabilmek için basit sebepler yeterlidir.
Diğer bir sorun da görsellikle ilgilidir. Çizerlerimiz
kaslı vücutlu figürleri kendi kahramanları için abartılı bulurlar. Belki de
içinde bulunduğumuz toplum yapısı yüzünden üstünlüklerimizi hep bir mütevazılık
ardında saklamamız gerektiğini düşünürüz. Aslında isteyince önümüzdeki
engelleri aşmak o kadar da zor değildir. Eğer çizebiliyorsanız ve biraz da
hayal gücünüz varsa harika bir çizgi roman hazırlayabilirsiniz. Süleyman
Temiz’in yazıp çizdiği Hornet de bu tarz bir çizgi roman kahramanıydı. Anti
kahraman demek daha doğru olur.
Hornet’in dokuz sayfalık sayısı beni hiçbir çizgi romanın
etkilemediği kadar etkilemişti. Başta sıradan bir adamı elini kolunu sallayarak
bir binaya girerken izliyorduk. Zengin bir iş adamı ile aralarında kısa bir
sohbet geçiyordu. Bu esnada Hornet’in süper güçlere sahip iyi adamlardan hoşlanmadığını
öğreniyorduk. Belki de Hornet onlara bakarken bizim göremediğimiz kötü
yanlarını görüyordu. Belki de sadece basit sebeplerden onlardan nefret
ediyordu. Bu esnada bir an biz de kendimizi Hornet gibi hissediyorduk.
Sıradan bir süper kahraman katilinden farklıydı. Hatta hiçbir
sıra dışı gücü yoktu. Belki de bu işi zevkli hale getiren şey buydu. Bunların
üstüne Hornet bize süper güçlere sahip olan bir adamın iyi biri olmaktansa bu
gücü kendi çıkarları için kullanması ihtimalinin daha yüksek olduğunu
hatırlatıyordu.
Hornet kurduğu tuzaklarda kendi kurduğu düzeneklerden
istifade ediyordu. Bu da onun zekâsının açık bir şekilde öne çıkarıyordu. Bir
vakitler Batman filminde de benzer bir hikâyeyi görmüştük. Joker baş belası
karakter olmasının ötesinde dehasını da konuşturuyordu. Bu yüzden filmde
hatırda kalan asıl karakter olmayı da başarıyordu. Süleyman Temiz’in Deviantart
sayfasında Joker’in resminin olması kendi karakteri hakkında bize biraz ipucu
veriyordu.
Mini çizgi romanda dijital çizimler siyah beyazdı ve
detaylar oldukça hoş gözüküyordu. Her şeyden önemlisi Süleyman Temiz’in müthiş
özgüvenini hissediyorduk. Yıllar sonra kendisi ile konuşma fırsatı bulduğumda Hornet’in
akıbetini benden başka merak eden hiç kimsenin olmadığını öğreniyordum. Mini
çizgi roman devam etmemişti ve çizerin gözünde bir gençlik macerası gibi
hatırlanıyordu. Duygu ve düşüncelerimi açık bir şekilde ifade edip, Hornet’in
devam etmesinin çok iyi olacağını söyledim. Aradan kısa bir zaman geçtikten
sonra kendisini yakın bir dostum gibi hissetmeye başlamıştım. Bir gün bana
Hornet’i devam ettirmeyi düşündüğünü söyledi. Bir şeyler çizmeye başlarsam önce
sana göstereceğim, demişti. İşin komik tarafı bu ya; sıradan bir okurun
övgüleriyle bile bazen çizerlerimiz devam edecek gücü kendilerinde
bulabiliyorlar.
Dilerseniz bugünlerde çizgi roman aramak yerine yerli çizgi
romanımıza bir şans verin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder