Ruslan Şamil
---
Şüphesiz her
insan kafasında türlü senaryolar oluşturur, olmadık hikayeler türetir ve
bunların bir gün edebiyat veya sinema dünyasına damga vuracağını hayal eder.
Hikayeyi oluşturma süreci ise kişi için en zor dönemdir. Doğu Yürür de çizmek
istediği çizgi romanı için yaşadığı hikaye arama süreci kaleme dökerek bize
sunuyor. Asıl hikayeden ziyade "hikaye oluşturma" hikayesini çiziyor.
Yazarlığını
ve çizerliğini Doğu Yürür'ün yaptığı İstanbul Odyssey 2014'ün Aralık ayında
Arkabahçe tarafından basılmıştır. Dürüst olmak gerekirse elime aldığım ilk an
bende sıradan bir karikatür dergisi imajı oluştursa da okumaya devam ettikçe
İstanbul Odyssey'nin beyin yakan hikayesi yavaş yavaş beni gülümsetti. Gerçek
ile hayalin iç içe geçtiği, bir kare sonrasının tahmin edilemez olduğu, dört
bir yandan tanıdık yüzlerin ve kötü adamların çıktığı ve bir solukta okunan bir
çizgi roman ancak bu kadar eğlenceli olabilirdi.
Çizgi
romanın konusuna geçecek olursak, bir akşam evinde oturup çizimlerle meşgul
olan Doğu'ya arkadaşlarından bir telefon gelir. Artık iyice sıkıldığından biraz
dışarı çıkmanın kendisine iyi geleceğini düşünerek dışarı çıkma teklifini kabul
eder. Arkadaşlarıyla buluşup onlardan yeni fikirler alır. Dönüş yolunda arka
sokakların birinde, kendilerine kuru yemişçi diyen 2 kişiyle karşılaşır Doğu.
Bunlar milletin parasını gasp eden ve karşılığında zorla kuru yemiş veren
kimselerdir. Kahramanımız da bu kişilerden nasibini alır. Cebindeki son
parasını kaptırmanın yanında bir de ne olduğu tanımlanamayan bir lokum yemek zorunda
kalır.
Bu andan
itibaren kahramanımızın tüm dünyası şaşar. Olmadık zamanda çıkan geyiğe binmiş
boynuzlu bir adam, yürüyen saldırgan bir ağaç adam, cepçilik, yankesicilik,
kapkaççılık, muslukçuluk, dilencilik yapan ve Sayko adında bir adamın yönettiği
bir çete... Doğu kendisini kurtarmak için Sayko ile karşı karşıya gelecektir.
Dostumuz,
Sayko ile giriştiği amansız mücadeleden galip çıkacak ve evine sağ salim bir
şekilde dönebilecek midir? Burayı okuyarak öğrenmeniz gerektiğini belirterek
özellikle lokuma dikkat etmeniz uyarısında bulunmak istiyorum. Zira bu tuhaf
macera bu lokumla başlamıştır ve hikayenin sonunda lokumun gizemi de
çözülecektir.
Ana
hikayenin yanında sizi iki mini hikaye daha beklemektedir. Kohaku isimli bir
koi balığının intikam serüveni ve "Sanat Güneşi"nin ortadan kayboluş
hikayesi de okunmaya değerdir. Son olarak değinmek gerekir ki İstanbul Odyssey
bağımsız çizgi romanın Türkiye'deki ilk örneklerinden biri olarak
gösterilmektedir. Bu bakımdan bana göre her koleksiyoncunun rafında bulunması
gereken bir eserdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder