12 Mayıs 2014 Pazartesi

Sümeyye Kesgin Röportajı "Amerika'dan çizmem için davet aldım"

Türk çizgi romanı adına gelecek vaat eden çizerlerden Sümeyye Kesgin kısa çalışmalarından sonra Amerikaya açılarak uzun soluklu eserlere imza atmaya başladı. Usta çizer Marc Silvestri'nin davetiyle kendini comics endüstrisinin içinde bulan çizerle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sümeyye Kesgin kimdir? Çocukluğu, çizgi roman okurluğu, okulları nelerdir?

Muğla'lıyım. Çocukluğum çok hızlı gelişmiş, şimdilerde tanıyamadığım bir sahil beldesinde geçti. Bağ bahçenin içinde toza-toprağa bulanarak, ağaçlara tırmanarak hatta su yollarında yengeç-kurbağa vs peşinde koşarak geçti. Yani gayet sağlıklı bir dönemdi : ) İlk-orta-lise den sonra il dışına açıldım. 17 yaşımdan beri üç büyük şehir, üç üniversite dolaştım. Sonuncuyu bitirdim. DEÜ Grafik mezunuyum. 


Çizgiye başlamadan önce neleri okudunuz? Nelerden, hangi çizgi, sanatçı, kaynaklardan beslendiniz?
Çocukluğumda çok fazla yayına ulaşma şansım olmadı. O zamanın küçük ilçesinde iki tane kitapçı, bir gazete bayii vardı. Oralar hep gizemli yerlerdi benim için. Mizah dergileri ilk başlangıç oldu. Sonraları bulabildiğim yazılı çizili her şeyi okumaya başladım. Görsel anlatı olarak hocam Korkut Öztekin, Kenan Yarar, Yıldıray Çınar, Mahmud Asrar, Suat Gönülay, Melike Acar, Zeynep Özatalay, İlban Ertem, Gürdal Akkoç ve daha niceleri bu coğrafyada bana esin veren kişiler. Ayrıca jenerasyonuma yakın olan çok yetenekli birçok sanatçıdan da ilham alıyorum: Şerif-Mustafa Karasu, Ebrahel Lurci, Hüseyin Özkan, Celal Koç, ilk aklıma gelenler. Liste daha çok uzar.
Sizi çizerliğe iten bir etmen var mıydı? Yoksa sadece yetenekli olmanız mıydı sebep?
Ailemizde annemin yeteneği bana geçmiş. Okul yıllarında öğretmeni dinlemeyip hep bir şeyler çiziktiriyordum. Ailem bana bir tercih hakkı tanısa da ilk etapta saçmalayıp Edebiyat Fakültesine kaydoldum. Bu durum orada da devam edince asıl hedefimi fark ettim.


Hayat sizi nerelere sürükledi? Neler yaptınız, nerelerde çalıştınız, hangi dergi-eserlerde yer aldınız?
İzmir'den İstanbul'a çizerliğimin değer göreceği bir mecraya ulaşmak ve biraz da macera hissiyle taşındım. 2 yıl öncesiydi. Her şey başlarda muallaktaydı. Bir şehirde çok yeni olmak, bağlantı kuramamak… Yine de bir keşif süreci, heyecan… O süreçte birkaç güzel yerli albümde yer alma fırsatım oldu. Bunlar Levent Cantek editörlüğündeki Deli Gücük ve Dumankara. Her yeni hikaye anlatım dilimi geliştirdi. Tabii kitap olarak basılması gurur veriyor ve nasıl daha iyisini yaparım diye düşünüyordum. Zaman geçtikçe yeni fırsatlar çıktı, bir süre bir animasyon şirketinde ve freelance işlerde çalıştım. Yerli sektörle ilgili yeteri kadar bilgi sahibi oldum ve hiçbir zaman iç açıcı değildi. Sonraları bir diğer güzel proje olan Can Yalçınkaya editörlüğündeki DirenÇizgiroman için kısa bi hikaye çizdim. Onun ertesinde bir duraklama dönemi oldu derken Magi'yle tanıştım.
Rise of the Magi'den önce nasıl bir başvuru yaptınız? Size onlar mı ulaştı? 
Rise Of The Magi'ye tanışmam çok hayret ve mutluluk verici bir anı. Açıkçası bir başvuru v.s. yapmadım. Sosyal medya üzerinden üstat Silvestri benimle irtibat kurdu. ve "Sümeyye tam senin çizgine göre bir projem var, ilgini çeker mi acaba?" diye sordu. Tabii böyle anlarda insan afallıyor. Mutluluk ve şok arası bi vaziyet : ) 2014 e böyle bir giriş oldu ve Ocak ayından beri çiziyorum

 "Uzun soluklu çizmek" nasıl bir çalışma disiplini gerektiriyor? Nasıl bir yol izliyorsunuz? Türkiye'de gerçekleşen çalışmalarınızla kıyasladığınızda yöntem farklılıkları var mı, nelerdir?
Uzun soluklu çizmek,aylık bir seri (ongoing) çiziyorsanız çok efor istiyor. Her ay için 20 sayfa çıkartmak günde en az bir sayfa bitirebilme gücü demek. İlk sayıda bu hızı yakalayamadım. Aşırı uykusuzluk, yeterli beslenememek derken bazı sağlık problemlerim oldu ve projeyi yavaşlatmamak adına Top Cow ekibine bırakabileceğimi bildirdim. Onlar da onay verdiler ama birkaç gün sonra yeni bir fikirle geri dönüş yapıldı. Yine bir diğer güzel andı benim için. Seçim sonrası bir baş ağrısıyla sabahın 5'inde mailleri kontrol ediyordum. Marc Silvestri "kitabı iki chapter'a ayırıp zaman problemini çözebiliriz, projeye seninle devam etmeyi çok isteriz, ne dersin diye sordu. Tabii ki! Çok isterim- cevabım bu oldu elbette : ) BU gerçekten çok güzel bir şans. Şu anda bunu hakkını verebilmek için çok çalışıyorum. Ama ayda 20 sayfanın üstesinden gelebilmek hala büyük bir olay ve bunu başarabilen kişilere büyük saygı duyuyorum. Sizin sorunuzda, Türkiye'de yer aldığım yerli projeler aylık seri şeklinde gitmediği için bir kıyaslama yapamıyorum.
Rise of The Magi’nin konusu hakkında merak edenlere ip ucu vermek ister misiniz?
İki dünyanın var olmasını sağlayan tılsım, güç tutkunu bir gürüh tarafından çalınıyor ve Asa kendini hiç beklemediği bir kaosun içinde buluyor. ROTM #2 Asa’nın yolu benim favori karakterlerimden bir olan April ile kesişecek ve bu ikili yaşadığımız gerçekliğin içinde gizlenen ve tek kurtuluş yolu olan 7 tehlikeli büyücüye ulaşmaya çalışacak ve olaylar gelişir
Çizgi roman hakkında, çizer gözüyle düşünceleriniz nelerdir?
Çizgi roman görsel sanatlara hakim birinin yapabileceğin en güzel işlerden. Sinemaya çok yakın ama tamamen sizin çizgi dünyanız, evreniniz ve siz ne kadar istiyorsanız o kadar çok anlatabilir, geriye hikayeler bırakabilirsiniz. Ama böyle güzel olmasının bir bedeli var. O da çok çalışmak. Uykusuzluğu, sırt ağrısını, eve kapanmayı göze almak vs. Şu an işin başına acilen dönüşüm gibi. : ) Herkese bol çizgi romanlı günler.
Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. Okuyanınız bol olsun.

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails