27 Nisan 2014 Pazar

Gülse Birsel'den Çizgi Romanlı Bir Siyaset Yazısı

Kaynak - Post Medya
---
Önümüzdeki 10 Yıla Değil Yüz Yıla Bakmalıyız
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel bugünkü yazısında batı ile doğu arasındaki sistem ve lidere bakış açısını irdeledi.
Batı'da sistemin önemli olduğunu ve halkın enerjisini sistem için harcayıp başarılı olduğunu belirten Gülse Birsel, bizde bir kurtarıcı beklendiğini ama kurtarıcı gidince ne olacağını kimse sormaz diye yazdı.
İŞTE GÜLSE BİRSEL'İN BUGÜNKÜ YAZISI...
Süper kahramanlar, bir çizgi romanlarda, bir de Türkiye’de olur!
Cumhurbaşkanlığı seçimi arefesi Erdoğan’ın ülkedeki tüm yetkileri üstlenme ihtimali tartışılıyor.
“Yapsın, hakkıdır” diyen de var, “Her şeyi bırakıp gitsin” diye söylenen de. Başbakan’ı Süpermen olarak gören de var, Joe Dalton muamelesi yapan da. Oysa çizgi roman değil ülkenin geleceği yazılıyor! Kişiyi değil, sistemi tartışmamız gerekmez mi? Hikâye Almanya’da geçseydi öyle olurdu!

Çizgi romanda şahsi favorilerim Mandrake, Red Kit ve Asteriks’tir. Red Kit’in alçakgönüllü kişiliği, Mandrake’nin şehirli jantiliği, Asteriks’in sıcak komedisini ötekilerde bulamadım.
Çizgi romanlar Batı’dan çıkmış olsa da Doğu dünyası gerçek hayattaki süper kahramanlara inanmaya daha yatkındır. Doğu’da, popüler siyasi liderler, süper kahramanlar kadar güçlü, karizmatik, hatta imkânsızı başaran figürler gibi görülür. Sebebi, ülkenin kaderinin kurulmuş ve tıkır tıkır işleyen bir sistem değil, kişiler tarafından belirlenmesidir. Sözgelimi, hayat berbatken, mazlum acı çeker, yoksul ağlarken, bir adam çıkar ve herşeyi düzeltir! Bir kurtarıcı! Bir baba! Bir süper kahraman!
Süper kahraman yaşlanınca, sıkılınca veya gidince ne olacak? Yerine ‘kötü adam’ gelirse ne yapacağız? Kimse sormaz.
Batı dünyası ise sistem kurar. Enerjisini sistemi düzeltip, geliştirmeye harcar. Başa John, François veya Gunther de geçse, pek bir şey değişmez. Sistem çalışmaktadır çünkü. Adama göre sistem değiştirilmez, sisteme uygun kalifiye adam bulunur! Kurumsallaşmış şirketler de böyle yürür. İlkeleri, akış, iş bölümü ve kurallar bellidir. Genel müdür kim önemsizdir. Zaten seçilmesi için de kriterler vardır. Dolayısıyla Ahmet gidip Mehmet yönetime geldiğinde, ne felaket olur ne mucize. Mucize bekleniyorsa Mehmet’in gözünün içine değil, sisteme dönüp bakılır. O geliştirilir.
Aksine, sistem kuramamış küçük aile şirketleri, baba vefat ettiğinde bazen bölünür, bazen de batar. “Meğer yıllardır her şeyi babamız halletmiş”tir”!

Ana kumanda error verirse

Şu an ülkenin geleceği konuşuluyor. Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın yetkileri, iş bölümü, meclisin rolü Ne var ki, konuyu tartışanların bir kısmı Erdoğan’ı bir ‘Süpermen’, bir ‘Mandrake’ olarak gördüğü için, “Her şeye o karar versin, çiçek gibi olsun” kafasında. Diğer taraf ise Başbakan’a ‘Joe Dalton’, veya Batman’in düşmanı ‘Joker’ gözüyle baktığından “En pasif görevde olsun, hatta siyasetten gitsin” fikrinde. Varsayalım Erdoğan Süpermen! Bir gün o gidince, bütün yetkilerin toplandığı yeni ‘başkan’ nasıl biri olacak? Yeni ülkeyi batırırsa, hangi kurum çıkıp engelleyebilecek? Sistemin sigortaları ne? Görev-komuta zinciri, onay, itiraz, karar alma kuralları ne? Veya kiminin Erdoğan’ın, kiminin Gül’ün geçip pasifize olmasını istediği etkisizleştirilmiş yeni pozisyon neye yarayacak? Başbakanlık da olsa Cumhurbaşkanlığı da o mevkinin ‘kukla’ hale getirilmesi, yarın ülkenin çarklarının durmasına yol açarsa?
Şu kafaları bırakalım artık. Konu Erdoğan, Gül, Haşim Kılıç, Ayşe Fatma değil. Konu ülkenin kaderini belirleyen ana sistemin, apar topar, şu veya bu şekilde değiştirilmesi meselesi. Ve sistem, ana kumanda tek kişiye bağlanarak, her an ‘error’ verecek hale getirilirse, o zaman Süpermen, Mandrake, Kızıl Maske, hepsi bir araya gelse bizi kurtaramaz!
Daha çok genciz. Önümüzdeki on yılı değil, yüz yılı konuşalım lütfen...

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails