Kaynak - The Guardian
Yazan: Alison Flood
Çeviri: Gönül Öztopuz
*
Watchmen‘in yaratıcısı, bir röportajında
süper-kahramanların tehlikeli bir çılgınlık haline geldiğini ve kendisinin de
kamunun gözleri önünden çekilmeyi planladığını açıkladı.
Alan Moore:
Sözleşmelerini sona erdirmeyi ve “işlerinin kendisi için konuşmasını”
planlıyor. Fotoğraf: Phil Fisk
Çizgi roman tanrısı Alan Moore, hikayelerinin
ırkçı karakterler ve kadınlara karşı aşırı miktarda seksüel şiddet içerdiği
yönündeki suçlamaları düşürdükten sonra kamu önündeki yaşamını bitireceğine
dair geniş kapsamlı bir bildiri yayınladı.
Watchmen’in yazarı, ayrıca
Slovobooks’dan Pádraig Ó Méalóid tarafından yapılan “Son Alan Moore Röportajı?”
başlıklı uzun röportajını da bu bildiride kullandı. Bu röportajı kullanmasının
amacı aslında geçtiğimiz yıl Guardian’da yayınlanmış olan, “günümüz
yetişkinlerinin süper-kahramanlara olan ilgisinin tehlikeli bir çılgınlık
potansiyeli taşıdığına dair” inancını açmaktı.
Moore, Ó Méalóid’e “Benim fikrime
göre, 20. Yüzyılın ortalarında başlangıç noktalarında olan çocukların
karakterlerinde kesinlikle var olan bu kucaklama, modern varoluşun şüphe götürmeyen
ezici karmaşasından kaçmayı işaret ediyor gibi görünüyor,” diye yazdı.
“Bana öyle geliyor ki halkın önemli
bir bölümü, gerçekte içinde yaşadıkları gerçekliği anlamayı denemekten
vazgeçmiş, bunun yerine DC ya da Marvel Comics tarafından sunulan genişleyen,
anlamsız ama en azından hala sınırlı olan evrenleri kavrayabilecekleri sonucuna
varmışlardır. Ayrıca, kültürel evreye hükmedercesine çöreklenmiş olan bir
önceki yüzyılın efemeridine (kısa ömürlü) sahip olmanın da, potansiyel ve
kültürel olarak felaket getireceğini gözlemlemekteyim.”
Ödüllü yazar Moore bu röportajını,
-Florence Upton’ın 1895 tarihli Golliwogg yaratısına dayanan- Galley Wag
karakterinin de dahil edildiği eleştiriye gönderide bulunmak için kullandı. Ve
“Burası, Golliwogg gibi bir karakterin ‘geliştirilmesini’ deneyen iki beyaz
adamın yeri değil’ fikrini çürüttü. Moore’un
Ó Méalóid’e söylediklerine göre, “bu
fikrin hiçbir yazar ya da sanatçının, kendilerinden farklı bir ırka ait
karakterleri kullanarak haddini aşmaması gibi bir varsayım üzerine
dayandırılmakta olduğu anlaşılmaktadır.”
“Bu prensibin neden sadece ırk
sorunu ile -özellikle de siyah ve beyaz ırklarla- ilişkili olması gerektiğine
dair belirgin bir neden göremiyorum. Sonra da, bu prensibin farklı etnik
kökenler, cinsiyetler, cinsel tercihler, dinler, politik bakış açıları ve
muhtemelen bütün insanlar için bütün bu meselelerden çok daha önemli olan bir
ayırım olan sosyal sınıflardan gelen karakterler için de genişletilmesi
gerektiğini varsayıyorum.
Eğer bu sınırlama evrensel olarak
benimsenmiş olsaydı, William Shakespeare’den beri neredeyse bütün yazarların
etkin bir biçimde dışlanacağı bir ortam olacak, orta sınıftan gelen ve daha alt
sınıflarla ilgili konulara değinen yazarlara sahip olmayacaktık.”
Moore, ayrıca yapıtlarının
“hikayelerinde bulunan tecavüz veya tecavüze yeltenme örnekleri ile, kadına
yönelik cinsel şiddet yaygınlığı” ile karakterize edilmesinde de kendisini şu
sözlerle savundu: “Yapıtlarımda karakterlerin kendi rızalarıyla girdikleri ve buna bağlı olarak haz veren
cinsel ilişki örnekleri, cinsel şiddet örneklerinden çok daha büyük oranda
yaygındır. Yapıtlarımda ayrıca, cinsel şiddet çeşitlerinden çok daha yüksek
oranda cinsel olmayan şiddet olduğu açıkça görülebilir.”
“Tecavüz ve aile içi cinsel taciz de
dahil olmak üzere cinsel şiddet, hikaye örgüsüne uygun ya da gerekli olduğu
durumlarda yapıtlarımda belirtilmelidir.
Bunun alternatifi, bütün bu şeylerin var olmadığını veya hiç yapılmadığını
ima etmektir. Bu da bu tür olayların meydana geldiği belirli bir ölçek
üzerinde, her yıl gerçekleşmekte olan cinsel soykırımı inkar etmeye denk
düşecektir.”
“Neden cinayet, popüler kurgumuzda
fazlasıyla sunulurken cinsel doğaya sahip suçlar göz ardı edilerek olması
gerektiğinden de az gösterilmektedir?” diye sorar. “Elbette tecavüz cinayetten
daha kötü olduğu için olamaz, acaba bu
nedenle mi ‘kelimelerle anlatılamaz’ özel bir statü hak etmektedir? Elbette, tecavüzün
cinayetten bile kötü olduğu fikrini öne süren son insanlar, Viktorya döneminin
hassas yetiştirilen sınıflarıydı… Şimdiye dek, şiddetli ve ölümcül olayların
tasvirleri korkunç ve kötü niyetli bir şekilde yüksek çözünürlükte en ince
detaylarına kadar gösterilirken ve bu her nasılsa sağlıklı ve gayet normal
olarak kabul edilirken, cinsel suçların da günümüzdeki türleriyle tasviri
kaçınılmaz olarak dikkate alınmalıdır.”
Moore, Ó Méalóid’e bunları Noel’de
yazdığını söyleyerek sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Çoğunuzun haklı olarak ailesiyle ve
sevdikleriyle huzur bulduğu bugünlerde ben, tecavüze olan takıntımla ilgili
iddialara cevap verip yıllar önce ırkçılıkla ilgili fikirlerime istinaden
sorulmuş soruları yeniden cevaplandırıyorum. Eğer yorumlarım ya da görüşlerim
böylesi fırtınalar kopmasına neden olacaksa, bütün bu röportajlarda geçirdiğim
süreleri ciddi anlamda sınırlamak ve nadiren göz önüne çıkmak isteklerim de göz
önünde tutulursa sadece benim için değil, ilgili herkes için bu yorum ve görüşleri yayınlamaya son vermek
daha iyi olurdu. İşlerim benim yerime konuşsun. Hem başka yazarların
yapıtlarının okuyucusu hem de bir yazar olarak dürüstçe hep beklediğim ve
istediğim bu olmuştur”
“Hayatımın yetmiş yılını geride
bırakırken burada söylemek istediğim, daha önceleri olduğu ölçüde kamu önünde
olduğum bir hayatı artık istemiyor oluşum ve işlerimi kesintiye uğratmadan
yapma arzumdur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder