1 Ağustos 2013 Perşembe

Şiddet Acılı Ailelere Yönelirse Öfke Patlar!

Comics aleminin sürekli üretim periyodu öyle zaman geliyor ki yayınevlerini zorlamaya başlıyor. Her ay çıkan düzenli sayıların yanı sıra bir kahramanın; varsa, grup bağlantısı, ek özel öyküleri, ikili öyküleri, üst başlığı genel olan dizilerdeki hikayeleri sürekli yenilikler bulunmasını zorunlu kılıyor. Hatta buna bir de dergisi çıkan kahramanın alt yapısının boş olması olasılığı eklenince ortaya okunacak bir şey çıkması daha da zorlaşıyor. 

Green Lantern'in yayın süreci de buna benziyor işte. Dünyadaki hemen her silahı alt edebilen ilk karakterin zaafı "odun" idi mesela. İkincisinin zaafı sarı renk idi. Bir de bu gücü kullanan bir uzay ordusu oluşturuldu. Sonra her sıkışmada yeni bir dünyalı bu güce kavuştu. Sonra bir tanesi tanrısal oldu. Sonra tanrının özel temsilcisi oldu. Biri bütün yeşil gücün özel kahramanı oldu. Sonra ortaya "6" farklı renkte yüzük çıktı. Sonra ölüleri dirilten yüzük çıktı... 1940, 1959 derken 2007 dönüm noktaları oldu bu kahramanın/gücün... 

Şimdilerde ortalıkta 7 ayrı renk yüzük ve onların güç verdiği uzaylılar dolanıyor. 

Bu yüzükler şöyle işlev görüyor:
Bunların bir merkez gezegenleri var.
Her gezegen bu gücün kaynağını oluşturuyor.
Her gezegende gücün kullanılmasına aracı olacak yüzük üretiliyor.
Bu yüzükler evrende dolaşarak kendilerine uygun kullanıcı seçiyorlar.
Kullanıcının o yüzüğün temsil ettiği duyguyu içinde yoğun olarak barındırması gerekmektedir.
Yüzük parmağa girdiği anda kostüm ve güç kullanıcıya geçer.
Bundan sonrası kullanıcıya kalır.

Red Lantern'ların duygusu "öfkedir" ve yüzüğün seçtiği bütün insanlar acı çekmiş, şiddete maruz kalmış, çaresizliği yaşamış, sevdiklerini yitirmiş, öfkelenmiş, öfkesini dışarıya vuracak yer arayan kişilerdir.

Örneğin Rankorr adlı Red Lantern üyesinin gerçek adı John olan bir İngilizdir. Bir gün evlerinin kapısına gelen polislerin kardeşini gözaltına alışlarına şahit olur. "Piçi tut" diyen polislerin kardeşini götürürken kardeşinin "yardım et bana" sözlerini işitir. Ama o durumda yardım etmesi mümkün müdür? Adalete teslim etmektedir kardeşini. Ona yardım etmeye kalkışmak adalete karşı çıkmak olacaktır. Adalete teslim edilen biri dersini almaz mı hem? Daha iyi bir insan olma yolunda ilerlemez mi?

Kardeşin ters bir hareketinin polis burnu kırması işleri karıştırır. Polisler birleşerek yerde çaresiz yatan kardeşi cezalandırmaya başlarlar. Sert coplar kemiklerini kırar, kaslarını yırtar, kanını akıtır. John, öfkesini frenlemek için hep okumuş, öğrenim görmüş, kitaplara gömmüştür kendisini. Öfkenin doğru, şiddetin çözüm olmadığını düşünmüştür hep. 

Şiddetten her zaman uzak durabilir aslında. Her zaman kaçabilir içindeki öfkeden. Ama kardeşinin kırılan kafatasının sesi kulaklarından gitmeyecektir. Akan kanı gözünden silinmeyecektir. Korkaklığı onun peşini bırakmayacaktır. Zamanında eyleme geçmemiş olmasının, ailesini korumamış olmasının, hesabını sormaması ihtimalinin geri dönüşü olmayacaktır.  

Ve hiç beklenmeyen gerçekleşir, John Moore parmağına giren bir yüzükle öfkesini dışa vurma imkanı yakalar. İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi artık eskisi gibi olmayacaktır. Aileye yönelen şiddete karşı duracaktır, eyleme geçecektir.

Okurun beklentisi elbette bir sonraki sayıyla birlikte şiddet uygulayanların öldürülmesi yönündedir. Ancak içindeki tüm öfkeye rağmen gücü kullanmakta acemi olan Rankorr'un ilk hamlesi dışında ölüm olmaz! Rankorr, gücünü bütün şiddet kullanan ekibe karşı kullanmaz. Öfkesi eğitiminin önüne geçmez. 

İngiliz yapımı "28 Hafta" adlı filmden esinlenmiş karakterlere sahip olan Red Lantern ekibi 2007 yılın Green Lantern vol 4, 25. sayısında ortaya çıktı. Yaratıcıları Geoff Johns ile Ethan Van Sciver. Yukarıda özetlediğim hikaye de üyelerinin birçoğunun hikayesi de grubu kuran Atrocitus'un hikayesiyle ortaktır: "Düzen sağlayıcıların şiddeti ve bu şiddetin ailelere yönelmesi"

Evrenin koruyucuları ( Guardians of the Universe) adlı örgütün ürettiği Manhunter adlı robot ordusunun görevi temel olarak suçları durdurmak, düzeni sağlamaktır. Ancak görev tanımında bir adım ileri giden robotlar koca bir gezegeni yok ederler. Atros ve dört yoldaşı dışında bütün gezegenin vatandaşları ölürler. Atros, eşi ve çocuklarının ölümüne şahit olur. İşte bu acı onu delirtir. O ve sağ kalanlar intikam almak için terör eylemlerine girişirler. Tabii yıllar sonra hatalı robot ordusu yerine evrene salınan Green Lantern örgütü üyelerinden biri tarafından yakalanarak cezalandırılırlar. Emniyet gücü kendiyle yüzleşmek, hatasını telafi etmek, yüreklerine acı düşürdüğü kişilerden özür dilemek yerine yine üstün gücüne güvenerek cezalandırma yöntemini seçmiştir. Bu da başka bir örgütlenmeyi ortaya çıkaracaktır: RED LANTERN

2007 yılında yeşil yüzüğün dışında farklı renklerde ve güçlerde yüzüklerin ortaya çıkmasıyla içinde "öfke" biriktirmiş olanları bularak güçlendiren kırmızı güç ilk üye ve lider olarak Atros'u seçer. Artık adı Atrocitus olacaktır. Ağzından köpükler saçan, deli deli bakan, onu o hale getirenlerin kanlarında yıkanmak isteyen bir çılgındır artık. Tabii peşinden de ordusu aynı hisleri paylaşacaktır. 

***
Zor şey çizgi roman kahramanı yaratmak. Sonra onun hikayelerini seri olarak üretmek. Devamlı ilginç ve okunmaya değer serüvenleri peş peşe dizmek. Yenilikler, değişiklikler, gelişmeler ortaya çıkarmak. Her defasında dramatik ve trajik alt yapılar kurmak da ayrı bir zorluktur. Seçilecek konuların itinayla seçilmesi... Veya yaşanmamış olsa da seçilmemiş olması...

Ümit Kireççi

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails