Dampyr,
“Yüzlerin Değişimi” midir?
“Sizin
yüzünüzden Dampyr aldım gaza gelip. Kardeşim bu kadar mı kötü olur çizgiler? Bunlara
prim vermeyin, yayınlatmayın ülkemizde…” demişti bir okur arkadaşımız bir forum
alanında… Peki bu mudur çizgi roman? Sadece çizgi midir? Sadece o beğenince mi
güzeldir?
Elbette o son soruyu öylesine sorduğum gibi yanıtını da
aramayacağım. Sonuçta artık biliyoruz ki sinema, tiyatro, edebiyat, heykel, resim
gibi sanatların takipçilerinin yanında çizgi roman takipçilerinin birçoğu hayli
cüretkar, pervasız, rahat, dilinde kemiği olmayan, dünyayı kendi beğenisiyle
sınırlı gören bir gruptur. Yok ama genelleme yapmayalım. İnternet üzerinden ve
eski okur mektupları üzerinden yabancı yayınlara bakarsak sadece bize has bir
şeymiş gibi bu, elaleme laf etmiş olmayalım şimdi. Evet üçüncü soruyu pas
geçiyorum.
“Peki
bu mudur çizgi roman? Sadece çizgi midir?” sorularına gelince…
Yanıt basittir ve kısaca “hayır değildir” diyebiliriz.
Boselli’yle Colombo, kendileriyle yapılan bir röportajda
Dampyr’in alt yapısında gerçekten şarlatanlık yapan ve saf köylüleri kandırarak
gömdükleri ölülerini mezardan çıkartarak kalplerine kazıklar çakan, sonra da
ellerinden paralarını alan birinin yaşantısını kullandıklarını açıklıyorlar.
Ancak bu temelin kendini uzunca bir süre okutamayacağı da aşikar. Sonradan bu
yalanı gerçek kılmış olmaları da yetersizdir bence. Burada bu çizgi romanı daha
uzun soluklu okutacak başka bir unsura ihtiyaç vardır ve o da tek başına çizgi
değildir.
Barış Manço bir şarkısında “Hemşerim memleket nire? Bu
dünya benim memleket” diyordu ya, Dampyr’in memleketi de bütün dünyadır ve
çarpıştığı ana düşmanları da bir şekilde Kapitalist sistemin farklı yönlerini
temsil eden gecenin efendileridir. İşte bu tema da onu uzun süreli okunur kılan
ana etkendir.
İtalyan yönetmen-yazar Corrado Farina’nın eseri olan “Hanno Cambiato Faccia”nın teknik ve sinema tarihindeki önemi üzerinde
durmak yerine doğrudan içeriğine geçiş yapacağım. 1971 yılında çekilen filmin
yüzeysel hikayesinde bir çalışanın çalıştığı şirkette yükselme isteğini, bir
konakta şirket sahibinin verdiği davete katılışını, burada karşılaştığı
kişileri ve sonunda buradan kaçışını anlatıyor izleyiciye. Egzotik zevkler,
toplantılar, çalışanı dönüştürmek isteyen birileri v.s.
Bu hikayenin ardında yatan
mesaj ise ağır bir kapitalizm eleştirisidir. Yazar, Dracula’yı kendine referans
almıştır ve en tepedeki patronun adını da Dr. Nosferatu yapmıştır.
Zenginlik ve
kan emicilik aynı potada eritilirken çalışanı değiştirmek-dönüştürmek istemek
önemli bir göndermedir. Bu arada konaktaki davete katılmış olanların din adamı,
gazeteci, iş adamı gibi toplumu yönlendiren kurumların başındaki kişiler
olmaları ve ara ara kan emilme sahnelerinin gösterilmesi bir başka önemli
vurguyken toplumu ayakta uyutmanın ve tüketime teşvik etmenin esasları
hakkındaki fikirleri görülmeye değerdir. Hatta bu amaca öyle odaklanmışlardır
ki toplumu LSD kullanmaya teşvik etmek için reklam filmi bile çekmişlerdir.
Toplumu ayakta uyutarak, gerçeklerden uzaklaştırarak, sorunların üzerini
kapatarak, düşsel harika bir dünya sunarak tüketime yönlendirme tekniği halen
de başarıyla uygulanmaktadır. Görünen o ki Vampirlerin yüzü bu yolla değişmiş
artık insanın emeğiyle kanını emmenin farklı yollarını icat etmişlerdir.
Elbette burada Dampyr için bu eserden yararlanmıştır gibi bir iddiam olmayacaktır. Ama yine de aynı topraklarda yaratılan iki farklı sanat eserinin bu kadar benzeşmesine de dikkat çekmenin yeridir diye düşünüyorum. Hele Dampyr’in baş düşmanları olan “gecenin efendileri”nin dünyasal kimliklerinin çoğunlukla iş adamı olmasını göz önüne alırsak b!u benzerliği daha kolay kabulleniriz. Baş Vampirler silah tüccarı, Afrika’yı sömüren beyaz ırktan elmas taciri, zenci olup kendi insanlarının inançları sömüren bir yobaz, vicdansız insan taciri, köleci, geri kalmış ülkelerde askeri devrimleri destekleyen perde arkası kuklacılarıdırlar hep… Bunlar da neresinden baksak bugünkü kapitalist sistemin farklı uçlarıdır ve Dampyr bütün dünya olan memleketini dolaşarak “değişen yüzlerin” avcılığını yapmaktadır.
Ümit Kireççi
(Çizgi Düşler - Dampyr Maxi 1. Cilt Giriş Yazısı 2. Bölüm)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder