Avengers grubu zaman zaman gündemi ilk serisi
çoğunlukla serüven kurgusu üzerine kurulmuş da olsa 1998 yılında ortaya konan
dizi ilginç bir şekilde Amerika’nın yakın tarihini ve siyasi koşullarını sorgulayan
bir diziye dönüşmüştür. İlk zamanlar serüven üzerine kurulu olmasını JLA’den
uyarlanmış olmasına bağlayabiliriz kanımca. Stan Lee’nin JLA’dan uyarladığı ve
karşılıklar yaratarak oluşturduğu grupta Hawkeye Green Arrow’dan, Thor mitolojik alt yapısıyla
Wonder Woman’dan uyarlanmıştır mesela; ki kendisi de bunu zaten itiraf
etmektedir. İşte bu yazı dizisi 1998’de başlayan dizinin her sayısının özet ve
incelemelerini içerecektir.
Ancak JLA tabanlı olmakla birlikte The Avengers
grubu diğerinden daha insancıldır ve “ikonik” olmaktan uzaktır. Kahramanlar
hata yapan ve bu hatalarının bedelini ödemektedirler mesela. JLA gibi tanrısal
değil, insandırlar. Dahası öyküler de masalsı bir alt yapıya değil, gerçekçi
süreçlere sahiptir ve gökten inen (deus ex machina) tarzı çözümlerden uzak
mantığa, zekaya, bilime ve inandırıcı kurguya dayanır sonuca öyle gider.
Bununla birlikte JLA gibi şişirilmiş beylik erdem
pompalamasından da uzaktır Avengers. Hoşgörü son derece önemlidir. Örneğin Hawkeye,
Scarlett Witch, Quicksilver, Vision, Wonder Man gibi eski düşman ve rakipler
gruba dahil edilerek iyi yönleri ön plana taşınarak topluma
kazandırılmışlardır.
Ancak şurası kesindir ki her iki grup da demokratiktir.
Her ikisinde de yuvarlak masa vardır ve oylamalarla grubun lideri belirlenir.
Bununla birlikte her iki grup arasındaki en belirgin
fark yayınevlerinin “köken” ve “siyasi bakış açılarının” yansımalarındadır.
DC Comics kahramanlarının ve onların temsil ettiği
gerçek dünyanın (Amerika’nın) kökenini Mısır ve Ortadoğuya bağlamaktadır. Mısır
mitolojisi, İbrani tarih ve dini, Kabala, Masonluk sembol ve öğretileri hemen
her sayıda karşımıza çıkmaktadır. Hristiyanlık ve haçlı seferleri ve değerleri
her fırsatta vurgulanarak hemen her öyküde en az bir kez okura sunulmaktadır.
Supergirl’in bir dönem “melek” oluşu, Azrael’in “melek” oluşu, Zauriel gibi
gerçek bir meleğin dünyaya inip JLA’ya katılması, The Demon’da şeytanların ön
plana çıkarılışı ve sevimli cehennem resmi sunulması v.s. hep bu anlayışın
yansımasıdır. Son dönemlerde özellikle New Gods ırkının ön plana çıkarılması ve
onlarla dolu dini hikayelerin işlenmesi de ayrı bir önemli göstergedir.
Avengers ise kökenini Arthur ve yuvarlak masa
şövalyelerine bağlar hep. Marvel’a göre Amerika’nın kökeni adeta İngiltere’dir
ve bunu çok sık işlerler. Excalibur, Captain Britain, Black Knight gibi oluşum
ve kahramanlarla sık karşılaşılması da bu yüzdendir. Ancak tüm bu İngiliz köken
inanışına rağmen Amerikalı Amerikalıdır ve kendi tarihini hep o kutsal kıtada
yazmıştır. Kahramanlar köklerini unutmamakla birlikte, geçmişi bilerek onunla
yüzleşmelerine karşın kendi topraklarının ve tarihlerinin insanlarıdırlar ve
geçmişe bağlı kalmak gibi takıntıları bulunmamaktadır.
Bu arada Marvel’ın hayali şehirler üzerinden masalsı
alt yapıyla aktarılan hikayelerden uzak durarak tarihiyle ve gündemiyle
yüzleşme becerisi bulunmaktadır ki bu yanı özellikle dikkate değerdir bence.
Quesada’nın Marvel’ın başına geçer geçmez yayınların
tamamında yeni ve büyük DC Comics benzerlikleri yapması bu süreçte
yayınevlerini birbirine yaklaştıran ya da siyasi bakış açılarını yok sayarak
alıntılar yapılmasının önünü açması bazı karışıklıkları ortaya çıkarmış olsa da
temel farklılıklar çok şükür yerini korumaktadır.
Avenger 1998 dizisi basit ve zorlama bir “Onslaught”
öyküsünün ardından çizilen dizidir. DC Comics’in kült Crisis’inin kopyası olan
bu kısa öyküde mutant düşmanı Onslaught yaratığı ortalığı kasıp kavurur,
kahramanlar bunu döver zırhını kırarlar, zırhı olmayınca daha da güçlenen
yaratığın içine atlayan kahramanlar onu yok ederler ama onlar da ölür… Daha
doğrusu saçma bir gerçeklik “Heroes Reborn” evreninde yaşarlar ve “Heroes
Return”la geri dönerler.
Ümit Kireççi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder