'Erdoğan mizahı kullansa iktidardan düşmez'
Leman dergisi çizeri Mehmet Çağçağ, "Erdoğan, mizahçılara düşman ola ola en sonunda mizahı da öğrendi, espri yapmaya başladı. Öfkenin değil, mizahın dilini kullansa yıllarca iktidardan düşmez" dedi.
İSTANBUL - 90'lı yıllarda en çok
satan ve mizah dergisinin sınırlarını da aşan bir dergiydi Leman. Yürüttüğü
"Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık", "Cinsel Faşizme Hayır", "Arkadaşıma
Dokunma" kampanyaları; "Lemantimedya" sayfası ve yarattığı karakterlerle 90'lı
yıllarda fenomen oldu. Mehmet Çağçağ da, Gırgır dergisinden ayrılarak önce Limon
devamında da Leman'ı kuran kadroda yer aldı. "Harala Gürele" ve
"Daral&Timsah" köşelerini çizdi.
"Daral&Timsah" en popüler
çizgi karakterler arasında yer aldı. Özellikle Timsah bir idole dönüştü.
"Konuşma Balonu" söyleşilerimizde
bu hafta Mehmet Çağçağ ile Leman, "Daral&Timsah" ve siyasetçileri
konuştuk.
Gırgır'ın ardından
90'lı yıllarda Leman en çok satan mizah dergisi oldu ve bir fenomen haline
geldi. 90'lı yıllarda Leman'ı fenomen yapan neydi?Gırgır bir
mizah dergisiydi ama Leman bir mizah dergisi olmanın dışında hem eleştirel hem
sorgulayıcı hem de yeni bir hayat özlemiyle özgür bir dünya, özgür bir Türkiye
özlemiyle harmanlandığı bir yapıydı. Salt güldürmek ve komiklik iddiası
taşımıyordu. Gırgır’ın, kapak ve politik sayfa dışında Kemal Sunal filmlerine
denk düşen bir komedi anlayışı vardı. Limon ve Leman deneysel bir metindi; yeni
bir dil arayışıyla toplumdaki fikirleri sembolik değil; daha gerçekçi
karakterlerle anlatmak peşindeydi. “Avanak Avni” gibi bir çocuk karakter bizde
olacaksa Amerikan Comics tarzı sembolik bir karakter değil; annesi, babası,
hayatı, acıları neyse öyle bir çocuk olmalıydı. Ya da baba ile oğlu arasındaki
çatışmayı çizeceksek, hem bizim için iyisini talep eden, hem de muhafazakar
pozisyona düşen babalarımızı çizmeliydik. İşte buradan “Kıllanan Adam”
çıkıyordu. Ebeveyn, okul, sosyal çevre gibi bize yön veren olguların önce
kendilerini ortaya çıkardık, deşifre ettik, bunun dalgasını geçtik, güldük…
Kendi ailemizi, milletimizi, karakterimizi, kültürel detaylarımızı tanıyalım
anlamında Leman deneysel bir atölye çalışması oldu. Karakterler oluşturdu, o
karakterlerle herkesin evine, gönlüne girdi ama sadece bu değildi. Bunun dışında
Leman, kendi yaşadığı döneme tanıklık etmek, kaynak tutmak hem de mücadele etmek
için teşhir ve alay etti. İşkence ise onu teşhir etmek ama onu yapan zihniyeti
de alaşağı etmek, alay etmek, onu ucuz ve kötü düşürmek, çirkin kılmak… Kocaman
bir Susurluk albümü hazırladık. Herkes bunu sıradan bir albüm olarak algılıyor
ama yıllar sonra çok değerli bir belgedir. 12 Eylül sonrası karanlık bir korku
toplumu olmuş Türkiye ve korkunun izleri de devam ediyordu. Bütün bunların içine
girip de bu mücadele içinden bir iz bırakmak, bir belge bırakmak Leman adına
benim adıma onur duyduğum gurur duyduğum bir durum. Çok korku ve endişe taşımama
rağmen, evime gelirken arkamı düşünerek, arkamdan bir elin her an kolumu
tutabileceğini düşünerek yaşadım ki benzer şeyler oldu. Aşiretlerden, bölgesel
bir takım figürlerden bir takım karanlık güçlerden, siyasilerden, tehdit
mektupları aldık. Fakat, çok sevilen birisiyseniz bir şekilde dokunulmazlığınız
oluyor, sizin seviliyor olmanızdan birileri korkuyor. Bu sevginin koruyucu bir
kalkanı oldu üzerimizde hep. Şükür o günler geride kaldı, nispeten o kadar değil
bugünkü baskı.
90'lı yıllar çok sert
geçen yıllardı. İnsan hakları ihlalleri, terör, işkence... O dönemin siyasi ve
toplumsal ortamı da Leman'ı etkiledi mi?Türkiye'deki gelmiş
geçmiş en büyük sivil toplum eylemi “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık”
Leman’da başladı. Leman Kültür’de ilk şalteri Can Yücel indirdi. "Timsah" bile
kendi meşrebine uygun bir şekilde o dönemi yaşadı. Niçin yaşadı? Kendi içinde,
tek düze dünyasında bir genç, onu seviyorsa en azından kafasında bununla ilgili
bir parantez açsın istedim. 12 Eylül duruşmalarının başladığı gün televizyonda
genç bir kıza, “Neden buradasınız?” diye sordular. “Bilmiyorum, o dönemin
etkilerini de yaşamadım” dedi ama hala yaşıyoruz etkilerini, o da fiziksel
etkilerini yaşamamış o anlamda söylüyor. “Ama belgesellerde izledim, mağdurları
gördüm ve sorumlu bir genç olarak burada olmak istedim” diyor. Bu çok önemli,
insanlara siz tarihini anlatmazsanız kötü bir toplum oluşturursunuz. O yüzden
bunların da tarih bilincinin oluşması açısından gösterilmesi gerekiyor.
Yine muhteşem bir söyleşi- devamı: NTVMSNBC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder