Asterix’i Okumak
M.Ö. 50 yılı. Galya tamamen Roma işgali altındadır... Hemen hemen...
Yenilmez Galya’lıların yaşadığı küçük bir köy hala kendisini savunmaktadır.
Totoryum, Akvaryum, Toplantiyum ve Laudanyum kalelerine yerleşmiş olan Romalı lejyonerler için hayat hiç de kolay değildir.
Çizgi-romana meraklı herkesin çok iyi bildiği bu giriş cümlesi bizim hikayemizi özetliyor aslında.
Bu sevimli kahramanların hikayesi 1959 da başlar. Goscinny ve Uderzo, gençler için bir çizgi-roman
projesi ve nasıl bir dergi olması üstüne çalışırlarken Fransa tarihindeki önemli dönemlerini tartışırlar. Bu sohbet Roma dönemine odaklanır. Hemen projeyi geliştirmeye başlarlar ve Roma’nın başına bela olan bu küçük köy ve kahramanları doğar. 29 Ekim 1959 da Pilote dergisinin birinci sayısıyla Asterix okuyucularıyla buluşur. (...)
Ali Platin
***
Asterix: "Gözden Kaçırılmaması Gereken Bir Küçük Yıldız"
Ceyhan Usanmaz
ASTERİKS: BİR DELİ OĞLAN
Hayır, ciddi bir yazı bulamayacaksınız burada (Başlıktan da anladınız sanırım). Tek meselesi insanları eğlendirmek olan bir çizgi romanı zorlu terimlerle, ağdalı cümlelerle anlatmaya kalkışmayacağım. Çünkü bir: Akademik bir adam değilim ben (Tanrılara şükür). Ve iki: Asteriks hakkında yazmak isteyen içimdeki çocuk taraf; somurtkan, sıkıcı, ukala, “Herkesten çok ben bilirim,” diyen yetişkin taraf değil.
Her yağmurda çatısı akan gecekondumuza babamın elinden tutarak gelmişti Asteriks. Tercüman Çocuk adlı bir derginin arasına sıkışmıştı. Hopdediks’i de almıştı yanına (Hayır, Obeliks değil, onu o adla tanıdığımdan olsa gerek, dünyalar tatlısı o azman benim için hep Hopdediks oldu. Siz dilerseniz Obeliks ya da Oburiks demekte özgürsünüz). Asteriks’le ve Roma ordularına kök söktüren dostlarıyla böylece tanıştım. (...)
Aşkın Güngör
***
Asteriks’in “gök başına yıkılıyor…”
Yıllar öncesi. Uderzo tutmuş elinden Goscinny’yi, başlamışlar yürümeye. Goscinny 13, Uderzo 20 yaşında o yıllar girmişler bir yayınevinin kapısından içeriye… Yazarlık yeteneğini fark ettiği küçük kardeşi piyasaya sokan ağabey çizgi roman ve çocuk edebiyatına muhteşem bir kalem kazandırmış o gün. Ancak anlaşılan o ki “yazarlığın” bir yetenek olduğunu da yıllar geçtikçe unutmuş ve Goscinny vefat edince kendisi yazarlığa soyunmuş. Bu da Asteriks için sonun başlangıcı olmuş.
Bugün belki de Türk çizgi romanı diye bir şeyin gelişmemiş olmasının başlıca sebebi “stüdyo kurulmaması”dır desek yeridir. Avrupa ve Amerika’da imrenilesi bir sistem vardır. Kendi alanında uzmanlaşmış yazar, çizer, renklendirici, çinici, kaligrafist bir araya gelir bir tek yapıt üretmek üzere kolları sıvar ve herkes işinin ustalığını konuşturunca ortaya bir sanat yapıtı çıkar oralarda. Bizdeyse her biri başkaca uzmana ihtiyaç duyan alanların işlerini tek kişi üstlenir. Çizim yeteneği olan kişi aynı zamanda yazar, çiniler, renklendirir ve balonların içini yazar. Ortaya da haliyle balon işler çıkar. Çizgi kurgusu bozuktur, öykü ahenksizdir, dil beyliktir, özetle iş yetersizdir ve çizgi romana hizmet eden sanatçılarımız baş tacımız olmakla birlikte eksiklikleri de göz önündedir ve bunun değişmesini umarak gün sayarız. (...)
Ümit Kireççi
Yazıların Devamı - Roman Kahramanları Nisan/Haziran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder