Geçen hafta ilköğretim ikinci sınıf öğrencisi İrden, sınıfıyla birlikte İstanbul Halk Ekmek’e ziyarete gitmiş. Ekmek nasıl yapılıyor, görmek için. Dönerken 30 kişilik sınıfın her bir öğrencisinin eline 22 sayfalık bir broşür tutuşturulmuş: “Yağmur Rahmettir.” Alın, okuyun, anafikrini çıkarın. Yarın soracağız.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve İstanbul Halk Ekmek Müdürü Salih Bekaroğlu’nun “Sevgili Çocuklar” hitabıyla başlayan ve ekmeğin kültürümüzdeki önemine değindikleri kısa metinlerin ardından resimlerle bezenmiş bir öykü başlıyor kitapçıkta.
Bir köye yeni atanan genç öğretmen, köyün akil adamı Gazi Hızır’la tanışır, çok sever. Hızır dede genç öğretmene Kurtuluş Savaşı’nda nasıl savaştığını, o yüzden bu toprakların değerini çok iyi bildiğini anlatır. Gazi Hızır’ı sadece genç öğretmen değil, köy ahalisi de pek sevmektedir.
Genç öğretmen bir gün fen dersinde yağmurun nasıl oluştuğunu konvansiyonel yöntemlerle anlatmaya girişir: “Çocuklar, su güneşin etkisiyle buharlaşıp soğuk hava katmanlarıyla karşılaşınca yağmur olur.” Sınıf kıkırdamaya başlar. Çalışkan öğrencilerden Hızır’ın torunu Cemile parmak kaldırıp gülüşmenin sebebini açıklar:
”Öğretmenim, biz yağmur deyince Gazi Hızır dedem çok kızar, yağmur rahmettir diye anlatır. Yağmur diyen olursa bana haber verin, ona gününü gösteririm der. Dedem size gününüzü gösterecek, ona güldük.”
Bunun üstüne genç öğretmen köyün literatürüne uyum sağlar: “Gazi dede haklı çocuklar. Allah suyu yaratmasa, su buharlaşmasa değil ekmek hiçbir yemek olmazdı. Hayat dururdu.”
Ertesi gün köy ahalisi yağmur duasına çıkmaya hazırlanmaktadır. Duadan sonra inek mi yoksa koyun mu kurban edecekleri konusunda küçük bir kararsızlık yaşadıktan sonra Çanakçı Dede’nin türbesinin yolunu tutarlar. Gazi Hızır’ın telkiniyle genç öğretmen bu duaya elbette sınıfını da getirir. Çocuklar duanın yağmur yağması için ne kadar gerekli olduğunu bu kez de köyün imamından dinlerler.
Sonrasında tabii ki yağmur yağar. Çocuklar neşeyle bahçeye fırlayıp tekerlemeler söylerler: “Yağ yağ yağmur, teknede hamur, ver Allahım ver, sicim gibi yağmur.”
Orası artık doğa kanunlarına yüzde 100 vâkıf evlatların yetiştiği neşeli bir köydür.
Bekaroğlu ve Topbaş’tan ses yok
Öğrendiğim kadarıyla İstanbul Halk Ekmek ilköğretim öğrencilerine dağıtılmak üzere buna benzer beş kitapçık hazırlamış. “Yağmur Rahmettir” bu serinin ilki ve dolaşımda olanı.
Küçücük çocuklara niçin yağmurun bilimsel bir şekilde anlatılmasının gülünç olduğunu ima eden böyle bir kitapçık dağıtıldığının mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır diye düşündüm.
Önce İstanbul Halk Ekmek Müdürü Bekaroğlu’nu aradım. Basın danışmanı, “Bu broşürle ilgili daha önce de sorular geldi. Kendisi kesinlikle bu konuda görüş vermek istemiyor. Zaten artık basılmış bir broşür” dedi.
Hikayenin yazarı Mikail Koçak’ın İmam Hatip ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu bir eğitmen olduğunu öğrendim. Koçak’ı da aradım, nereden buldu bu hikayeyi, kendisi mi kurguladı diye soracaktım ki… “Bu konuda konuşmam. İyi günler Ezgi Hanım..” deyip kapattı. Broşürün başındaki yazısını “Yeni bir bilinç ve şuur oluşturmak için bu kitapta yaşananları okumak ve tatbik etmek ümidiyle” şeklinde bitiren Topbaş’tan da cevap alabilmiş değilim, bilgilerinize sunarım.
Ezgi Başaran / Radikal
Kaynak - Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder