Zombileri hep beyinsiz, beyin yiyen, et peşinde koşan varlıklar olarak tanıttılar bize. George Romero'nun filmlerinden dolayıdır hep bu şekilde benimsedik onları. O kadar iyi tanıdık ki zombileri, yolda görsek selam verir olacaktık neredeyse. Her gördüğü canlıya yemek gözüyle bakan canlılardır onlar.
Fakat Marvel öyle bir zombi karakteri ve hikayesi ile çıkıyor ki karşımıza tüm gelmiş geçmiş zombi imajını yıkıyor resmen. İlk olarak Temmuz 1953'te "Menace"ın beşinci sayısında görünen, sonrasında Ağustos 1973'te kendi hikayesiyle albümleşen Simon Garth... O bir zombi ama bilinen beyinsiz zombilerden değil. O farklı. Düşünebiliyor, halen duyguları var, sadece itaat etmiyor bazen de yorumluyor. Duyusal anlamda hisleri olmasa da duygusal hisleri halen baskın gelebiliyor. Çoğu zaman neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabiliyor. Ölümün huzurunu ararken bir yandan da yapması gereken şeyler olduğunu düşünüyor.
Çokça olaya maruz kalıyor çokça karmaşaya yol açıyor. Pek çok insan onu "öldürmeye" çalışıyor fakat olması gerektiği gibi başarılı olamıyorlar. Bir ölüyü tekrar öldürmeye çalışmanın bir anlamı olmayacağını acınası yollardan öğreniyorlar.
Hikayeyi okurken ilk başta Simon Garth'ın nasıl biri olduğunu çözmeye çalışırken buluyorsunuz kendinizi ve okumaya devam ettikçe gerçekten kendinizi bir zombi gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Size verilen emirleri yorumluyor; karar vermeye çalışıyorsunuz ve hikaye bu zaman içerisinde tüm hızıyla devam ediyor. Büyük bir maceranın ortasında, bataklıkların soğukluğunda cevaplar ararken ayılıyorsunuz.
Duygusal anlamda sizi derinden etkileyecek, bazı "hayati" gerçekleri Simon Garth'ın gözlerinden görmenizi sağlayacak etkileyici bir eser. Fazla spoiler verip heyecanınızı kaçırmayalım. Ne de olsa okuyacaksınız, çünkü Simon Garth ile tanışmak için can atıyorsunuz...
Yayınevi: Gerekli Şeyler
Yayınevi: Gerekli Şeyler
Gönderen-Yazan: Kayra "Keri" Küpçü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder