14 Haziran 2010 Pazartesi

'Kötü bir Tarkan filmi izledim, yönetmen oldum'

Binbir Gece, Aşk ve Ceza gibi dizilerin yönetmeni Kudret Sabancı anlatıyor

Zerda, Aliye, Binbir Gece gibi başarılı yapımlardan sonra şimdi de Aşk ve Ceza dizisinin yönetmenliğini yapan Kudret Sabancı’yla (Fotoğrafta Özge Turna ile birlikte görülüyor), koleksiyoncular için cennet kabul edilebilecek evinde konuştuk.
ÖZGE TURNA / HT CUMARTESİ
-Yönetmen olmaya nasıl karar verdiniz?
6-7 yaşındayken bir Tarkan filmi seyretmiştim ve çok kızmıştım. Film çok kötüydü; “Bu film böyle olmamalı” diye düşünmüştüm. O zaman karar verdim herhalde.
-Peki çizgi roman merakı kaç yaşında başladı?
Küçüklüğümde babaannem çizgi roman biriktirirdi, okuma yazması olmadığı için de resimlere bakıp bana hikâyeler anlatırdı. Okumayı, yazmayı 4-5 yaşlarımda çizgi roman okuyarak öğrendim. Kara Murat ve Karaoğlan’ı okurdum; zaten ilk okuyabildiğim kelime karaydı. Daha sonra okumaktan çizmeye geçtim. Bir süre sonra çizerlerin imzalarını fark edip, çizgileri, üslupları arasındaki farkları gördüm.
-Bunları biriktirmek nereden aklınıza geldi?
Çizgi romanlar 32 sayfalık haftalık fasiküller halinde çıkardı. Maceralar hiç bitmez, tıpkı şimdiki diziler gibi en heyecanlı yerlerinde bırakılırdı. Ben de tabii bazen geriye dönüp bakma ihtiyacı hissederdim. Muhtemelen babaannem de bu sebepten biriktirmeye başlamıştı. Önceleri arkadaşlarımla değiş-tokuş yapıyorduk ama daha sonra toplamaya, saklamaya başladım.
-Koleksiyonunuzdaki en eski tarihli çizgi roman hangisi?
Elimde, açık arttırmada aldığım 1908’den kalma bir Karagöz dergisi var. Şu anda sahip olduğum en eski mizah dergisi bu.
-Yaklaşık olarak kaç seri var?
Tarkan ve Kara Murat’ların sayısı 1000’in üzerinde ama tekrar maceralar da var. 200’ün üzerinde Zagor, 300 küsur Mister No, yine 300 Tex var. Eksiklerimi tamamladığımda, Türkiye’de yayınlanan bütün çizgi romanlar elimde olacak. 500 kadar eksiğim kaldı.
-Açık arttırmaları takip ettiğinizi söylediniz. Bugüne kadar gözden çıkardığınız en yüksek meblağ neydi?
Tam fiyatı söylemeyeyim ama ciddi bir rakam ödedim. Ekonomik boyutu açısından söylemiyorum, ama benim için paha biçilmez bir koleksiyonum var. Zagor’un orijinal serisinin tamamı kitaplığımda, bu birçok çizgi roman koleksiyoncusunun hayalini süsleyen bir şeydir. Bazı maceralar çok az basılmıştır ya da devamı getirilmemiştir dolayısıyla bunların eksik sayılarını bulmak çok zor. O eksikler bulunduğunda, tek sayı bütün seriye bedel olabilir. Bunların sanatsal olarak da değeri var. Çizgi roman dokuzuncu sanat olarak kabul edildi. Batıda çok uzun süredir kabul görüyordu ama Türkiye’de hak ettiği konuma gelmeye daha yeni başladı.
-Çizgi roman okumak size ne katıyor?
Çizgi roman benim için bir varoluş biçimi, hayattan keyif alış şekli. Çizgi roman benim için bir tutku; hayatımda her şeyin kaynağı, mesleğimin bile. Çizgi roman sinemaya en yakındır. İkisinde de çerçeve, diyalog, senaryo, ışık ve kurgu vardır. Üstelik sinemaya göre kendinizi çok daha rahat ifade edersiniz, çünkü tek başınıza çizebilirsiniz. Hayal gücünüz ve kaleminiz yeter. Sinemadaysa ekonomik şartlardan dolayı muhakkak kendinize sınırlar koymak zorundasınızdır.

-Müzik tutkunuz da var...
Hepsi birbirine bağlı, birbirini tamamlıyor. Bazen piyanonun ya da baterinin başına oturup kendi kendime bir şeyler çalıyorum. 15-16 yaşından beri sakladığım plaklarım var. Benim için çizgi romanla plak aynı şey. İkisini de para biriktirip alırdık, ikisi de kıymeti bilinmesi gereken şeyler.

-Yapmaktan en çok keyifaldığınız şey nedir?
Off-road yapmayı ve uçurtma uçurmayı çok severim. Arabamda hep bir uçurtma bulundururum. Bazen set aralarında bile uçurtma uçururum. Evdeyken de çizgi roman ve kitap okurum, film izlerim, enstrüman çalarım.
-Bir de Chucky koleksiyonunuz var...
Chucky benim süper kahramanım. Her şeyden önce eğlenceli bir tip. Saygı duyulacak bir zekânın ürünü. Benim bu karakteri sevdiğimi bilen arkadaşlarım da bana Chucky oyuncakları getirmeye başladı. Böylece bir koleksiyon oluştu.
-Koleksiyonunu yaptığınız başka neler var?
Çizgi roman başta olmak üzere pipo, plak, DVD, şapka, uçurtma, Chucky bebek koleksiyonu yapıyorum. Ayrıca evimde bir piyano bir org, iki elektronik bateri, iki gitar ve vurmalı çalgılar var.
-Koleksiyonlarınızı kime bırakacaksınız?
Hepsi kızıma kalacak. Aslında gönlümden geçen bir çizgi roman kütüphanesi açmak.
-Çizimleriniz çok güzel, kendiniz bir çizgi roman yapmayı düşündünüz mü hiç?
Bu çok ağır bir iş, benim altından kalkabileceğim bir şey değil. Oradan bir kareyi suluboya ya da yağlıboyayla resmettiğim oluyor ama sonuçta çizmekten çok okumayı tercih ederim.
-Küçükken kendinizi okuduğunuz kahramanların yerine koyar mıydınız?
Genelde çocuklar kendilerini okudukları karakterlerin yerine koyar ama benim için o karakterler mahalledeki abiler gibiydi. Aslında bütün çizgi roman kahramanlarının verdiği bir his vardır, ama ben kendimi en çok Corto Maltese’e yakın hissesederim.

Kaynak - Haber Türk

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails