Çok acayip bir görüntüydü doğrusu: Dört asker, her biri bir köşesinden tutarak bir tankı zorlanmadan havaya kaldırıyor! Fantastik bir filmden değil bu kare, 2. Savaş’tan…
Alman hatlarına doğru ilerleyen Amerikan ordusu kendini güçlü gösterip düşmanını korkutmak için bir sürü şişme tank yaptırmış, askerler de bunları gerçek tankların arasında ite çeke ilerletmiş… ‘Propaganda’ deyince akla ilk gelen ülkenin ABD olması boşuna değil a!
Ama tank sizi aldatmasın, ABD’nin savaş zamanlarında yürüttüğü propaganda kampanyalarının asıl hedefi karşı taraf değil, Amerikan halkı ve ABD yandaşı ülkelerdi. Çünkü düşman savaşı sadece başlatmaya yarar, sürdürecek olan halk desteğidir. Bu yüzden ABD yönetimi şişme tanklara ödediğinin binlerce misli parayı film yapımcılarına, gazeteci ve yazarlara, bolca da çizgi romancılara harcadı.Dünyanın en çok izleyici kitlesine sahip ve en etkili araçlarından olan çizgi romanlar 2. Savaş sırasında da çok güçlü biçimde kullanılmış, resmen bir çizgi roman patlaması yaşanmıştı. Ortalığın Medal of Honor, Air Fighters ya da Military Comics gibi ‘gerçek savaş hikâyeleri’ anlatan çizgi romanlardan geçilmediği bu dönemde fantastik kahramanlar da vatani görevlerini yapıyordu: Daredevil yeni macerasında Hitler’le savaşıyor, tüm kötüler kollarında gamalı haç taşıyor, Japonlar canavar olarak resmediliyordu. Bunlar da bir şey mi, sıradan bir atık kağıt toplama kampanyası bile çocukları doğrudan savaş psikolojisinin ortasına fırlatmayı amaçlıyor, Kaptan Amerika şöyle bir mesaj veriyordu: “Merhaba çocuklar! Silah taşımıyor, bir tank ya da cip sürmüyor, bir uçak uçurmuyorsunuz ama siz de bu savaştasınız! Savaşı kazanabilmek için size düşen, atık kağıt kampanyasına katılmaktır! Kağıt bir savaş aracıdır! Güçlü bir silah! Karton kutularda taşınan her bir silah, her bir kurşun, her bir bomba parçası, şeytan Japonların ve Nazilerin üstünde patlayacaktır!
”Bugün artık ‘düşman’a şişme roket falan göstermeye gerek kalmadı: Kovboyluk kültürü, 1. Savaş, 2. Savaş, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı, Afganistan, Irak’ın işgali… Mahallenin kabadayısını görünce başka ne olacağını sanırsınız ki?! Ama ‘kendi halkına ve yandaşlarına propaganda’ daha önemli hale geldi. İşte Haunted Tank/Hayaletli Tank saçmalığı da burada devreye giriyor.
Vertigo Comics’in 2009’da sadece beş sayı yayımladığı –Irak’ın işgaliyle başlar, iç savaşın başlamasıyla biter- bu çizgi roman serisinde, 2003’te devriye gezerken tuzağa düşürülen bir tankın Amerikan İç Savaşı’nın ünlü askerlerinden birinin hayaleti tarafından kurtarılması ve sonrasında yaşananlar anlatılıyor.
“Hey Jamal, söylesene, n’apıyoruz biz burada?!” Jamal tam da “Görevimizi yapıyoruz, asker. Yüce tanrının tüm haşmetini ve öfkesini düşmanlarımızın üzerine yağdırıyoruz” diye cevap verirken tank saldırıya uğrar. Kötü Iraklılar “Emperyalist şeytanlar!” diye haykırarak –başka bir yerde de “Saldırın küreselci kafirlere!” diyorlar- tanka yaklaşırken birden o mucize gerçekleşir: Şapkası ve kemerinde CSA yani Amerika Konfedere Devletleri yazan beyaz sakallı ve üniformalı bembeyaz bir hayalet, tankın üstündeki makineli tüfeğin başında belirir ve gözlerinde ‘tanrının haşmet ve öfkesi’yle direnişçileri biçmeye başlar. Bu, Amerikan İç Savaşı’nın ünlü köleci komutanlarından Jeb (James Ewell Brown) Stuart’tır. Eski ve yeni ‘Amerikan ruhları’ tanıştıktan sonra, bir yandan zenci asker Jamal ile köleci Jeb’in ‘pek şirin’ atışmalarını izlerken bir yandan da Amerikan İç Savaşı’ndan bazı sahneleri ve kötü Iraklılara rağmen –her bir kaç sayfada bir tanka saldırıyorlar!- Irak’ı özgürleştirme operasyonunu paralel biçimde izleriz. Bir sürü başka acayiplik var tabii; mesela sağ yakaladıkları bir Iraklıyla aralarında şöyle bir konuşma geçer: “Niye ateş ediyorsun lan, biz size özgürlük getirmedik mi?!” “Ülkemizin kaynaklarını çalmaya geldiğinizi duyduk…” “Biz asla öyle bir şey yapmayız. Bizim tek derdimiz Saddamına koduğum ve onun lanet olası kitle imha silahları!”
Şimdi, bu ilkel bakışın ilkel ürünü 2003’te normal karşılanabilirdi belki, ama 2009’un dünyasında bunu nereye oturtursunuz ki?
Barış ödüllü savaşçı başkanın -Jamal?- ülkesinde neler dönüyor acaba?
Uğur Kutay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder