30 Mayıs 2010 Pazar

KLASİK, İSTERSİN AMA OKUMAZSIN

Çizgi romanın Türkiye’de oldukça ilginç bir geçmişi vardır. Orta yaşın biraz üzerinde olanlar, 60’lı yılların ‘saman kâğıda’ basılmış çizgi romanlarını çok iyi anımsar ki, bunun başlıca nedenlerinden biri olasılıkla ‘çocuğu aylak eden’ o tür yayınlar nedeniyle (birkaç tokat yemedilerse) sıkı azar işitmiş olmalarıdır.
Nihat Sami Banarlı’nın edebiyat ya da Emin Oktay’ın tarih kitabı arasına koyularak ders çalışır pozunda okunan o dönem çizgi romanlarının başını Tommiks ile Teksas çekerdi ve uzun yıllar çıkan, zaman zaman kendini tekrar eden bu iki yayın sonraki yıllarda türe adını verecek, çizgi romanlar ‘Tommiks-Teksas’ olarak anılacaktı.
Bunlar aslında Türkiye’de yayımlanan Batı kökenli çizgi romanların ilk örnekleri değildi; öncülleri arasında çok sevilen Davy Crockett ile Pekos Bill bulunuyordu. Ciltli ya da fasikül formatında yayımlanan dergilerin yanı sıra, Zıp Zıp, 1001 Roman, Doğan Kardeş ve daha sonra Milliyet Çocuk dergileri ‘devamı sonraki sayıda’ yaklaşımıyla binlerce çocuğu yıllarca merakta bıraktı, dahası bilimkurguyla tanışmalarını sağladı. Her ne kadar bu yazıda konumuz çeviri çizgi roman ise de, uzun soluklu çizgi roman derken Suat Yalaz ustayı ve 1960’larda yayımlamaya başladığı Karaoğlan’ı anmadan geçmek olmaz. Başlangıç böyle oldu ve sonraki yıllarda herbiri farklı karakter yansıtan Kaptan Swing, Zagor, Tom Braks, Zembla, Mister No başlıklı yayınlar kendilerine çizgi roman yelpazesinde yer buldu ve azımsanamayacak süreler boyunca okuruyla buluştu. Bu dizilişe son noktayı geçici olarak Martin Mystere, Ken Parker, Dylan Dog gibi yepyeni ve daha sofistike karakterler, gayet özel (dünün çocuğu, bugünün iş adamı/entelektüeli olan) okurlarıyla buluşarak koydu.
Yazının Devamı

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails