Bugünlerde bir kez daha Heght Ledger’in muazzam oyunculuğuyla gündeme gelen ve yıldızı kendisini bilmeyenler için bile parlayan çizgi romanın psikopat palyaçosu Joker karakteri aslında Batman’la özdeşleşmiş de olsa kurgusal hikayesi bilinse de yaratım kökeni hakkında hiçbir şey bilinmemektedir.
DC comics’in baş kötülerinden olan Joker karakteri Jerry Robinson, Bill Finger ve Bob Kane tarafından yaratıldı. Batman’in 1. sayısında, 1940 yılında okuyucularla tanıştı.
Joker’in kurgusal hikayesi sürekli değişim gösterse de ülkemizde ikinci kez; ama bu defa hakkı verilerek, basılan “Killing Joke” (Güldüren Şaka) orjini en çok bilinenidir. Yazar Alan Moore, Brian Bolland’ın başarıyla kağıda aktardığı öyküde Joker’i stand-up komedi yapmaya uğraşan ve asıl işi olan kimya mühendisliğinden ayrılmış biri olarak sunar okuyucuya. Parasızlık ve eşi Jeannie’nin hamileliği onu umutsuzluğa sürüklemiştir. Bu yüzden iki suçluyla anlaşır ve ayrıldığı fabrikayı soymaya karar verir. Batman işe karışınca kimyasal bir maddenin içine düşer ve bütün dengesizlikleriyle Joker olarak yeniden doğar.
Soygun sırasında giydiği kırmızı pelerini ve başına tanınmamak için taktığı kırmızı fanus’u yıllar sonra bir kez daha ortaya çıkar. Bu defa fanusu takan Joker’in yıllar önce “Death in the Family” öyküsünde öldürdüğü sanılan Jason Todd yani Robin II.
Joker’in Batman’in en büyük düşmanı olmasını sağlayan sadece sosyopatlığı, katliam gibi cinayetleri veya sululuğu olmamıştır. Joker, Batgirl olarak bilinen ve Komiser James Gordon’un kızı olan Barbara Gordon’u vurmuş, omurgasını zedelemiş, felç olmasına neden olmuştur. O da yetmezmiş gibi Joker yukarıda da bahsedildiği üzere Robin’i eline geçirdiği bir levyeyle döve döve öldürmüştür.
Batman ailesinden iki kişiye bu şekilde zarar vermesi Joker’in baş düşmanlığını taçlandırmıştır.
Ancak kurgusal hikayesi bir yana Joker karakterinin bambaşka bir kökeni vardır: Gwynplaine!
Bir gün Bill Finger Conrad Veidt’in bir fotoğrafını Bob Kane’e gösterir. Fotoğraf Veidt’in canlandırdığı 1928’de sinemaya uyarlanan Victor Hugo romanı “Gülen Adam”ının Gwynplaine karakterine aittir.
Bugün pek hatırlanmasa da Conrad Veidt 1893 doğumlu alman oyuncudur. En bilinen rolleri bir The Cabinet of Dr. Caligari (1920-Expresyonist sinemanın ilk örneği ve bir kült ), The Thief of Bagdad (1940) ve Casablanca (1942) filmlerinde olmuştur.
Gwynplain, büyük Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885)’nun 1869 yılında yayınlanan ve maalesef dilimize tercüme edilmemiş olan “L'Homme qui rit” (Gülen Adam) romanının baş kahramanıdır. Romantik – Melodram türündeki bu romanın hikayesi şöyle:
İngiltere Kralı II. James asillerinden birinin “demir bakire” ile idamına hükmeder. Oğlu olan Gwynplain’in de yüzünde aptal bir gülümseme kalması için bir tür ameliyata alınmasını emreder. Bu şekilde oğul ömrü boyunca babasının aptallığına gülecektir.
Babasını, servetini, evini ve yüzünü kaybeden Gwynplaine suratına kazınmış gülümsemeyle yollara düşer. Yolda Dea adlı kör bir kız çocuğu bulur ve onu yanına alır. İki öksüzü Ursus adlı biri yanına alır ve büyütür.
Gwynplaine genç yaşlarında Dea’ya aşık olduğunu fark eder. Ancak çirkinliğinden dolayı ona açılamaz. Bu sırada olan olur ve Kraliçe Anne’in soytarısı Gwynplain’in kim olduğunu öğrenir. Bu babasının mirasına konabilmesi için bir fırsat doğurur. Ancak kraliçenin emri uyarınca Düşes Josiana ile evlenmesi gerekmektedir.
Gwynplaine bu emre uymaz ve düğün günü kaçar. Arkadaşlarının yanına dönen kahraman onlarla bir gemiye biner İngiltere’yi terk etmek üzere denize açılır. Dea da ona aşıktır ve ona hiç söyleyememiştir. Aşklarını dile getirirler. Ama Dea bu yolculuk sırasında ölür. Bunu duyan Gwynplaine kendini denize atar, boğularak ölür.
İşte bu filmden bir fotoğraf bugün üzerine yazı yazabildiğimiz muhteşem Joker karakterinin yaratılmasını sağlamıştır.
1928 yılında roman Alman Expresyonist Paul Leni tarafından amerikan tarzı sessiz sinemaya uyarlandı. Filmin romandan başlıca ve tek farkı finalinin ölümle değil yolculukla bitiyor olması. Bu arada değinmeden geçmek olmaz filmin Dea karakterini canlandıran Mary Philbin o dönemde çekilen “Operadaki Hayalet”, “Güzel ve Çirkin” sessiz sinema filmlerinin aranılan oyuncusudur.
Ümit Kireççi
DC comics’in baş kötülerinden olan Joker karakteri Jerry Robinson, Bill Finger ve Bob Kane tarafından yaratıldı. Batman’in 1. sayısında, 1940 yılında okuyucularla tanıştı.
Soygun sırasında giydiği kırmızı pelerini ve başına tanınmamak için taktığı kırmızı fanus’u yıllar sonra bir kez daha ortaya çıkar. Bu defa fanusu takan Joker’in yıllar önce “Death in the Family” öyküsünde öldürdüğü sanılan Jason Todd yani Robin II.
Joker’in Batman’in en büyük düşmanı olmasını sağlayan sadece sosyopatlığı, katliam gibi cinayetleri veya sululuğu olmamıştır. Joker, Batgirl olarak bilinen ve Komiser James Gordon’un kızı olan Barbara Gordon’u vurmuş, omurgasını zedelemiş, felç olmasına neden olmuştur. O da yetmezmiş gibi Joker yukarıda da bahsedildiği üzere Robin’i eline geçirdiği bir levyeyle döve döve öldürmüştür.
Batman ailesinden iki kişiye bu şekilde zarar vermesi Joker’in baş düşmanlığını taçlandırmıştır.
Ancak kurgusal hikayesi bir yana Joker karakterinin bambaşka bir kökeni vardır: Gwynplaine!
Bir gün Bill Finger Conrad Veidt’in bir fotoğrafını Bob Kane’e gösterir. Fotoğraf Veidt’in canlandırdığı 1928’de sinemaya uyarlanan Victor Hugo romanı “Gülen Adam”ının Gwynplaine karakterine aittir.
Bugün pek hatırlanmasa da Conrad Veidt 1893 doğumlu alman oyuncudur. En bilinen rolleri bir The Cabinet of Dr. Caligari (1920-Expresyonist sinemanın ilk örneği ve bir kült ), The Thief of Bagdad (1940) ve Casablanca (1942) filmlerinde olmuştur.
Gwynplain, büyük Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885)’nun 1869 yılında yayınlanan ve maalesef dilimize tercüme edilmemiş olan “L'Homme qui rit” (Gülen Adam) romanının baş kahramanıdır. Romantik – Melodram türündeki bu romanın hikayesi şöyle:
İngiltere Kralı II. James asillerinden birinin “demir bakire” ile idamına hükmeder. Oğlu olan Gwynplain’in de yüzünde aptal bir gülümseme kalması için bir tür ameliyata alınmasını emreder. Bu şekilde oğul ömrü boyunca babasının aptallığına gülecektir.
Babasını, servetini, evini ve yüzünü kaybeden Gwynplaine suratına kazınmış gülümsemeyle yollara düşer. Yolda Dea adlı kör bir kız çocuğu bulur ve onu yanına alır. İki öksüzü Ursus adlı biri yanına alır ve büyütür.
Gwynplaine genç yaşlarında Dea’ya aşık olduğunu fark eder. Ancak çirkinliğinden dolayı ona açılamaz. Bu sırada olan olur ve Kraliçe Anne’in soytarısı Gwynplain’in kim olduğunu öğrenir. Bu babasının mirasına konabilmesi için bir fırsat doğurur. Ancak kraliçenin emri uyarınca Düşes Josiana ile evlenmesi gerekmektedir.
Gwynplaine bu emre uymaz ve düğün günü kaçar. Arkadaşlarının yanına dönen kahraman onlarla bir gemiye biner İngiltere’yi terk etmek üzere denize açılır. Dea da ona aşıktır ve ona hiç söyleyememiştir. Aşklarını dile getirirler. Ama Dea bu yolculuk sırasında ölür. Bunu duyan Gwynplaine kendini denize atar, boğularak ölür.
İşte bu filmden bir fotoğraf bugün üzerine yazı yazabildiğimiz muhteşem Joker karakterinin yaratılmasını sağlamıştır.
1928 yılında roman Alman Expresyonist Paul Leni tarafından amerikan tarzı sessiz sinemaya uyarlandı. Filmin romandan başlıca ve tek farkı finalinin ölümle değil yolculukla bitiyor olması. Bu arada değinmeden geçmek olmaz filmin Dea karakterini canlandıran Mary Philbin o dönemde çekilen “Operadaki Hayalet”, “Güzel ve Çirkin” sessiz sinema filmlerinin aranılan oyuncusudur.
1994 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide Batman’in yaratıcısı Bob Kane Joker’in nasıl yaratıldığını şu sözlerle aktarmış:
“Joker’i Bill Finger’le birlikte yarattık. Bill yazardı. Jerry Robinson elinde Joker’li bir iskambil kağıdıyla gelmişti. O anda karttaki Joker’in Victor Hugo’dan uyarlanan “Gülen Adam” filmindeki Conrad Veidt’e benzediğini fark ettim. Bill Finger bana bir kitaptan Conrad Veidt’in fotoğrafını gösterdi ve “İşte Joker” dedi. Jerry Robinson’un bu yaratımda hiç rolü yoktur. Buna karşın ölene kadar Joker’i kendisinin yarattığını söyledi.”
Robinson ise Joker’in yaratılmasına ilham veren iskambil kağıdını müzeye bağışlamış, karakterin yaratımını farklı anlatmıştır:
“Yabancı filmlere meraklı olan Bill Finger Conrad Veidt’i biliyordu. Veidt, yüzünde palyaço makyajı ve donmuş gülümsemesiyle biliniyordu. Joker’in ilk eskizlerini gören Bill “bu bana Conrad Veidt’i hatırlattı, Gülen Adam’ı” dedi ve bana bazı fotoğraflar gösterdi. Joker bu şekilde yaratıldı. Bence Bill o gün Joker’in hikayesini de oluşturmuştu.”
Doğrusunu hangisi söylüyor bilinmez ama gerçek şu ki telif haklarını tek başına alan ve Finger’i saf dışı bırakan Kane şu anda Batman’i yaratan tek kişi olarak biliniyor. Oysa gerçek Batman’i ikisinin yarattığıdır. Bu bakımdan Joker’le ilgili anlattıklarına nasıl bakarız bilemiyorum.
Yine de bu yaratımla ilgili bir iki küçük not daha düşmekte yarar var… Joker katil olarak ortaya çıkınca öldürülmesi ve yok edilmesi de gündeme gelmiş o dönemlerde. Ancak o zamanın editörü kalması yönünde karar almış. Buna karşı DC Comics’in efsanevi editörü Julius Schwartz 1964’de göreve gelince Çizgi roman oto sansür kurulu (Comics Code Authority)’nun iyice pısırıklaştırdığı Joker tümden ortadan kalkmış ve ancak 1973’de geri dönebilmiş.
Sene 2005’i gösterirken DC Comics tek sayılık özel bir grafik novel bastı. Bu çizgi roman daha çok bu uyarlama zincirine bir saygı duruşu niteliği taşıyor gibi: Batman – The Man Who Laughts / Yazan Ed Brubaker, çizen Dough Mahnke.
Grafik novel’in kapağı bütün uyarlamalar zincirini özetliyor
Conrad Veidt’in klasikleşmiş Gwynplaine pozu Jokerleştirilmiş, elinde de iki iskambil kağıdı tutmakta. Bunlardan birinde Batman vardır, diğerinde ilham verici Joker imgesi. Batman tepede yazılı. The Man Who Laughts alt başlığı ise filme ve romana gönderme yapmak üzere ayrı, sağ üste, yazılmış.
***
Disiplinler arası alış verişin hikayesi bu. Romandan sinemaya, sinemadan çizgi romana, çizgi romandan tekrar sinemaya ve oyuncak, bilgisayar oyunu, grafik novele kadar farklı alanlara uzanan bir yaratım. Kim bilir Victor Hugo’ya ilham veren hangi toplumsal gelişme olmuştur. Hayattan çizgi romana…
Bu yazıyı yazmama vesile olan ne Batman oldu ne de Joker…
Bu yazıyı yazmama Maceraperset Çizgiler’in bastığı “Dampyr” adlı çizgi roman vesile oldu. Serinin 5. cildinde yer alan “Lo Shermo Demonica” – Şeytani Perde adlı sayıda vampir mitolojisi üzerine kurgulanan çizgi romanın film uyarlamalarına selam durduğu öyküsünde Gwynplaine 129. sayfada gösteriliyor. “The Man Who Laughts” afişindeki poz bende bir şeyleri fişekledi. “Seni… Gülen Adam Gwynplaine yapacağım!” diyen vampir tutsağını ameliyat ediyor ikinci karede afişi gösterdikten sonra. Şimdi bu ameliyatın romana gönderme olduğunu da biliyorum, öğrendim. Ve meraklanarak araştırma yapınca onca şeyle birlikte…
Hugo, Finger, Kane, Robinson, Veidt, Leni Philbin… Hala yaşıyorsunuz…
Gwynplaine - Joker
“Joker’i Bill Finger’le birlikte yarattık. Bill yazardı. Jerry Robinson elinde Joker’li bir iskambil kağıdıyla gelmişti. O anda karttaki Joker’in Victor Hugo’dan uyarlanan “Gülen Adam” filmindeki Conrad Veidt’e benzediğini fark ettim. Bill Finger bana bir kitaptan Conrad Veidt’in fotoğrafını gösterdi ve “İşte Joker” dedi. Jerry Robinson’un bu yaratımda hiç rolü yoktur. Buna karşın ölene kadar Joker’i kendisinin yarattığını söyledi.”
Robinson ise Joker’in yaratılmasına ilham veren iskambil kağıdını müzeye bağışlamış, karakterin yaratımını farklı anlatmıştır:
“Yabancı filmlere meraklı olan Bill Finger Conrad Veidt’i biliyordu. Veidt, yüzünde palyaço makyajı ve donmuş gülümsemesiyle biliniyordu. Joker’in ilk eskizlerini gören Bill “bu bana Conrad Veidt’i hatırlattı, Gülen Adam’ı” dedi ve bana bazı fotoğraflar gösterdi. Joker bu şekilde yaratıldı. Bence Bill o gün Joker’in hikayesini de oluşturmuştu.”
Doğrusunu hangisi söylüyor bilinmez ama gerçek şu ki telif haklarını tek başına alan ve Finger’i saf dışı bırakan Kane şu anda Batman’i yaratan tek kişi olarak biliniyor. Oysa gerçek Batman’i ikisinin yarattığıdır. Bu bakımdan Joker’le ilgili anlattıklarına nasıl bakarız bilemiyorum.
Yine de bu yaratımla ilgili bir iki küçük not daha düşmekte yarar var… Joker katil olarak ortaya çıkınca öldürülmesi ve yok edilmesi de gündeme gelmiş o dönemlerde. Ancak o zamanın editörü kalması yönünde karar almış. Buna karşı DC Comics’in efsanevi editörü Julius Schwartz 1964’de göreve gelince Çizgi roman oto sansür kurulu (Comics Code Authority)’nun iyice pısırıklaştırdığı Joker tümden ortadan kalkmış ve ancak 1973’de geri dönebilmiş.
Sene 2005’i gösterirken DC Comics tek sayılık özel bir grafik novel bastı. Bu çizgi roman daha çok bu uyarlama zincirine bir saygı duruşu niteliği taşıyor gibi: Batman – The Man Who Laughts / Yazan Ed Brubaker, çizen Dough Mahnke.
Grafik novel’in kapağı bütün uyarlamalar zincirini özetliyor
Conrad Veidt’in klasikleşmiş Gwynplaine pozu Jokerleştirilmiş, elinde de iki iskambil kağıdı tutmakta. Bunlardan birinde Batman vardır, diğerinde ilham verici Joker imgesi. Batman tepede yazılı. The Man Who Laughts alt başlığı ise filme ve romana gönderme yapmak üzere ayrı, sağ üste, yazılmış.
***
Disiplinler arası alış verişin hikayesi bu. Romandan sinemaya, sinemadan çizgi romana, çizgi romandan tekrar sinemaya ve oyuncak, bilgisayar oyunu, grafik novele kadar farklı alanlara uzanan bir yaratım. Kim bilir Victor Hugo’ya ilham veren hangi toplumsal gelişme olmuştur. Hayattan çizgi romana…
Bu yazıyı yazmama vesile olan ne Batman oldu ne de Joker…
Bu yazıyı yazmama Maceraperset Çizgiler’in bastığı “Dampyr” adlı çizgi roman vesile oldu. Serinin 5. cildinde yer alan “Lo Shermo Demonica” – Şeytani Perde adlı sayıda vampir mitolojisi üzerine kurgulanan çizgi romanın film uyarlamalarına selam durduğu öyküsünde Gwynplaine 129. sayfada gösteriliyor. “The Man Who Laughts” afişindeki poz bende bir şeyleri fişekledi. “Seni… Gülen Adam Gwynplaine yapacağım!” diyen vampir tutsağını ameliyat ediyor ikinci karede afişi gösterdikten sonra. Şimdi bu ameliyatın romana gönderme olduğunu da biliyorum, öğrendim. Ve meraklanarak araştırma yapınca onca şeyle birlikte…
Hugo, Finger, Kane, Robinson, Veidt, Leni Philbin… Hala yaşıyorsunuz…
Gwynplaine - Joker
Ümit Kireççi
2 yorum:
Mükemmel bir yazı olmuş Ümit Bey. Ellerinize sağlık, çok keyif aldım okurken. Teşekkürler...
Hayran olduğumuz Joker karakterinin ortaya çıkış macerasını okumak keyifliydi. Teşekkürler
Yorum Gönder