21 Temmuz 2009 Salı

Silver Surfer ve Arthur C. Clarke

Gerçekten gidildi, stüdyo çekimi, yalan, valla yürüdük... Doğrusu hangisi bilinmez ama insanlığın aya ayak basışının 40. yılı kutlanıyor. Sene 1969 ve ilkel bir teknolojiyle, cep telefonumuzdan az bellekli bilgisayarlarla üç astronot aya uçtu ve geri döndü. Ya da gitmedi, dönmedi. Şurası kesin ki Rus'larla Amerika'lılar arasındaki uzay yarışı bariz bir şekilde ortadaydı ve Arhtur C. Clarke bunu romanına konu etti: Childhood's End. Ben de diyorum ki Stan Lee'de bu romanı çizgi romana uyarladı: Silver Surfer... Nereden nereye!

Genel olarak bazı bilgileri aradığımda baktığım yerler arasında wikipedia olur ve ben ya tespitlerimi doğrular ya da yeni bilgiler edinirim. Bu defa da baktım ve sanal ansiklopedide yer almayan bir bilgim olduğunu fark ettim: Silver Surfer'ın kaynağı Childhood's End romanıdır!

Romanı okuyalı on yılı geçiyor. Bu yazacaklarımı da kör-topal yazmaya çalışalı çok zaman oluyor anlayacağınız. Toparlayarak paylaşma kısmeti bugüneymiş.
Yakınlarda kaybettiğimiz usta bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke'ın 1953'de kaleme aldığı romanı kısaca özetleyerek başlamak istiyorum kıyaslamaya:
Amerika ve Rusya uzay yarışında öyle bir aşamaya gelmişlerdir ki her iki ülke de ilk kez uzaya uzay gemisi yollamak üzeredir. Hatta bunu aynı anda yapacak gibidirler. Hazırlıklar tamamlanır ve düğmelere basılacakken uzaydan bir gemi gelir.
İnsanların uzaya çıkmasını engelleyen ve kendilerini göstermeyen bu uzaylılar insanlığa sonsuz bilgi vaad eder, hatta bilgilendirirler. Bu bilgilendirme binlerce yıl sürer. Dinin ve bazı inançların yavaş yavaş silindiği bilgi çağlarında nihayet ortaya çıkan uzaylıların bugün "Şeytan" olarak tanımladığımız tilere benzediği görülür. Ancak artık onlardan korkulmamaktadır.
Bu arada insanlık nesiller geçtikçe yavaş yavaş ortak bir akla doğru evrilmeye başlar. Zaten plan da budur. Dünyaya gelen ve insanlığı bilgiyle dolduran temsilcilerin amacı insanlığı uzaydaki "yüce dimağ" adı verilen kozmik tanrısal bir enerjiyle birleştirmektir.
Dilimize "Son Nesil" (1981) adıyla kazandırılan eserde son nesil gerekli seviyeye ulaşınca o tanrısal güçle birleşir, dünya boş kalır. Ya da kalmaz...
Romanda, her şeyin harika gittiği, dertlerin olmadığı, bilimin ve teknolojinin çok ilerlediği bir dönemde herkes rahatken rahatsız olan bir tip vardır: Kahraman.
Kahraman zenci karakter gizlice uzaylıların gemisine girerek uzaya açılır ve bu olayların kökenini görmek ister. Macera arar. Verileni kabul etmez, fazlasını ister. Geri döner, dünya boş gibidir.

Silver Surfer'a geçmeden önce ön bilgiler vermek doğru olur galiba. İlk olarak Fantastic Four (Fantastik Dörtlü)'nün Mart 1966 tarihli 48. sayısında okuyucuyla buluşan kahraman 1968'de 18 sayılık kendi serisine kavuşmuştur. 1987 yılında başlayan ve 146 sayı süren serisinin dışında kısa süreli hikayelerle raflardaki yerine ulaşan kahraman Defenders (Savunucular) grubunun bir üyesidir.
Marvel evreninde "Galactus" adlı kozmik tanrısal bir yaratık vardır ve bu yaratık uzayda gezerek kendisini besleyecek gezegen enerjileri aramaktadır. Bir şekilde ulaştığı gezegenleri yemektedir. Ancak bu gezegenlerin üzerinde yaşam olması gerekmektedir. Bunun için de çoğu zaman "Herald" dediği bazı temsilcileri kullanır. Bunlar önden giderek uygun gezegenleri bulur, o gezegeni hazırlar, Galactus'u çağırır, Galactus da gelir gezegeni yutar. Elbette gezegende hayat kalmaz.
Silver Surfer'in köken hikayesi de işte böyle başlıyor.
Zenn-La adlı gezegende yaşayan Norrin Radd adlı genç gezegenindeki durumdan şikayetçidir. Bilim, sanat, felsefe ve teknolojide son noktaya ulaşılmış artık macera, keşif, arayış gibi şeyler durmuştur. Norrin Rad uzaya açılmanın hayallerini kurmaktadır.
Galactus'un gelişiyle gezegen yaşamı tehlikeye girer. Norrin, gezegenini kurtarmak için son kalan uzay gemisiyle uzaya açılır ve Galactus'a bir anlaşma sunar. Buna göre Galactus onu kozmik bir yaratığa dönüştürecek, o da onun için bir tür temsilcilik yapacaktır. Zenn-La kurtulur ve Silver Surfer (Gümüş Kayakçı) Galactus'un temsilcisi olarak uzayda yolculuğa çıkar. Bir çok gezegeni efendisine hazırlayan Kayakçı dünyaya ulaştığında bu işten cayarak efendisine başkaldırır. Cezalandırılan temsilci artık uzaya açılamayacaktır. Bu ceza da yıllarca sürer.
***
Birebir örtüşme aranırsa romanla çizgi romanın birbirine benzemediğini iddia edenlere "yanlışsınız" demek yanlış olur. Ancak "uyarlama" denilen şey de budur (günümüzde popüler "uyarlama" sözcüğü birebir aktarma anlamında da kullanılıyor ama bahsettiğim teknik bir hadise, dil yanlışı değil).
Gezegenleri yüce bir güce hazırlama, enerjilerin birleşmesi, yaşam dolu gezegenlerin seçilmesi, önden giden temsilciler, uzaya açılan meraklı insan oğlu... Daha benzerlik çok. Sadece işin doğası gereği çizgi romanda hızlı ve aksiyonu bol bir yorum getirilmiş. Bu bakımdan Stan Lee gibi bir uyarlama ustasını tebrik etmek şart. Elbette Jack Kirby'nin çizim dehası da yabana atılmamalı.
Ancak ince bir nokta var ki onu da söylemeden geçemeyeceğim o da her iki eserin de İncil'e göndermelerde bulunduğudur. Roman, insanlığın bilgiye olan merakı ve cennetten kovulmasının sebebinin de bu merakını bilen Şeytan'ın olmasına atıfta bulunuyor. Uzaydan gelen yaratıklar Şeytan'a benziyor. Cennet'e tekrar ulaşmanın yolu da bir anlamda bilgiye dayandırılıyor. Bilgiyle saflık derecesine ulaşan insanın tanrıca kabulü irdeleniyor. Silver Surfer'da ise yine bilgi merakı ön planda. Bir farkla bu sefer kahraman adeta "peygamber" oluyor (Gezegenleri tanrıya yakışır hale getirmek başka ne olabilir ki?). Bununla birlikte Norrin'e verilen güçlerin "su"sal oluşu ve bir çok kez Galactus'un avuçlarından adeta şekillenerek doğuşunun gösterilmesi yine "çamurdan-kilden" yaratılan/şekilendirilen insan yaratımını hatırlatıyor (Ateş, hava, torak, enerji türü Herald'ların kurgu dünyasına kazandırılmasından çok öncesi bu bahsettiğim). Bu arada cenneti uzay olan ama dünyaya hapsedilen bir kahramanın uzaydan mahrum bırakılması; cennetten atılması, yine kutsal kitaba bağlanabiliyor. Kaldı ki Adem ile Havva'nı dünyanın iki ayrı ucuna gönderilmiş oluşu ve birbirlerini arayışları da Norrin ile sevdiceği Shalla Ball'ın uzayda ayrı düşmeleri ve kavuşma çabaları da gözden kaçmamalı derim ben.
Dilimize Marvel Yayınları (Ali Recan) tarafından kazandırılan orjinal seriyi takip eden sayıları sahaflarda bulmak mümkün. Hatta unutmadan ekleyeyim Jack Kirby çizimleri okurlarımızı rahatsız eder(!) düşüncesiyle 18. sayı ("Inhumans" - İnsandışılar hikayesi) şu anda yurt dışında çizgi hayatını sürdüren Yıldırım Örer tarafından kare kare çizilerek yayınlanmıştı. Bu sayıları elde bulundurmanın koleksiyon ve sanatsal değeri olduğu da son derece açık.
Ümit Kireççi
"Çizgi Roman Hayatın İçinde"

2 yorum:

Gabe dedi ki...

selam ümit,

Silver Surfer'ın Galactus'a üzerinde canlı olan gezegen bulması, öncülük etmesi kısmı tamam da gezegeni Galactus için hazırlaması kısmını ilk senden duydum dostum. Wiki'den fln kendimce araştırıp bilgiyi güncellemeye çalıştıgımda da bulamadım böyle bir şey. Arthur C. Clarke'ın temsilcisi olduğu Ütopik bilim kurgucuların alternatif evren ve dünya kurgularında uçlara çekilmiş örneklerden soruları kurgulaması bilinen birşey. belki Stan Lee'de pek yakın oldugu ve hatta ardılı olduğu diyebileceğimiz bu nesilden etkilenmiş olabilir. Bu romanını okumadığım için net bir şey diyemiyorum fakat özetlediğin haliyle pek uyuşmuyor dostum.

sevgiller

- galip

Ümit Kireççi dedi ki...

Selam Galip'im :)

Surfer'in gezegen hazırlaması Fantastik Dörtlü'nün bir sayısında dile geliyordu. Buna göre Herald'lar önden gidi gezegenin savunmasını falan yok edip Galactus'a işaret gönderiyorlardı. Hatırlarsan filmde de var. FF işaret gönderilmesini engellemeye çalışıyordu. Surfer'in ilk sayısında Galactus ve Herald olayı ortada olmadığından olsa gerek Galactus Zenn La'ya doğrudan kendi dalıyordu. "Gezegeni hazırlama" daha çok bu şekle dönüşmüş gibi. Hani olmasa bile "üzerinde canlı yaşayan ve enerjisi emilebilecek gezegen bulma" da yaklaşık aynı işlevi görüyor gibi.
Hani Stan Lee HULK için "ben Dr. Jeykıl Mr. Hyde'dan etkilendim" demiş ya o hesap benimki. Romanla Hulk ne kadar benziyor birbirine? Canavara dönüşen adam. Kontrolsüz öfke. Gerisi?
Benimkisi bir tez işte. Antisi çıkana kadar bu var bende :O)

Aklına sağlık.

Linkler

Related Posts with Thumbnails