24 Ekim 2008 Cuma

Clark Kent Faktörü

Yıllar boyu merakla beklenen Superman V, namı diğer Superman Return perdeleri aydınlattığında pekçok kişi Allah vergisi bir endamla neredeyse Superman olarak yaratılan Christopher Reeve'den sonra görevi üstlenen yeni çelik adamı ve onun bir zamanlar Reeve'in başardığı gibi bizi "Bir adamın uçtuğuna gerçekten inandırıp inandıramayacağını" merak ediyordu. Yani daha en başından Brandon Routh'un işi çok zordu: Gelmiş gelmiş en iyi Superman'in halefi olmak!

Superman Return akıl almaz bir mantık hatasıyla başlasa da çelik adamımızın yeniden göklere yükseldiğini, içinde Lois Lane'in de bulunduğu uçağı havada kontrol altına alabilme akrobasisini izleyince pekçoğumuzun gözlerinden ince bir yaş süzüldü. Evet, eskisi kadar görkemli, baştan çıkarıcı, sevimli ve karizmatik görünmese de Pelerinli Mucize geri dönmüştü. 

Mantık hatası mı? O hata Superman'in Kripton'dan artakalanları bulmak adına Dünya dışına yaptığı beş yıllık yolculuğun senaryoya "kaktırılması" komedisiydi. Bütün yan faktörleri bir yana bırakın, Superman'in beş yıllık yokluğu sırasında doğaldır ki Clark Kent de beş yıl ortada görünmeyecekti ve Clark Kent arzı endam ettikten hemen sonra Superman'in de "zırt!" diye ortaya çıkmasını iki karakterin aynı kişi oluşuna bağlamayacak bir Daily Planet çalışanına "geri zekalı" yaftası yapıştırmamak mümkün değildi. Yapmayın Allah aşkına, ortada meraklılar ve kuşkucular kontesi Lois Lane var, bunu yer mi? Hadi o, belli ki zamanında haşna fişna yaparak bir çocuk da peydahladığından, Superman'in gerçek kimliğini biliyor ama belli etmiyor diyelim, peki Jimmy Olsen bunu yer mi, Perry White yer mi, yahu bırakın hepsini, Lex Luthor yer mi? Yediler...

Biz yemedik tabii...

Her ne kadar günlük kıyafetleri seksenlere özgü tasarlanarak Reeve'li filmlerle fiziksel bir bağ yaratılmaya çalışılmışsa da biz perdedekilerin bizim Superman'imiz, Lois Lane'imiz (o saç stili de neydi yahu!), Lex Luthor'umuz olmadığının da farkındaydık... Yine de bunu film bitene dek zihnimizin arkalarına atmayı başardık bir nebze de olsa.

Sonra ışıklar yandı, koltuklar boşaldı, evlerin yolu tutuldu ve Reeve ile Routh arasındaki benzerlikler aranmaya başlandı. Allah biliyor, o benzerliklerin fazlaca olmasını, böylece Reeve'i dolayısıyla Superman'i hiç yitirmediğinin ispat edilmesini dileyenlerin sayısı hiç de az değildi. Gerçek farklıydı tabii.

Yönetmen Bryan Singer her ne kadar alışıldık kostümde radikal değişiklikler yapmayı seçse de, Routh'un Reeve'i andıran bir Süperman olmasını sağlayacak fiziksel müdahalelerde de bulunmuştu.

Ne var ki filmin tüm gerçekliğini sağlayan ve izleyicinin özdeşleşmesinin ana faktörü olan bir noktayı teğet geçmişti: Clark Kent'i! 

Richard Donner'ın 1978 tarihli filminde ortaya çıkan ve Reeve'in sinema tarihinin en iyi Süperman'i olduğu kadar en iyi, en kusursuz, en gerçekçi Clark Kent'i olduğunun da kanıtı olan Superman the Movie'de kurgunun ana noktalarından biri olan bu sakar gazeteci nedense Singer tarafından pek önemsenmemişti. Bu da ortaya konan eserin bir Süperman filminden çok bir süper kahraman filmine dönmesine yol açmıştı. İki Clark Kent arasındaki fark aşağıdaki resimde net şekilde görülmekte.



Superman'in yeni bir devam filminin çekilip çekilmeyeceğinin bu denli belirsiz olmasının, izleyici tarafından pek de hevesle beklenmemesinin nedeni, tüm bildik faktörlerin ötesinde, tam da bu Clark Kent zaafıdır belki de, kim bilir?

Aşkın Güngör, 21 Ekim 2008

1 yorum:

Ümit Kireççi dedi ki...

Duygularıma tercüman olmuşun aziz dostum daha ne desem boş, eline sağlık :)

Linkler

Related Posts with Thumbnails