24 Mayıs 2008 Cumartesi

ŞADİ AMCA

Geçen hafta sonu Kadıkoy İş Hanı'nda Numizmatik Sahaf'ın sahibi dostum Murat Sevgikuran'la muhabbet ediyoruz. Murat, Kadıköy'de ilk çizgi roman müzayedesini gerçekleştiren arkadaşımızdır. Bir ara söz dönüp dolaşıp eskilere geldi. "Ya bizim Şadi amca ne yapıyor" diye sordum, Murat "Allah rahmet etsin, Şadi amca'yı kaybettik" dedi.

Hiç beklemiyordum doğrusu… Üzüntülü üzüntülü zihnim eskilere gitti…


Yakın yıllara kadar Kadıköy'de postanenin arkasındaki sokakta seyyar çizgi roman ve sahafiye tezgahları vardı. Ortam çok otantik olurdu. Eski yeni çizgi romanlarınızı alırken eskinin "sinema onu - kaldırım üstü" günlerini hatırlardık. Şadi amca o tezgahların duayeniydi.
Sokağın en eskilerindendi. Yaşlı Şadi Amca'nın tezgahında çizgi romanlar, çocuk kitapları, iskambil kağıtları ve daha bir sürü şey olurdu. Kitapları kafasına göre eklemeyle yamayla tamir etme huyu vardı. Kitap aldığınızda içinden başka sayılara ait sayfalar çıkma olasılığı vardı. O yüzden Şadi Amca'dan çizgi roman alırken hep sayfa sayardım. Sokağın en ucuzcu tezgahtarıydı. Diğer tezgahçılara bakıp "ya bu çocuklar benden ucuza alıp iyi fiyata satıyorlar işte" deyip gülümserdi.
Sonra bir gün zabıtalar sokak tezgahlarını kaldırdılar oradan. Herkes önce kaçak açmayı denedi ama olmadı. O günlerin birinde Şadi amca'yı kitap çuvalıyla bir duvar dibinde sessiz sessiz düşünüp titrerken görmüştüm. "Bizi istemiyorlar burada" demişti bana… Sonraları herkes Kadıköy İş Hanı'nda bir dükkan kiralamaya başladı. Sokak tezgahlarımız allı pullu çizgi roman mağazaları oldular. Ama bir şeylerin de büyüsü kaybolmuştu. Artık orası bana eskisi kadar çekici gelmiyordu. Şadi amca da arka sokaklardaki evinin altındaki depoyu dükkan gibi bir şey yapmıştı. Dışarıdan bilmeyen dükkan olduğunu anlamazdı pek. Ben yerini öğrendiğimde her Kadıköy ziyaretimde ona da uğramaya başladım. O her şeyin üst üste olduğu, tozun kirin içindeki dükkanda eskinin havasını kokluyordum. Bir gün tek başıma kapısını çaldığımda beni içeri aldı. Sonra koşarak gidip karşı dukandan kocaman bir ayran aldı geldi. "Al oğlum iç bunu. Sen benim Urfa'da yasayan oğluma çok benziyorsun. Sana her baktığımda o geliyor aklıma. Ayranı da severdi o" diyerek gülümsemişti bana. Ayranı ben de çok severdim. Üstelik çocukluğum da Urfa'da geçmişti. Hiç bir şey demedim aldım içmeye başladım ayranı. O fısıltılı aksanıyla bana oğlundan bahsetti durdu uzun uzun. Ben de dinledim sadece gülümseyerek. Adam beni oğlu yerine koymuştu. Ne güzeldi…Sonra özel hayatımda fırtınalar başladı. Uzun yıllar ne Kadıköy'e ne de Sadi amca'ya gidemedim. Gecen yıl bir iki defa dükkanının önünden geçtim kapalıydı. Sonra da unuttum gittim.


Şadi amca şimdi gökyüzünde Manitu'nun yeşil çayırlarında at koşturuyordur belki de kim bilir…



Ruhun şad olsun Şadi amca. Huzur içinde yat…
Selamlar
Lami Tiryaki

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails