Kaynak - Gazete Fersude
...
Mizahçı kimliğiyle tanınan ressam, heykeltıraş, yayıncı, Lombak’ın yaratıcılarından çizer Bahadır Baruter, “Karikatürü bir sanat olarak görmedim” diyor.
FERSUDE - Mahir Mircan’ın Arjantin’de hazırlayıp Youtube üzerinden yayın yapan Pi Arte TV’nin her Cuma 19.00’da yayınlanan “Gülünce Çok Güzel Oluyon Türkiyem” adlı programa konuk olan Baruter, karikatürü neden bir sanat olarak görmediğini şöyle özetledi: “Çünkü karikatürü tüketen okurunun, izleyicisinin sanatçı olarak onu üreten kişi olarak benden bazı talepleri oluyor. Bende bazı beklentilerine cevap vermem gerektiği baskısını yaratıyor. Karikatür çizerken, sanattaki o özgürlüğü, ferahlığı hiçbir zaman yaşayamadığımı fark ettim. Belki yayıncı, dergici kimliğimden kaynaklanıyor. Dergilerimin tiraj kaygısını, okunan şeyin anlaşılma kaygısını, mesaj kaygısını hep birinci planda tuttuğum için bu baskıyı sanat için fazla buldum.”
Uzun zamandır mizahtan, çizerlikten, yayıncılıktan uzak duran Bahadır Baruter, Pi Arte TV’nin kurucusu Mahir Mircan’a konuk olduğu programda “Karikatür bence son derece güçlü sanatkarane bir iştir” dedikten sonra şöyle konuştu: “Sanatkâranedir ama sanat değildir. Arkasındaki yaratıcısının sanatçı vasıfları taşımasıyla alakalı çok sıkı bir güç bağı vardır. Çizgi roman için de aynı şeyi söylerim. Bazı tür çizgi romanlarda pür sanatı hissedebilirsin, bazılarında başka bir şey daha vardır. Sinema da böyledir. Ticari sinemanın kaygılarıyla sanat sinemasının rahatlığı, özgürlüğü kıyaslandığında birinde sanat yoğunluğu daha çok hissedilir. Diğerinde zayıflar, bazısında ise tamamen söner gider. Anlatım kaygısı olan, anlatmama kaygısı, anlaşılma kaygısı olan hiçbir sanatsal eylem net bir şekilde sanat değildir. Aslında karikatürist iki tür yetenekten besleniyor. Biri açık yara gibi dışarıdaki ısıyı, nemi algılayabilen duyarlılığının olması. Diğeri o sırada toplumda ne olup bitiyorsa onunla bağlantılı bir hassasiyetinin olup, bunu da güzelce ifade edebiliyor olması. Hayatın anlamı sanırım kendini yenileyip taze, güzel inançlarla tekrar tekrar var olabilmek. Ben hâlâ o güzel şeyi içimde hissettiğim için mutluyum.”
Leman'da yaklaşık 12 yıl süresince, Fatih Solmaz ile birlikte hazırladıkları Lombak sayfası yayınlanmaya başladığı andan itibaren dönemin en beğenilen köşelerinden birine imza atan Baruter, 4 kitaplık Lombak serisi ve 2012’de Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan Ruhaltı adlı kitaplar yayınladı. Bunların yan ısıra, mizahçı arkadaşlarıyla birlikte veya bağımsız olarak yayınladığı L-manyak, Lombak, Kemik, Penguen dergilerini yayınlayan Bahadır Baruter, resim heykel ve dijital çalışmalarının yer aldığı sergiler de açtı.
Söyleşiden satır başları:
“Karikatürde başarılı olacağımı tahmin etmiyordum”
“Ben karikatürü hiç sevemeden başladım. Çok zorlanarak, çok sıkılarak ve ızdırap içinde yaptığım bir iş diye hatırlıyorum” diyen Bahadır Baruter sözlerini şöyle sürdürdü. “Sonra sevmeye başladığımda çok başarılı olduğumu fark edip sevdim. Aslında başarılı da olabileceğimi tahmin etmiyordum. Aklım hep resimdeydi, Mimar Sinan Üniversitesi’nde resim okumuştum. Karikatürle ilgili hiçbir merakım da yoktu. Mizah dergisi tüketmezdim, mizahçı arkadaşım yoktu.
Karikatürist olduğum için hep söylenip, yakındım. Sonra bir gün mesleğimi birdenbire çok sevmeye başladım. Kendimi o kadar başarılı bir noktada hissettim ki, etrafımda o kadar güzel insanlarla karşılaştım ki mesleğim bitiverdi, dergi kapandı. Bu o çok kısacık zaman aralığına sığdı. Mesleğimin son yılında ben mesleğimi sevdiğimi fark ettim.”
LOMBAK KÖŞESİ NEDEN SEVİLDİ?
Baruter, Pi Arte TV’nin kurucusu Mahir Mircan’ın Lombak köşesi ve Lombak dergileri neden çok sevildi? Sorusunu şöyle yanıtladı: “Lombak’ın çok tutması hesaplamadığım bir başarıydı. Ben içimden gelen bir güdüyle karikatürlerimde çok rahat argoya, cinselliğe ve küfüre yer verdim. Benim esprilerimi bulan bir partnerim vardı, Fatih Solmaz. Biz birlikte bu dünyayı kurarken içimizdeki o hergele çocuksu enerjiyi mümkün olduğunca cinsellikle, küfürün rahatlığıyla, argoyla zenginleştirdik. İşe ruhumuzu koyduğumuzda ortaya çok kirli, marjinal, bir ailenin tüketmesi çok zor olan, ergen bir enerji alanı açtık. Bunu risk alarak yaptık. Alaycılığımız, aşırılığımız çok pervasızcaydı” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Zannettik ki çok küçük bir kitle bunun izleyicisi olur, sever, çoğu insan da ayıplayabilir. Çünkü o zamana kadar böyle bir mizah çok yapılmıyordu. Sonra bu tuttu, köşe yıldız oldu. Biz de onun yaratıcıları olarak tatlı bir itibar kazandık. Ben buna çok şaşırdım. Sonra bu dünyanın üzerine dergiler kurdum. Çıkardığım LeManyak da Lombak da Kemik de böyle bir şeydi. Bunlar da tuttular.
Aslında iki tür yetenekten besleniyor karikatürcü, bir açık bir yara gibi dışarıdaki ısıyı, nemi algılayabilen duyarlılığının olması, o sırada toplumda ne olup bitiyorsa onla bağlantılı bir hassasiyetinin olması hem de bunu güzelce ifade edebiliyor olması…
Öyle şanslı bir dünyam varmış, hâlâ bunun tadını çıkarıyorum. Bu mizahçıya ait bir şey, sadece sanatçıya değil. Mizahçı bunun için çok avantajlı. Çünkü gülmeyle, güldürmeyle ilgili bu kafayı çok iyi biliyor, hissediyor.”
Bahadır Baruter, mizahtan neden uzaklaştığı ise şu cümlelerle anlattı: “Beni mizahtan uzak tutan tek şey, mizah dergilerinin enerjisinin tükenip popülaritesinin kaybolması, büyük bir okur kaybı, akıllı, çok dinamik, çok canlı bir genç, hergele, fırlama, yaratıcı, ilerici, aydınlık tüketici grubunun birdenbire yüz de onlara, yüzde beşlere düşmüş olması ve karikatürist arkadaşlarımın motivasyonlarının düşerek enerjilerinin tükenmesi.”
SENİN AİLEN BİR YALAN YAVRUM SERGİSİ
Bahadır Baruter, 2012 tarihinde “Senin Ailen Bir Yalan Yavrum” başlıklı sergisinde dijital resim ve videolara yer vermişti.
“Aile benim için çok sorunlu bir yapı, iki yüzlü olduğunu düşünüyorum. İnsanların özgürlüklerini kısıtlayan daraltıcı bir baskı alanı olduğunu, oradaki sevginin çok samimi olmadığını düşünüyorum. Çok sevgi dolu, bir annem çok iyi ilişkilerimin olduğu küçük bir çekirdek ailem var. Annemle, babamla çok güzel, sağlıklı bir ilişkim var, karımla güzel, sağlıklı bir ilişkim var. Kendi gerçekliğimden hareketle bu sonuca varmıyorum, ben aileyi bir yapı olarak eleştiriyorum.”
BAHADIR BARUTER’İN BUGÜNÜ
“Şimdi hem resmin hem heykelin hem de mizahçılığın, hepsinin bir araya geleceği çok değişik bir yere gidiyorum. Geleceğin kurgu dünyalarında yer almakla ilgili yeni bir heyecanım var. Ne resim ne heykel, dijital bir şeyin peşindeyim. Hayatın anlamı sanırım kendini yenileyip taze, güzel inançlarla tekrar tekrar var olabilmek. Ben hâlâ o güzel şeyi içimde hissettiğim için mutluyum.”
Haberin linki:
https://www.youtube.com/watch?v=tzIEeKVtraQ&ab_channel=PiArteTv
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder