Ümit Kireççi / umitlila@gmail.com
...
Marvel evreninin yükselen yıldızı, en bi kötü adamı Thanos'un hikayesini ve hayat felsefesini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız hayatının ve felsefesinin kökeni hakkında bilgi edinmek için Gerekli Şeyler Yayıncılık'ın basacağı Thanos "Yükseliyor" cildini okumanız gerekecek. Ama felsefesini tam anlamak için aşağıdaki yazıyı mutlaka biliyor olmalısınız.
Bu arada Gerekli Şeyler şöyle anlatmış basacağı şaheseri tanıtmak için:
"ÇILGIN TİTANIN KARANLIK KÖKENLERİNE ŞAHİT OLUN!
Kozmosun belası, perişanlığın eşsiz düzenbazı Thanos, trajedi, ihanet ve kaderin bu heyecanlı hikâyesinde hükümdarlığa yükseliyor. Ölüm ve yıkımın yarı-tanrısı nereden geldi ve daha da önemlisi, ne istiyor? Gerçek aşk, yalnızca bir çocuğun hayatının kan gölleriyle dolu olmasına yol açmayacak, ayrıca galaksinin çehresini Marvel Evreni’nin doğasını kökünden değiştirecek!
Thanos Yükseliyor çok yakında raflarda!"
Kozmosun belası, perişanlığın eşsiz düzenbazı Thanos, trajedi, ihanet ve kaderin bu heyecanlı hikâyesinde hükümdarlığa yükseliyor. Ölüm ve yıkımın yarı-tanrısı nereden geldi ve daha da önemlisi, ne istiyor? Gerçek aşk, yalnızca bir çocuğun hayatının kan gölleriyle dolu olmasına yol açmayacak, ayrıca galaksinin çehresini Marvel Evreni’nin doğasını kökünden değiştirecek!
Thanos Yükseliyor çok yakında raflarda!"
Marvel
ve Nietzsche
Aslında
itiraf edeyim bu yazıya başlarken aklımda Nietzsche’yle Marvel Comics’in deli
titanı Thanos arasındaki ilişkiyi irdelemek vardı. Biraz nihilizm, biraz ölüme
duyulan özlem, hiçlik, “tanrı benim” anlayışı… Okudukça fikirler dallanıp
budaklandı.
Nietzsche’nın
Übermensch kavramına yıllar sonra bir kez daha baktığımda zihnimin
derinliklerinden Der Spiegel dergisinde ismini hatırlamadığım Alman bir
filozofun yayınlanan görüşleri çıktı gün yüzüne. Düşünür, Sofokles ve
Eflatun’dan Übermensch (üstinsan) kavramına, oradan da süper kahraman olgusuna
felsefik bir bakış açısı sunuyor, felsefede üstün insan arayışının popüler
kültüre yansımasını sorguluyordu. Bu da benim yazımı Thanos’tan alıp biraz daha
derinleştirmeme neden oluyordu… Oldu!
Temel
olarak baktığımda, ben, Nietzsche’ye gelesiye kadar süper kahraman fikriyle en
ilkel dinden tek tanrılı dinlere kadarki inançların tümü arasında daha büyük
bir bağ görüyorum. İlkel insanların tanımlayamadıkları doğa olayları ve rüya
gibi onlarca olayı “tanrılara” bağlaması kaçınılmaz olmuştur. Bu tanımlayamama
ve üstesinden gelinse bile engellenemeyen olaylar dizisinden kurtulmak için
“din” kavramını yaratma veya var olan bir dinin ardına sığınma ihtiyacı da
bunun bir parçasıdır. Açıklanamayan doğa olayları dini ortaya çıkarıyorsa
günümüzde tanrının gözyaşı olan bir yağmura veya hiddetini gösteren şimşeğe
inanılmıyorsa din neden hala var diye sorulabilir bu durumda. Biliyoruz ki günümüzde
bilim aracılığıyla birçok doğa olayının gizeminin çözülmüş olması insanları
dinden uzaklaştırmamıştır. Bu sefer de en büyük bilinmeze karşı inanca sarılma
ihtiyacı hasıl olmuştur: Ölüm!
Yukarıdaki
tez benim “din” ve “inanç” üzerine ele aldığım görüşlerden biri olmanın ötesinde
küçük bir gerçek kırıntısının gizli saklı ifadesidir de. İnsanlar öyle ya da böyle
ölmekten korkmakta, mütevazı kısa yaşamlarını sağlık içinde sürdürmeye
çabalamaktadırlar. Bu arada ölümlü olduğunu bilmek yine de aklını kaçırmadan,
yılgınlığa kapılmadan ve nihai sona yaklaşırken ölmeyeceğin hayalleri
kuramayacağın anlamı taşımamaktadır. Ara ara da olsa insanlar tanrılara
başkaldırır, şirk koşar, eşit olmak ister gibi ölümsüz olmayı hayal ederler. Bu
nedenledir ki yarı tanrı Herkül’ü, Samson’u, Gılgamış’ı, Siegfrid’i, Aşil’i
kurgularlar. Bu hayal kahramanları insanlığın tanrıya yaklaşma hayalinin
temsilcisi olurlar ve yine de insani zayıflıklara sahip olduklarından bir
şekilde cezalandırılır veya ölürler. Siegfrid sırtındaki minnacık noktadan yara
alır, Aşil topuğundan, Samson saçı kesilince yitirir güçlerini, Herkül zorlu
bir ceza sürgünü alır, Gılgamış gururunun kurbanı olur ve günümüzde süper
güçleri olup ve örneğin kriptonite zayıflığı olan Superman’e, oduna karşı
zayıflığı bulunan Green Lantern/Alan Scott gibilerinin yaratılmasına ilham
verirler.
Ama
yine de felsefeye ve Nietzsche’ye dönersek onun Übermensch kavramının zamanlama
olarak da süper kahramanların yaratılmasına ön ayak olduğunu söylememiz
gerekir. Elbette insanlığın DNA’larında ölüm-ölümsüzlük diyalektiği
barındırdığı söylenebilse de modern dünyanın felsefesinin ve politik
koşullarının da süper kahraman fikrini tetiklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Übermensch
– DC Comics
1844
yılında Almanya’da dünyaya gelen ve 1900 yılında gencecik bir yaşta hastalığa
yenik düşerek hayata veda eden düşünür bugün onca fikre kapı açmış da olsa maalesef
hala Nazizmle birlikte anılmaktadır. Hatta “Übermesch” (Overman) kavramı ırkçı
süper kötü almanlar olarak comics hikayelerinde sunulmaktadır. Oysa düşünürün
derdi hiç de “üstün insan” “düşük insan” ayrımı yapmak olmamıştır. O, insanın
hayvanla insan ötesi arasında sıkıştığına inanmış, insan yanımızı alt etmenin
bizi Sufiliktekine benzer bir “insan-ı kamil” noktasına ulaştırabileceğine
inanmıştır sadece. Bunun için de dini ve sunduklarını, toplumu, psikolojiyi
sorgulamıştır. “Üstün güçleri olan insan” fikri maalesef Nasyonal
Sosyalistlerce geliştirilmiş, “ari ırk” hareketi olarak değişmiş, başta
Yahudiler olmak üzere hemen her ırka karşı temizleme hareketine dönüşmüş ve
belki de az da olsa var öyle bir ihtimal Superman’in Yahudi kökenli
yaratıcıları Shuster’la Siegel’a “üstün insanlı” başkaldırı ilhamı vermiştir.
Süper
kahramanın yaratılması yolculuğunda insanlığın ilkel benliğinden felsefeye,
modern dünya bilinmezlerinden politik koşullara bu etkiler bilmem size de ikna
edici geldi mi?
Nietzsche
ve Thanos
Marvel
Comics’in şimdi hatırlamadığım bir sayısında Dr. Strange Thanos için “o bir
nihilist” diyordu endişeli bir şekilde. Bir ihtimal bu Infinity Gauntlet
crossover hikayelerinden birinde olmuştu emin değilim ama değilse bile tam
hikayesiyle bağlantı kurmuş aklım.
Evet,
Thanos bir nihilist. Kendisi mutasyona uğramış bir Titan ırkı ferdi ve biraz da
deli. Ölümü kendine yoldaş seçmiş, annesini (bir anlamda yaratıcısını)
öldürmüş, sonra da aşık olduğu ölüme kavuşmak için evreni dolanmaya
başlamıştır. Yıllar içinde “ölmeden ölüme kavuşmak” için her yolu denemiş olan
Thanos üstün güçlerle donanmak ve bir tanrıya dönüşmek için çabalayıp
durmuştur. Infinity Gauntlet destanında bunu başarmışlığı var aslında ama bu
defa da kadın olarak tasvir edilen Ölüm tarafından yine de kabul görmemiştir.
Zira bu defa nazlanan Ölüm ona “tanrı olduğuna göre eş’im değil üstüm oldun”
diyerek karşı koyar.
Ennihayetinde
Annihilation destanında Drax the Destroyer tarafından öldürülen Thanos;
okuyanlar görmüştür, ilk defa huzura kavuşur. Ölümle kol kola çizilmişlerdir
orada. Sevgi ve muhabbetle…
Ta
ki Guardians Of The Galaxy sayfalarında fanatik bir uzay dini tarikatı
tarafından tekrar hayata döndürülene kadar. O hikayede büyük bir öfkeyle
çevresine saldıran Thanos’un saf dışı edilirken sarf ettiği sözler “Beni geri
çağırdığınıza pişman olacaksınız, bütün evren yok olacak” gibi şeyler olmuştur
ki bu da bizi Gerekli Şeylerin dilimize kazandırdığı muhteşem Infinity
hikayesine taşımıştır.
Özetle,
Thanos ölüme aşık, hiçliğe özlem duyan, kendini tanrılaştırmak isteyen biridir
ve bu kurgusal dünya görüşü Nietzsche’nin nihilizm teziyle fazlasıyla
ilişkilidir. Latince “nihil” (hiç bir şey) sözcüğünden türeyen Nihilizm kavramı
Thanos’un felsefesi olduğu kadar korsan çetesinin de adıdır “The Nihilists”. Nihil,
hiç (Oblivion), Thanos’un özlem duyduğu kavramdır. Son olarak da, Nietzsche’nin;
özünde derin anlamlar taşıyan ama basitçe, “tanrı’yı öldür tanrı sen ol” diye
özetlenebilecek görüşüne uygun olarak Thanos’un sürekli tanrı olma hayalini
kovaladığını hatırlatabilirim.
Belki
içinizde şüphe olabilir bu yazdıklarımdan sonra. Nietzsche’yle Thanos
arasındaki bu ilişki çok anlamlı gelmeyebilir. O zaman da önerim Thanos:
Infinity Abyss hikayesine bakmanız olur. Hikayede Thanos’a tanrı olarak tapan ve
kendilerini öldürerek hiçliğe göndermesini isteyen fanatiklerin adları The
Nihilists. Yetmezse toplantı alanlarına bakın: Nietzsche Arena. Thanos’un klonu
burada fanatiklere “Greetings, my children of the Void!” olarak seslenir
(Hiçliğin çocukları). Sonra da felsefesini anlatır Thanos “Önce saf hiçlik
vardı. Sonra dehşetengiz bir kazayla yaşam başlayarak kaos dönemini başlattı.
Denge tekrar sağlanmalıdır!”…
Bilmem
taşlar biraz daha oturdu mu sizde de?
Elbette
Nihilizm tezini ilk ortaya atan kişi Nietzsche değildi. Ama görünen o ki bu
“hiçlik” temelli tezini popüler kılmış ve dönemin politik ideolojilerinden
bazılarına (Bakunin ve Hitler gibi) yol gösterdiği gibi varoluçuluk,
postmodernizm, postyapısalcılık gibi felsefi akımlara etki etmiş, süper
kahramanların ortaya çıkmasında ilham kaynağı yaratmış, Thanos ve çarpık
felsefesinin temeli haline gelmiştir. Übermensch kavramı ise bugün hemen her
biri çizgi roman karakteri adı olan şu kavramlarla karşılık bulmaktadır: "Overman, Overhuman, Above-Human, Superman,
Superhuman, Ultraman, Ultrahuman, Beyond-Man”.
Bir de not düşeyim… Thanos’u sürekli var eden ve hiçliğe
karıştırmayan bir durum yaşatılıyor felsefesine tezat olarak. Thanos’un hikayeleri;
ironiktir ama, çoğunlukla onu 1973 yılında comics dünyasına kazandıran
yaratıcısı Jim Starlin kaleme almış. Tanrısı belli, yaşatanı da belli.
Ex Nihilo…!
“Hiç” deyip duruyorum ve bunun latince kökenli nihilo’dan
geldiğini de tekrar ediyorum ama bu Nihilo sizde bir şey çağrıştırmıyor mu?
Evet,
doğru hatırladınız, baş rolünde yine Thanos’un olduğu Infinity hikayesindeki
karakterlerden biridir Nihilo, tam adıyla Ex Nihilo.
Ex Nihilo’nun tamamı yine
Latinceden gelmektedir Creatio
ex nihilo. Anlamı da "yoktan var etmek/yaratmak".
Marvel Comics’in bu yeni karakteri; ki sonradan tek olmadığı anlaşıldı, bir tür
bahçe, yaşam yaratıcısı ve evrimin yöneticisi olarak ortaya çıktı ve kendini
“ben Ex Nihilo’yum… Ben yoktan var ederim.” olarak tanımladı. 2012 yılında
Jonathan Hickman’la Jerome Opena ortak yaratısı olan karakterin göğsünde bir de
omega “tanrı” işareti olması da yabana atılacak gibi değil.
Bu aşamada ben içinde Thanos’un olduğu ve Nihilistlerin tanrı Thanosça
öldürülme arzusuyla evrene dehşet saçtığı, hatta bir yerde tek bir emirle kendi
boğazlarını kestikleri Infinity çizgi romanında bir de Ex Nihilo’yla
karşılaşınca Marvel Comics yazarlarının Nietzsche felsefesinden daha çok
yararlanacakları hissine kapıldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder