Ümit Kireççi
…
90’ların sonuydu hatırlıyorum Dünya dağıtım üçlü, dörtlü fasikülle dolu
poşetleri son derece ucuza satıyordu ve ben o poşetlerden muhteşem DC Comics
hikayeleri okumuş, onları tamamlamak için uğraşmıştım. Tamamladım da…
Bloodlines, Armageddon 2001 ve Green Lantern - Emerald Twilight bunların
arasında en sevdiklerimdi. İşte bu Emerald Twilight bugün okuduğumuz Türkçe Green
Lantern’in belki de en önemli dönüm noktalarından biriydi.
Benim edindiğim tek fasikülde hikaye yarım kalmıştı. Bu sayıda Hal Jordan
delirmiş bir şekilde Green Lantern merkez gezegeni OA’ya doğru uçuyor ve ana
bataryanın içine girmeyi planlıyordu. Anladığım kadarıyla çok büyük bir acı
yaşamış, sevdiklerini kaybetmişti ve Guardians of the Universe adlı mavi tipler
onu yolundan alıkoymaya çalışıyorlardı. Bunun için de karşısına diğer Green
Lantern’ları çıkarıyorlardı. Hal Jordan da daha önce omuz omuza savaştığı her
bir neferi gözünü kırpmadan harcayarak uçmaya devam ediyordu. Hatta Boodikka adlı karakterin
bileğinden elini kesiyor, her Lantern’a yaptığı üzere yüzüğünü alıyor kendi
parmağına takıyordu. Jordan’ı saran “güç” takıntısı onu hayli merhametsiz
yapmıştı.
Peki Hal Jordan’ı dostlarını, silah arkadaşlarını öldürtecek kadar
zıvanadan çıkaran neydi, ne olmuştu?
Superman’in ölümünün ardından geri döndüğünü biliyorsunuz. Hatırlarsanız
kendisi Doomsday tarafından öldürülmüş, bilinmeyen bir yere gömülmüş, yerine de
farklı Süpermen karakterleri çıkmıştı. İşte o bildiğimiz Superman aslında
ölmemiş. Yalnızlık kalesinde bir yenilenme yaşamış, süper güçleri olmadan geri
dönmüştür. Güçlerine kavuştuğu hikayede de Mongul ve Cyborg Superman’le
savaşmış, Eradicator adlı Kripton’lunun ölürken gönderdiği enerji yaratığının
enerjisini çekerek eski güçlerine kavuşmuştur.
Hal Jordan bütün bu mücadelede aktif rol almış, Superman’e yardım etmiş,
Mongul tarafından şehri Coast City’nin yok edilmesiyle ödüllendirilmiştir.
Ailesinin bir kısmını, tanıdıklarını, geçmişini, şehrini yitirmiş olmak Hal
Jordan’ı yıkmış, yılgınlığa sürüklemiş, isyan ettirmiş ve çözüm arayışına
itmiştir. Önce kendi yüzüğüyle ölenleri ve şehri canlandırmaya çalışmış, bir
nebze de başarılı olmuş, ancak güç yüzüğü yetersiz olunca denemesi yarım
kalmıştır. Bu da onu ana bateriye yöneltmiştir. Takiben de acımasız bir eyleme.
Bütün bu olayların başlangıcı Green Lantern’in 1994 yılı 46. sayısında Superman’e
bulaşmasıyla başlamış, Reign of the Superman hikayesiyle zirve yapmış, Ron Marz’ın
yazdığı, Darryl Banks’in çizdiği “Emerald Twilight” hikayesiyle son bulmuş,
Green Lantern 48-50. sayıları arasında tamamlanmıştır. Hal Jordan’ın ana
bataryaya girişinin ardından bütün bir Green Lantern Corps örgütlenmesi çökerken
Guardians of the Universe grubundan Ganthet; ki o kendine isim veren ilk Guardian’dır, son
kalan yüzüğü Kyle Rayner’a vererek onu tek Green Lantern yapmış, yeni bir
efsaneyi başlatmıştır.
…
İşte Hal Jordan’ın Parallax oluşunun kısa hikayesi budur. Sonrasında da Final Night ve Zero Hour’lar yaşanmış, Parallax önemli roller almış, yine bir süreliğine de olsa ortadan kaybolmuş, ortaya The Spectre-Hal Jordan çıkmış ve devamında da… Sırayla gidelim, hepsi bu sayfaya geliyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder