Ümit Kireççi
...
IŞİD, DEAŞ, ISIS artık adı her neyse biliyoruz ki yakın zamanda Paris sokaklarında geze geze katliam yapmasının ardından New York'u tehdit etti. Bu tehdit gerçekleşir mi bilmiyorum ancak Amerikanın haklarını terörle koruyan ve her elemanı kanlı katil olan DC Comics Suicide Squad çizgi roman dizisinde bu saldırının yıllar önce denendiğini paylaşmak istedim. Ancak orada İslami Terör örgütünün adı "Jihad"dı her ne hikmetse...
İlk kez 1959 yılı The Brave and the Bold dizisi 25. sayısında ortaya çıkan Suicide Squad ekibi 1987 yılında Legends adlı dizisinin 3. sayısında ikinci kez yazar John Ostrander tarafından kaleme alınan öyküde okurla buluşmuş ardından da kendi dizisi başlamıştır. Toplamda 66 sayı süren ilk uzun dizisinde ekibin baş düşmanı Jihad olmuşsa da Amerikanın arka bahçesi sayılan ve dilediği gibi at oynatabildiği güney Amerika ülkeleriyle muz cumhuriyetleri aktif operasyon alanları olmuştur.
Bilindiği üzere önümüzdeki günlerde sinema filmi de beyaz perdede boy gösterecek olan ekibin süper güçlü elemanları psikopatlardan, sosyopatlardan ve katillerden oluşmaktadır. Bunlar idamla yargılanmaları gerekirken "Amerika için pis işler yapın hayatınız kurtulur" şeklinde verilen görevleri kabul ederek değersiz hayatlarını uzatmaktan başka bir şey yapmayan Amerikalı vatanseverlerdir(!) özünde.
Amanda Waller yöneticiliğinde bir araya getirilen ve aslında kendileri terör örgütü olan Suicide Squad'ın diğer 1987-1992 dizisi elemanları Rick Flag, Jr., Bronze Tiger, Captain Boomerang (George Harkness), Count Vertigo, Deadshot, Doctor Light (Arthur Light), Duchess (Lashina), Enchantress, Jewelee, Nemesis (TomTresser), Nightshade, Oracle (Barbara Gordon), Poison Ivy, Punch, Ravan, Shade, the Changing Man, Thinker (Cliff Carmichael), Vixen.
Bunlardan Vixen, Shade, ve Oracle aslında kahramandırlar. Hatta Nemesis bile. Kalanlar eli kanlı tiplerdir ve RAVAN baş düşman örgüt Jihad'ın psikopat elemanıdır ve Amerikanın "düşmanın manyaklarını kendi çıkarın için kullan" politikası gereği Suicide Squad'a alınmıştır. Daha sonra bu ekip defalarca eleman değiştirmiştir. Filmi gelende de bu ekip farklıdır.
Gelelim New York terörüne ve Jihad'a; ki daha sonra ekibin adı Onslaught (şiddetli saldırı) olmuştur. Suicide Squad'ın 1987 yılı dizisinin 1. sayısında ortaya çıkan Jihad terör örgütüne karşı kurulan Suicide Squad terör ekibi 2. sayıda bir baskınla Jihad'a üstünlük sağlamakla birlikte kazanamıyor. Bu da defalarca kapışmalarına neden oluyor. Air Force One'a yapılacak bir saldırının simülasyonuyla başlar hikaye.
Tarihler 1988'i gösterdiğinde SS ekibinin 17. sayısında Jihad örgütünün New York saldırısı başlıyor. Güzel bir sabah. Manhattan sakin. Herkes işe gitmek üzere yola çıkıyor.
Güneş, artık yerinde olmayan İkiz Kulelerin arkasından doğarken New York sakinleri sokaklara doluşmaya başlar.
İşte ilk saldırıda o zaman başlar. İnsanları birbirlerini öldürmek üzere manipüle eden Jihad üyesi kahkahalar atarken sıradan vatandaşlar acı içinde ölürler.
Bir başka Jihad üyesi de metroyu ateşe verir pyrokinetik güçleriyle.
Bir başkası öldürdüğü insanları zombi olarak dirilterek birbirlerine saldırtır.
Bir tanesi sokaklarda ölüm koşusu yaparak etrafa mızraklar fırlatır ve terör estirir sokaklarda.
Bir diğeri sabotajlar düzenler.
Bir eleman Lincoln tünelinde kapana kısılmış vatandaşlara saldırır.
Ve anlaşılır ki bütün bu terör saldırısı QURAC adlı hayali ülkede (yani bugünkü haritalara göre Irakla Suudi Arabistan arasındaki bir bölgede) Amerikanın yaptıklarına misilleme olarak gerçekleştirilmektedir.
Paris saldırısı gibidir her şey. Gündelik yaşam akıp giderken ve her şey sakinden farklı noktalarda patlamalar olur, kaos yaratacak noktalarda insanlar ölmeye başlar ve teröristler sokakta ellerini kollarını sallayarak gezerken hazırlıksız yakalanmış şehri kana boyarlar. Amerikalı okurun koşullanması: JIHAD kavramı eşittir terör kavramı. Ha, bugün baktığımızda gerçek dünyada gerçekleşen olaylar ve eylemler aksini söylüyor mu o ayrı bir tartışma konusu ama unutmayalım bu hikaye çizildiğinde sene 1987'ydi ve bu ölçekte bir İslami terör yoktu ortada!
Hikayede bu işin politik kısımları, Amerikanın elalemin ülkesinde intikam almak istenmesine sebep olacak ne haltlar karıştırdığı hiç ele alınmaz, sorgulanmaz. En azından birilerinin "terör kötüdür ve yok edilmelidir ama biz ne halt ettik ki?" diye sormalarını beklersiniz ya işte o yoktur burada, bulamazsınız. Katillerden oluşan Suicide Squad ekibi sözde vatanseverlikleriyle saldırıya geçerek Jihad'ı durdurur ve hatta bazılarını öldürür. Bu noktada kimse bu yargısız infazlı operasyonu ve bunu yapan ekibin meşruluğunu da sorgulamaz. Bu kişiler kahraman olarak sunulur ve okur kahraman olarak sunulan bu katillerin öykülerini ve her biri kanuni dayanaktan yoksun operasyonlarını mutlu mesut okumayı sürdürür. Hatta içerikten kopuk bir sinema filmi beklentisi içine girer. Her fırsatta her yerde reklamını yapar.
...
Özetle, Birleşmiş Milletleri pasifize ederek işleri bildiği gibi halletme yoluna giden gelişmiş ülkelerin terörü kendi çıkarı için kullanmasına iyi bir örnektir Suicide Squad çizgi roman dizisi. Gerçi kısaltması SS olan bir ekipten zaten güzel bir şey beklemek ne derece akıllıca olacaktı onu da bilemiyorum pek. Çizgi romanın, özellikle de comics dünyasının gündemde olan olayları hikayelerine dahil ettiği bir gerçek. Ancak haksızlıkları fazlasıyla haklılık derecesinde şirinleştirmek ne derece kabul görür, görmelidir bilemiyorum. Bununla birlikte dilerim başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın her yanında sivillere yönelik hiç bir saldırı olmaz, aileler dağılmaz, çocuklar ağlamaz. Dilerim ben çizgi roman sayfalarında gördüğüm bir hayali yazmış olayım, bu hayal kağıt üzerinde tekrar etse bile gerçek hayatta kendine örnek bulamasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder