29 Mayıs 2015 Cuma

ÇROP 8 Yaşında Yirmi Beşinci Yazı: 100 Kurşun

Özgün Bal
---
100 kurşunun olsa sıkar mısın, sabaha mı bırakırsın diye düşünenlerin serisi. Ne demiş bir halk çizeri; düşerse aklına polisiye olaylar, dersin ki uçmasın kaçmasın insanlar, olaylar da mantık çerçevesine uygun, e o zaman sıkalım 100 kurşun. Yok denmemiş tabii ki böyle bir şey de, dense bu inceleme için güzel bir girizgah olabilirmiş.

Öncelikle tüm seriyi okumamış biri olarak ve keyifkaçıran(spoiler) vermemeye dikkat eden bir okuyucudan gelecek bir inceleme olacaktır bu. Seri genel olarak, 2-3 bölümlük mini hikayelerden oluşan polisiye hikayelerden oluşmakta diyeyim. Bu mini hikayeler tek ciltte bir konu olarak da karşımıza çıkabilir, çoklu da. Bunlara ayrı olarak üst bir kurgu olacağını sezdirildi, en azından okuduğum kısımda. Yani belki de bir bulmacanın parçaları olarak da anlatılıyor olabilir bu mini hikayeler, kim bilir. Konudan hiç bahsetmeden işleyişinden bahsetmiş oldum sadece şimdiye kadar. Konuya da değinelim madem biraz. Takım elbiseli karizma ajanımız Graves kendi uygun gördüğü kişileri bulup ikinci bir şans sunuyor diyebiliriz. Kişilere özel hayatından bilinmedik bilgiler verilip, bir takım adli veya kişisel olaylar çözümleniyor ve "al sana kendi adaletini sağlama şansı!" deniyor, ajan Graves tarafından. Yöntem olarak da başlıkta da belirtildiği üzere 100 kurşun ile birlikte bir silah tahsis ediliyor. Bu sınırsız, sorumsuz kurşunların tespit edilmesine imkan yok. Üst makamlarda tanıdıkları var sanırım ki takip edilemiyor ve yaptırım uygulanamıyor. Sözün özü, güzel yazmış Brian Azzarello abi. Hem Vertigo'dan çıkmış bir seri, bu bile okumak için yeter diyorum ve paragrafı bitiriyorum.

Gel gelelim, Çizgi Düşler'in neler kattığına bu seriye. Öncelikle, baskı beni çok tatmin eden bir biçimde yapılmış. Kuşe kağıt yerine, mat renkli kağıt gözü yormuyor ve renkler üstünüze üstünüze gelmiyor. Zaten seri de gerçek hayatta geçen, doğaüstü bir kurgu içermeyen bir seri olduğundan abartılı renklere patlamalara, çatlamalara gerek duymuyor. Hatta serinin karanlık havasını da iyi yansıtmış. Bu kadar baskı övdükten sonra, çeviriye de değineyim. Argolar ve karakterlerin havasını yansıtan çeviriler mevcut. Genel olarak hoşuma gitti. Tek diyebileceğim, küfürlerdeki anlaşılan sansür olayı şart mıdır acaba? Bir denetim kurulu olup olmadığını bilemiyorum ancak bana yayınevinin kendi kararı gibi geldi. Bu da estetik bir zevk sadece, çok mühim bir istek sayılmaz.


Genel olarak fikir veren, eseri aldırıcı etkide bir inceleme serimlediğimi düşünüyorum, her ne kadar yayınevinden iskonto almıyor olsam da. Okunur yani bu seri ben diyeyim. Bu yazı yazıldığında, ilk 3 cildi Türkçe olarak çıkmış bulunmakta, darısı geri kalan 7 cildin başına. Çizgi roman günler. Kurşununuz eksik olmasın.

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails