Berke
KADAM
---
Batman: Yeni Dünya
İncelemesi
Batman’i nasıl yeniden
yaratabilirsiniz?
Superman: Yeni Dünya’yı
çok beğenmiştim. DC, Marvel’ın Ultimate’ine benzeyen evreninin ilk aşamasında doğru bir adım
atmıştı, en güçlü süper kahramanlardan birini gençleştirmiş ve
insanileştirmişti, hedef kitlesinin anlayabileceği bir karaktere dönüştürmüştü.
Şimdi ise sıra Batman’de. Ancak çizgi romanı okumadan önce büyük bir şüphem
vardı. Sevmediğim Geoff Johns’un yazmasının getirdiğinden de büyük bir endişe:
Batman’i nasıl yeniden yaratabilirsiniz?
Batman değişikliğe açık bir karakter değil, oldukça
kalıplaşmış; çizgi roman okumayan kitlenin bile yakından tanıdığı; trajedisiyle,
yan karakterleriyle, orijin hikayesiyle çok beğenilen bir karakter. Superman
böyle değil mesela, uzaylı olması, inanılmaz güçlere sahip oluşu pek sevilmez
ama Batman her açıdan mükemmel olduğundan yeniden yorumlanması da güç bir
karakter. Johns bu yaratım sürecinde birçok şeyi değiştirmiş ve beklediğimden
başarılı olmuş. Önemli bir eksiği olsa da başardıkları şeyler yanlışlarını
örtüyor.
Bilindiği üzere Batman, ailesinin ölümüne sebep olan şehrin
yozlaşmışlığını düzeltmek için kahraman olur. Fakat bu çizgi romanda kahraman
olmak için değil de intikam almak için yola çıkan bir Bruce Wayne var.
Ailesinin ölümü sıradan bir hırsız tarafından vurulması değil, arkasında cildin
kötüsü Penguin’e kadar uzanan bir komplo var. Bu da intikam hikayesini karmaşıklaştırıp
Penguin’le kesiştirirken Bruce’un kahraman olmaya karar verişinin işlenmesini
sağlıyor. Johns’un genç ve acemi Bruce’unun gelişimini görüyoruz yani,
ailesinin ölümünü aydınlatmak ve intikamlarını almak isterken bütün Gotham’ın
koruyucusu olmaya giden gelişimi. Karakter gelişimlerine aşırı önem veren biri
olarak bu gelişimin çok iyi işlendiğini söylemeliyim. Ancak Bruce’un çok acemi
olması Johns’un hatalarından biri. Batman, Superman’den bile güçlü
görünüyorken, “Because I’m Batman” esprisi bu kadar yaygınken acemi bir Batman
görmek şaşırttı açıkçası. Umarım ilerleyen ciltlerde Batman’in işinde
ustalaşmasını başarıyla işlerler.
Johns, yan karakterlerde Batman’de olduğundan daha
başarılı. Özellikle yeni Komiser Gordon’u beğendim. Gordon hikayeye kötü polis
olarak başlıyor, mantıklı da bir sebebi var: Kızını korumak. (Kızı Barbara’nın
ilk ciltten Batgirl’lüğe yol alması hoşuma gitti bu arada) Harvey Bullock ise
Gotham’ı bilmeyen iyi polis olarak hikayeye dahil oluyor ve cilt boyunca
ikisinin de değişimlerini görüyoruz. Gordon’ın bu halinden sevdiğimiz haline
dönüşümü çok güzel işlenmiş. Bir türlü sevemediğim Geoff Johns, Yeni Dünya’daki
karakter gelişimlerini işleyişiyle gözüme girmiş bulunmakta.
Batman’in kahyası Alfred de değiştirilmiş tabii ki. Wayne’lerin
sadık kahyası, eski bir asker olarak karşımıza çıkıyor. Artık aksiyona
girebilen bir Alfred’imiz var, bildiğimiz Alfred’den genç görünüyor üstelik ve
ben bu halini çok beğendim. Ailesi öldüğünden beri Bruce’un yanında durmuş olan
Alfred, Bruce’un Batman olmasında da büyük rol oynuyor.
Başka Batman karakterleriyle de karşılaşıyoruz. Harvey
Dent, Lucius Fox... Hepsi de farklılaştırılmış, ancak Earth One evrenine uygun
hallerdeler. Her karakterin yeni hikayeleri oldukça hoş yani. Geoff Johns
acemi, hata yapabilen bir Batman sunuyor ama –ki bunu şahsen beğenmesem de
Batman’in tecrübesiz hallerini görmek birçok okurun hoşuna gidebilir- karaktere
verdiği yeni amaç çok güzel. Batman evrenindeki karakterleri harika bir şekilde
yenileyen Johns, temposu yüksek bir öykü de sunarak çok iyi bir Batman hikayesi
okutuyor. Tabii Gary Frank’ın çizimlerine ve JBC Yayıncılık’ın başarılı işine
de dikkat çekmek lazım. Cildin esas başarısı Kara Şövalye’nin yeni orijini ve
hikaye kurgusu olsa da çizimler ve baskı-çeviri kalitesi okuma keyfini daha da
artıyor. Sözün özü, oldukça farklı ama bir o kadar da güzel bir Batman çizgi
romanıyla karşı karşıyayız, kesinlikle okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder