1. ÇROP Çizgi Roman İnceleme Yazısı Yarışması için seçtiğimiz “Uçma
Sanatı” eserinin yazarı Antonio Altarriba ile keyifli; kendi tarifiyle "bilgilendirici", bir söyleşi yaptık.
Sorular Gölge e- Dergi yazarı Ahmet Yüksel’in desteğiyle hazırlandı, sayın Canan
Maraşlıgil onları Fransızca’ya çevirdi, Muğla Üniversitesi Öğr. Gör. Yrd.
Doç. Dr. Özden
Fidan destek verdi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Fransızca okutmanı Utkan
Boyacıoglu da yanıtları dilimize kazandırdı.
Çizgi roman adına eylemlerimiz devam ediyor. Bu eseri okumamıza
vesile olan Versus Kitap’a teşekkürlerimizi sunuyor yazılarınızı yarışmamıza
bekliyoruz. Son katılım tarihi 15 Ekim 2012.
ÇROP – Son derece renkli ve çok yönlü bir kişi Antonio Altarriba. Fotoğraf, kitap, çizgi roman… Sizce kimdir o, onu bize nasıl tanıtırdınız?
Altarriba - Kurguya karşı her zaman bir tutkum oldu. Bunun nedeni gerçeklikten kaçmam mı yoksa onu daha iyi kavrama çabam mı bilmiyorum. Çünkü çoğu zaman hayal ürünü öyküler yaşama daha aydınlık bir bakışa izin verirler. İşte bu yüzden onları okumayı, dahası onları yaratmayı seviyorum. Roman, çizgi roman ya da fotoğraf dizileri biçiminde... Anlatım biçimleri arasında ayrım yapmadığımdan değil. Tam tersine. Seçtiğim anlatım biçimi konusunda çok duyarlı olduğum için. Ama ister yazılı olsun ister görsel çıkış noktası hep imgedir. Güçlü bir imge, alışılmamış, yaratım sürecini tetikleyen. İşte bu yüzden bir “anlatıcı”dan çok bir “imgeleyici” olduğumu söylüyorum
ÇROP – Çizgi romanla tanışmanız nasıl gerçekleşti? Çizgi
roman yazarlığına sizi iten önemli bir eser var mı? Eserlerinizi “roman, öykü”
gibi türlerle dile getirebilirdiniz bir yazar olarak. Sizi bir çizerle çalışma
zahmetine iten, görsel bir anlatımı tercih ettiren ne oldu?
ÇROP – Çizgi roman
yazarlığı öncesinde beslendiğiniz çizgi romanlar nelerdi?
Altarriba - Söylemesi zor… O
kadar çok ki… Little Nemo, Krazy Kat, Popeye, The Spirit gibi amerikan
klasiklerini çok seviyorum. Ama Avrupa’ya daha meyilliyim. Moebius, Tardi,
Fred, Marc-Antoine Mathieu, Schuiten-Peeters, Crepax... Unutmadan, elbette
Arjantinli büyük usta Alberto Breccia...
ÇROP – Uçma Sanatı… Uçma Sanatı öncesinde diğer çizgi
roman çalışmalarınız neler oldu? Son derece yoğun bir eseri yazmadan antrenman
yapmışsınızdır muhakkak.
Altarriba - Yarım
düzine kadar albümüm ve yayınlanan pek çok kısa öyküm var. (yalnız çizgi
romanlardan söz ediyorum). 70’li yılların sonundan beri senaryolar yazıyorum.
Yani oldukça deneyimliyim. Aslına bakarsanız “El arte de Volar”nin anlatı
malzemesi belli bir olgunluğa eriştiğimden beri aklımda. Senaryonun yazımına on
beş ayımı verdim. Kim dört yılda çizdi. (Diğer işlerle eşzamanlı çalışması
gerekiyordu). Toplamda beş yıl. Ben Nisan 2004’te yazmaya başladım. Kim son kareyi
çizdiğini söylemek için beni Şubat 2009’da aradı. Babamın 99 yaşında olacağı
gündü.
ÇROP - Uçma sanatı
yazma fikri aklınıza nasıl geldi? Buna sizi babanızın hayatı mı itti,
İspanya’ya olan sevginiz mi, dünya genelinde yaşanan benzer siyasi ve
kapitalist gelişmelerine bir karşı duruş sergileme isteği mi?
ÇROP - Hemen her bölüm ve sahne; mesela kitabın başındaki
tarlaların mülkiyeti ve bölünmesi meselesi bile kitabın özeti gibidir, özenle
düşünülmüş ve çalışılmış. Bu noktada akla gelen soru eser babanızın biyografisi
gibi görünse de eserin ne kadarının kurgu ne kadarının gerçek olduğu oluyor?
Altarriba - El arte de Volar tarihi
gerçeklere son derece sadık kalan bir kitaptır. Aile tarihimize olduğu kadar
İspanya tarihine de. Kim ve ben çok araştırma yaptık. Yalnız olaylar üzerine
değil, manzaralar, binalar, silahlar, giysiler üzerine de. Bu anlamda
anlattığımız her şeyin aslına sadık olduğunu söyleyebiliriz. Kimi zaman
anlatının imgesel değerini arttırmak ya da öykünün akışını kolaylaştırmak için
kurgusal öğeler de ekledim. Örneğin babamın hiçbir zaman Durruti espadrilleri
olmamıştır. Tüm anarşistler gibi O da bunlardan sürekli söz ederdi ama onlara
asla sahip olmadı. Onları anlatıya sokmak, kitabın özgürlük düşüncesine ve uçuş
imgesine vurgu yapan çok önemli bir bölümünde devamlılığı sağlamama yaradı.
ÇROP – Uçma Sanatı İspanya’nın tarihine ışık tuttuğu gibi
ciddi bir yüzleşme ve sorgulamayı da barındırıyor. İspanyol okur nasıl
karşıladı Uçma Sanatı’nı?
Altarriba - Elbette tarihin
sorgulanması da söz konusu. Çünkü tarihi kazananlar yazıyor. Özellikle İspanya
örneğinde bu böyle. İç savaştan sonra kırkı yıl diktatörlük vardı. Ve Franco
yönetimi, şer güçler olarak adlandırılan komünizmle, anarşizmle yani genel
olarak sol düşünceyle mücadele üzerinden kendini tanımladı. İspanyol Kilisesi
bu savaşı bir tür kutsal haçlı seferi olarak gördü. Bu durumda İspanya tarihi
gözden geçirilmek ve yeniden yazılmak durumundaydı. Tarihi gerçeklerin ve
kahramanlarının ortaya konması için. Bu alanda daha yapılacak çok çalışma var.
Tarihin yeniden ele alınmasını destekleyen İspanyolların sayısı oldukça fazla.
Ben bunu bilinçli olarak yapmadım. Ama bu ortak gereksinim kitabın oluşumuyla
çakıştı ve kitap hem yenilenlerin torunları için hem de bugün kendilerini hala
o günkü değerlerle tanımlayanlar için bir referans noktası oluşturdu. Böylece
“Art de volar” İspanya’da
bir çizgi romandan hiç de beklenmeyecek bir başarıya ulaştı.
ÇROP - Globalleşen dünyanın gidişatı, kapitalizmin
ulaştığı nokta, yaratılan apolitik edilgen tüketim toplumları… Siz bu gidişatın
neresindesiniz, Uçma Sanatı’ndan çıkarılacak dersler desek neleri ön plana
çıkarmak isterdiniz?
ÇROP - Çizer Kim ile nasıl çalıştınız? Siz mi karar
verdiniz Kim ile çalışmaya yoksa “ben çizerim” mi dedi? Bu çalışma esnasında
çok müdahale etme ihtiyacı hissettiniz mi çizere? “Yok, bu yer yanlış, bu
adamın özelliği şöyle” diyerek yol gösterici oldunuz mu?
Altarriba - Senaryoyu yazmaya
başladığımda bu kadar uzun ve kişisel bir öyküyü imgelere taşıyacak bir çizeri
bulamayacağımı düşünüyordum. Editoryal desteğim vardı ama ekonomik desteğim
yoktu. Bu durumda yalnızca sanat aşkıyla çalışmak gerekiyordu. O zamanlar Kim’i
şahsen tanımıyordum. Elbette çalışmalarını görmüştüm ve ne denli başarılı bir
çizer olduğunu biliyordum. Doğal olarak daha şematik ve karikatürsel bir
biçemde eleştirel çizgi romanlar yapıyordu. Ama ben daha gerçekçi bir biçem
yapabileceğini hissediyordum. Kitap, hazırlanmasını olanaklı kılan tam bir rastlantılar
dizisinin sonunda meydana çıktı. Bu rastlantılardan biri de Kim ile bir çizgi
roman festivalinde karşılaşmamızdır. Çok iyi anlaştık ve pek çok ortak noktamız
olduğunu gördüm. Babası da Franco döneminin baskılarının mağdurlarındandı. O’na
senaryodan söz ettim ve ilk satırları okur okumaz çizmeyi kabul etti. İşbirliği
süreci çok iyi geçti. Ben çok belirgin ve betimleyici senaryolar yazarım. Bu
durumu Kim çok rahatlatıcı buldu. Kimi simgesel ve düşsel sahnelerde sorunlar
oldu. Bunlar çok güçlü bir kod değişimini gerektiriyor. Babamı bir dikiş
makinasını sürerken ya da bir bisküvinin üzerinde uçarken göremiyordu. Ama
sonuç olarak anladı ve şu an gurur duyduğu çizimler ortaya çıktı.
ÇROP - Çizgi romanınız 5 ayrı ödüle layık görülmüş. Bu
ödüller yeteri kadar tatmin edici mi sizce? Daha da önemlisi sizce verilen
ödüller bir yapıtın gücünün ve değerinin onaylanmasında belirleyici midirler?
Altarriba - Böyle durumlarda
ödüller çok önemlidir. Bu kitap küçük bir yayınevi tarafından basıldı ve halkın
desteğiyle kulaktan kulağa duyurularak bulunduğu yere geldi. Ödüller tarihe
farklı bakışın resmen tanınması anlamına geliyordu. Özellikle babam ve tüm o
mücadeleci kuşak adına bunları önemli buluyorum. Ödülleri her zaman onların
adına aldım.
ÇROP - Siz Uçma Sanatı dışında da çizgi roman senaryoları
yazdınız, İspanya çizgi romanının tarihçesini kaleme aldınız. İspanya’da çizgi
roman ne durumda? İspanyol çizgi romanından son derece güçlü yapıtları
tanıyoruz. Ancak bunlar Fransa’da basılınca tanınıyor. Sizin bu süreçle ilgili
görüşünüz nedir?
ÇROP – II. Dünya Savaşı, Amerika ve Yahudi soykırımını anlatan çizgi romanlar güçlü lobiler sayesinde çok daha popüler oluyor, çok daha fazla satıyor, biliniyor. Onları sanatsal olarak küçümsemiyorum ancak yine de son derece başarılı bir eserin sahibi olarak soruyorum size: Sizce eseriniz dünya çapında hak ettiği kadar çok tanınıyor mu? Başka hangi ülkelerde okundu, hangi dillere çevrildi çizgi romanınız? Mesajınız geniş kitlelere ulaşabiliyor mu sizce?
Altarriba - Türkiye ve Fransa
dışında kitabımız İtalya’da, Almanya’da, Kore’de çevrildi. Yakına Brezilya’da
da yayınlanacak. Fransa’da kitap büyük ilgi gördü ve büyük bir kitle tarafından
tanındı. Amerikan endüstrisinin yahudi soykırımı öykülerinden İspanya’ya göre
çok daha fazla yararlandığı doğrudur. Ama ben babama güveniyorum. Kitabı
yükseklere taşıyan O ve bu yükselişin süreceğini biliyorum. Yavaş ama kararlı
bir biçimde daha büyük kitlelere ulaşmaya devam edecektir.
ÇROP – Diğer çizgi roman eserlerinizde erotizmin çok yoğun
olarak kullanıldığını gördüm ancak lisan sorunundan dolayı okuyamadım. Onlar ne
anlatıyor? İçerikleri Uçma Sanatı kadar yoğun mu? Erotik öğelerin bulunduğu bir
eserin arka planı da belli görüşleri barındırabilir. Sizin diğer yapıtlarınız
da okumak isteriz. Türk okuruna onları tanıtacak olsanız neler söylerdiniz?
Altarriba - Erotizmi
en önemli anlatım gereçlerinden biri olarak görüyorum. Dinler ya da diğer güç
odakları tarafından sürekli olarak inkar edilen veya yönlendirilmeye çalışılan
erotizm, davranışlarımızın temelden etkiler. Bu anlamda erotizm üzerine yazmak
ahlaken özgürlükçü bir tutumdur. Ve anlatı açısından tam bir meydan okumadır.
Bu derece yoğun ve bu derece ayrıntılı bir bütün nasıl ele alınmalıdır? Bunların
hepsi yazar için bir meydan okumadır... Edebi erotik anlatılar ve çizer Laura
ile birlikte erotik çizgi romanlar kaleme aldım. O’nunla değişik zaman ve
kültürlerdeki duyarlılıkları keşfediyorum. Böylece antik Çin’de, klasik
Yunan’da ya da İtalyan Rönesans’ında geçen öyküler hazırlıyoruz. Bu, Laura’ya
görsel biçemlerle ve söz konusu dönemlerin estetik anlayışlarına göre oynamalar
yapma olanağı tanıyor.
ÇROP – Bu
röportajı yaptığımız için mutluyuz. Emekleriniz için teşekkür ederiz.
Altarriba – “El
arte de Volar”ın Türkiye’de de okunabilmesinden çok
mutluyum. Bu, kimi öykülerin evrensel olduğunu, farklı kültürlerde de
anlaşıldıklarını, duyumsandıklarını kanıtlıyor. Bunun için Murat Tanakol’a da
teşekkür etmeliyim. Ayrıca Ümit Kireççi’ye ve yapıtıma ilgi gösteren ve onunla
ilgili çözülmeler yapan ÇROP’a da ayrıca teşekkür ediyorum. Size iyi şanslar ve
kolaylıklar diliyorum. Çizgi romanların yaygınlaşması, incelenmesi ve
yazarlarının tanıtılması çok önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder