R. R. Martin'in Game of Thrones "Taht Oyunları" dizisinin üçüncü kitabı
"Kılıçların Fırtınası" Epsilon yayıncılık tarafından yayımlandı. Biz de FRPnet.Net admini Kayra Keri Küpçü'yle dizinin çevirmeni Sibel Alaş'la küçük bir söyleşi yaptık kaşla göz arasında. Sorularımızı bir gün gibi rekor hızda yanıtlayan Sibel hanıma teşekkür eder, kızının gözlerinden öper, anneler gününü kutlarız:
- Merhabalar Sibel hanım. Aslında pek çok kişi sizi tanıyor. Şarkılarınız
dilden dile hâlâ akıllarda. Ancak biz bugün sizinle harika bir fantastik
serinin çevirmeni olarak röportaj yapalım istedik. Biraz kendinizden ve
çevirmenlik geçmişinizden bahseder misiniz?
Öncelikle bu söyleşi için teşekkürler. Evet, insanlar
beni müzisyen olarak tanıyor fakat ben ilk ve orta öğretimimi İngilizce
müfredatlı bir okulda tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi'nde Amerikan
Kültürü ve Edebiyatı okudum. On yaşımdan itibaren Önder Bali Müzik Okulu'nda
müzik eğitimi aldım. İş olarak müzik yapmayı tercih ettiğimde, edebiyat
profesyonel anlamda geri planda kalmış olsa da, ilgilenmekten asla
vazgeçmediğim bir alandı. Çevirmenlik, Epsilon Yayınevi için çevirdiğim Kırık
Kalpler Oteli isimli kitapla başladı.
Hayır okumamıştım. Seriyi benim çeviriyor olmamı
gerçekten şans addediyorum; elimdeki kitap bitmişti, Epsilon'la görüştüm ve
yeni bir kitabın çevirisine başlayabileceğimi söyledim, yayın yönetmenimizin
bana gönderdiği kitap, serinin ilk kitabı olan Taht Oyunları'ydı. Bu durumda
Epsilon'a teşekkür etmem gerekiyor sanırım, çünkü bu kadar önemli bir eserin
çevirmeni olarak anılmak bu işi yapan herkese büyük gurur verir.
- Normalde de fantastik kurgu okur musunuz? En sevdikleriniz hangisi?
Maalesef bir fantastik edebiyat okuyucusu değilim.
Bununla birlikte, Yüzüklerin Efendisi'nin "fanatik" hayranlarından
biri olduğumu söyleyebilirim:)
-.Kavramlar ve kurgusal sözcüklerle terimler fantastik kurguda sıkça
karşımıza çıkar. Siz çevirmen olarak türün diğer eserlerinden faydalandınız mı?
Daha doğrusu diğer çevirileri incelediniz mi? Ortak kavramların çevirisinde
sizinle uyuşan veya çelişen noktalar var mıydı?
Elbette faydalandım. Ancak Buz ve Ateşin Şarkısı, epik
fantastik türün içinde değerlendiriliyor olmasına rağmen, fantastik öğelerin
minimumda tutulduğu bir eser. Ortak terminoloji, genelde mitolojik yaratıklar
söz konusu olduğunda kullanılıyor. Eserde bahsedilen silahlar, zırhlar, kuşatma
makineleri, mimari ve bu gibi şeylerin, ortaçağa ait gerçek kavram karşılıkları
var. Geri kalanı, George R.R. Martin'in, kendine ait orijinal kelimelerle
yarattığı yepyeni bir dünya.
-.Göstergelere baktığımızda Nartin’in Anglo-Saxon mit, tarihi ve
Hristiyanlığa göndermeler yapmış. Bunları tespit edebildiniz mi? Okurumuz sizce
eseri bunları çözümlemeden layıkıyla anlayabilir mi?
Bu göndermeleri tespit etmemek mümkün değil elbette. Serinin
ilk kitabındaki din kavramı, Anglo-Saxonlar tarafından kabul gören paganizm
türüne benziyor. Mesela, eserde "Yedi" olarak isimlendiren inancın yedi
tanrısından biri olan Savaşçı, Anglo Saxonlar'ın savaş tanrısını hatırlatıyor,
yine aynı şekilde, Yabancı da Anglo-Saxonlar'ın ölüm tanrısını. Serinin ikinci
kitabından itibaren, bu çok tanrılı inancın, tek tanrılı bir inanca işaret ettiğini
de fark ediyoruz, zira yazar satır aralarında, bu yedi tanrının aslında tek bir
tanrının yedi yüzü olduğundan bahsediyor. Okuyucunun bunları çözümlemeden de
eseri anlayabileceğini düşünüyorum, çünkü George Martin kendi yarattığı inanç
sistemini gayet net ve anlaşılır bir şekilde izah etmiş. Yeri gelmişken atlamamamız
gereken bir noktadan daha bahsetmek isterim. Eserdeki tek inanç sistemi Yedi
değil; Yedi'den önceki Eski Tanrılar, bilinen üç büyük kıtadan biri olan
Essos'da kabul gören Işık Tanrısı, Dothraklar'ın inandığı Büyük Aygır, Barışçıl
İnsanlar'ın İmtizaç Tanrısı diğer inanç sistemlerine ait öğeler.
- Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin dizisi Taht Oyunları da tüm dünyada çok tutuldu. George R.R. Martin'in hem senaristlik hem yapımcılık tecrübesi olması diziyi mutlaka kitaba sadık tutuyor ancak siz, kitapla diziyi kıyasladığınızda diziyi nasıl buluyorsunuz?
Bu konuda sizinle aynı fikirde değiliz:) Ben George
Martin'in, diziyi kitaba sadık tuttuğunu düşünmüyorum. Eserdeki bazı çok önemli
karakterler ve olaylar dizide hiç yer almamış. Örneğin, Robb Stark'ın aldığı
kararlarda büyük rol oynayan Sör Brynden Tully dizide hiç görünmedi. Lord Renly
ile Çiçek Şövalyesi'nin arasındaki münasebet eserde asla bu kadar detaylı
resmedilmedi. Bunun gibi sayısız örnek var. Benim kendi adıma tek tesellim,
sizin de dediğiniz gibi George Martin'in dizinin yapımcılarından biri olması ve
değişiklikleri bizzat yapması. Dizinin hayranı olup da kitabı okumayanlara, en
kısa zamanda okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum, çünkü çok şey kaçırıyor
olabilirler:)
- Pek çok yazar, kahramanlarını ve karakterlerini öldürmekten uzak durur.
George R.R. Martin bu konuda fazla rahat. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bay Martin'in çok cesur olduğunu ve bu cesaretinin
elindeki malzemenin bolluğundan kaynakladığını düşünüyorum. Eserde, her biri
eşit ağırlıkta önem taşıyan sayısız baş karakter var ve hikaye ilerledikçe bu
karakterlere yenileri ekleniyor. Edd Stark'ın öldürüldüğü sahneyi tercüme
ederken soluğumun kesildiğini hatırlıyorum. Hikayenin nasıl ilerleyeceğini, bu
boşluğun nasıl doldurulacağını epey endişeyle düşünmüştüm. Şimdi biliyorum ki
Bay Martin o boşlukları ustaca dolduruyor. Aslını isterseniz, eseri bu kadar
sürükleyici yapan ve heyecan dozunu her zaman yüksek tutan şey, Bay Martin'in
bu cesareti.
- Kitaptaki favori aileniz hangisi? :)
Hiç tereddütsüz
Stark Hanedanı:) Sahip oldukları o kadim dürüstlüğü ve cesareti seviyorum
sanırım.
- Peki ya en sevdiğiniz karakter? Neden?
Az önceki cevaptan sonra tuhaf gelebilir ama en
başından beri Tyrion Lannister. Zekâsını, eserdeki insanların bir türlü
göremediği nezaketini ve hatta adalet duygusunu seviyorum. Tyrion, fiziksel
özelliklerinden dolayı çocukluğundan beri dışlanan ve ezilen bir karakter,
belki bu yüzden, bir okuyucu olarak her seferinde ondan yana duruyorum:)
- Serinin gidişatı oldukça karmaşık bir hal almakta. Sizce ilerleyen
zamanlarda neler olur?
Bir noktaya kadar neler olacağını biliyorum. Dördüncü
kitabın çevirisine başladım ve beşinciyi okuyorum ama anlatmam elbette mümkün
değil:) Henüz yazılmamış kitaplarda neler olur diye sorarsanız, okuyucusunu
şaşırtmayı bu kadar seven bir yazardan her türlü sürprizi bekler ve en ufak bir
tahminde bulunamam:)
-.Ve yeni albümünüz. Bize onu anlatabilir misiniz? Fantastik olmayabilir ve
konumuzu dağıtıyor gibi görünebilir ama dinleyeni hayal alemine taşıyan bir
müzik yapıtından daha fantastik ne olabilir ki?
Bir şarkıyı bundan daha iyi tanımlayamazdınız. Umarım
bu tanıma yakışır bir şeyler yapmayı başarırım:) Şarkılar hazır. Bir aksilik
olmazsa, A Feast For Crows'un çevirisini bitirdikten sonra kışa doğru stüdyo
çalışmalarına başlamak niyetindeyim.
Sevgiler:)
Kayra "Keri" KÜPÇÜ
&
Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
Ümit Kireççi
3 yorum:
Teşekkürler,
sibel Alaş harika bir çevirmen
Cok iyi bir seri buz ve atesin sarkisi cevirmende orjinal kitaptaki akicilgi korumus
Röportaj için çok teşekkürler
Yorum Gönder