2 Mayıs 2012 Çarşamba

Scarlett Johansson’la Avengers Röportajı

En seksi olmak gibi bir derdim yok



The Avengers (Yenilmezler) filminin Londra galasında Scarlett Johansson’la röportaj...
Marvel’in çizgi romanlarından uyarlanan The Avengers (Yenilmezler) filminin Londra galasında, filmin oyuncularıyla buluştuk. Bilhassa Scarlett Johansson’la uzun uzun konuştuk...
Londra’da Mayfair’deki Carlridge’s Hotel’de dışardaki yağmurun karanlığı var. Muhtemelen Polonyalı olan 17 yaşlarındaki asansör görevlisi, az önce Scarlett Johansson’ı 1’inci kata getirmiş olmanın heyecanıyla kıpkırmızı. Benim kırmızı yüzümün sebebiyse asansörden çıkar çıkmaz “Yenilmezler” filmindeki Thor karakterini canlandıran Chris Hemsworth ile çarpışmış olmam. Üstelik kocaman adama çarpıp özür dilemem gerekirken “Ah, siz gerçekten de Thor kadar büyükmüşsünüz” deyivermiş olmam. Ne yapabilirim ki, içimde fena halde heyecanlı bir çizgi roman okuru var! Ama bu sadece bir başlangıçmış. Günün geri kalanını da Carlridges’in birinci katında sürekli sevdiğim oyuncularla karşılaşıp konuşarak geçirecekmişim meğer.


KARA DUL/ SCARLETT JOHANSSON

Önce Scarlett’in hasta olduğu, röportajlara katılamayacağı haberi geldi. Günlerdir buna hazırlanıyordum ve bir anda Londra’nın soğuk yağmuru altında başımdan bir kazan kaynar su dökülmüş gibi oldum. Sonra otelin koridorunda başkalarıyla konuşurken bir kapıdan güleryüzlü, sarışın, ufak tefek ve fena halde alımlı bir kadın çıktı. Scarlett Johansson karşımdaydı. Marilyn Monroe’dan beri dünyaya gelmiş en seksi yaratık olduğunu düşündüğüm, oyunculuğuna da müzisyenliğine de hayran olduğum Scarlett. Hatta bundan 2 sene evvel “Hastayız Sana Scarlett Abla” diye bir yazı yazmıştım HT Pazar’da da okuyuculardan yüzlerce “Biz de hastasıyız” mail’i almıştım. Bir önceki gece galaya Prada elbisesiyle katılmış, çevredeki moda yazarlarından düşük not almıştı. “Elbise güzel de başkasında daha iyi durabilirdi” diye konuşuyorlardı kendi aralarında. Sesi kısık, hafif nezle gibi ama ışıl ışıl. Güzelliğinin fazlasıyla farkında olan afacan genç kızların havası var üstünde. Bu halini görünce kameranın gerçekten bazı insanları daha çok sevdiğine ve Scarlett’in gerçekten iyi bir oyuncu olduğuna daha çok inanıyorum.

‘İYİLERİN YANINDA SAVAŞIYORUM’
“Yenilmezler”de Scarlett, Natasha Romanoff karakteriyle ikinci kez Kara Dul olarak karşımızda. Daha önce Demir Adam filmi için Kara Dul olmuştu. Yenilmezler’in tek kadın olanı Kara Dul bir mutant değil, süper güçleri yok ama üstün dövüş yetenekleri olan bir casus. Scarlett, karakterini şöyle anlatıyor: “Kara Dul biraz gri bölgede; Kaptan Amerika gibi yurtsever değil. Karanlık geçmişine rağmen, bir açıdan iyilerin yanında savaşıyor.”

“Demir Adam 2” filminde Kara Dul karakterini canlandırdıktan sonra, bu karakterin başka Marvel filmlerinde de görüneceğini düşünmüş müydünüz?

Hayır, Kara Dul’un geleceğinin ne olacağını, hayranların tepkisinin nasıl olacağını tahmin edemiyordum. Bu yüzden Yenilmezler’in bir parçası olmak çok heyecan verici.

Karakter olarak Kara Dul’u seviyor musunuz?

Kara Dul’un hayranıyım. Davranışlarına ve görünüşüne fikirlerimi katmaktan ve onu şekillendirmekten keyif alıyorum. Onu canlandırmaya bayılıyorum. Daha önce hiçbir karakteri tekrar portreleme şansım olmadı. O yüzden de tekrar o kostümü giymek, eski bir dostu tekrar görmek gibi hissettirdi.

Kostümünüz çok seksi bulundu...

Herkesin neden bu kostümle kafayı bozduğunu anlayamıyorum bir türlü! Diğer karakterlerin kostümleri benimkinden daha seksi. Erkekler de daracık şeyler giyiyor. Hatta Thor’a bakın sadece minik bir bez parçası var üstünde! Kara Dul’un kostümü hep aynı tarz olmuştur. Artık tek tabanca yerine iki tabanca taşıyorum ve onları kullanıyorum. Bu filme kısa saçlıyken başladım ve her zaman kendi saçımla rol yapmayı tercih ederim. Bence daha iyi görünüyor ve daha canlı hareket ediyor.

Senaryoyu okumadan önce biraz daha “çizgi roman meraklısı erkek çocuklara yönelik” bu filmde sadece gözlere hitap etme ihtimalinden endişelenmiş miydiniz?

Hayır, çünkü Marvel’in de Walt Disney’in de yaptıkları işleri, oyunculara, senaryolara nasıl yaklaştıklarını biliyorum. Hiçbir zaman bir süs eşyası olarak bulunmadım işlerimde, onlar da bunu biliyor. Tüm bunların yanında Kara Dul karakterini canlandırmaya başladıktan sonra gördüm ki çizgi roman hayranı çok fazla kız var. Kara Dul, sert bir karakter. Bunda da belirgin bir seksapel var fakat yönetmenimizin odaklandığı nokta karakterin ne kadar seksi göründüğü değil. Bu zaten daracık bir kostüm giydiği ve silahlı, sert bir kadın olduğu için ortada olan bir nokta. Kara Dul seksi olsa da hiçbir zaman karakterin getirdiği cesaretten geri kalmıyor.

Dünyanın en seksi kadınlarından biri, olarak anılmak nasıl bir duygu?

Kimsenin arkamdan “Aslında çok çirkin” demesini istemem ama dünyanın en en seksi kadını olmak gibi bir derdim de yok.

Bu film için yeni dövüş teknikleri öğrendiniz mi?

Wushu’yla (Çin Dövüş Sanatı) çok haşır neşir olduk fakat bu filmde kesinlikle öğrenmem gerekenden daha fazla silah var. Bu da biraz karmaşık oldu, özellikle de sopayla dövüşmeyi öğrenmek zordu. Egzersiz için strafor süpürge sopası kullandım.

Bu filmi farklı kılan nedir?

Oyuncu kadrosu çılgınca. Bu tarz oyuncuların, böyle bir fantezi dünyasında biraraya geldiğini ne zaman görüyorsunuz ki? Hem yazar hem de yönetmen Joss Whedon’un hikâyeye getirdiği köklü doğa da önemli. Bu, Joss’un fantastik hikâyelerle ilgili en çok sevdiği şey; gerçeklikten bambaşka bir dünyaya kaçabilmek ama samimiyeti kaybetmemek. Düşünsenize, elinizde bir Rus casusu, bir okçu, başka gezegenden gelen bir Nordik Tanrı, demir kıyafetleri olan bir adam, dondurulmuş bir adam ve bir de canavar var. Kısaca, bu karakterlerin hepsini inanılmaz bir duruma koyup bunu gerçeğe benzetmeye çalışıyorsunuz!

HULK/ MARK RUFFALO
Bir gece önce Westfield alışveriş merkezindeki Vue Cinema’da yapılan The Avengers galasının ardından oyuncuların bir kısmı “kutlama” için dışarı çıkmışlar ve sabaha karşı otele dönmüşlerdi. Kadınlar (Scarlett Johansson ve Cobie Smulders) bir önceki gecenin yorgunluğunu makyajla kapatabilmişti ama erkeklerin neredeyse tamamı ellerinde kocaman birer şişe su ile geziyordu. Bu tüyoyu da Hulk karakterini canlandıran Mark Ruffalo’dan aldım: “Elinde su şişesi olanlara bak, hepsi ayılmaya çalışıyor.” Ruffalo sanırım oradaki oyuncular arasında en ilginç hikâyeye sahip kişiydi.

‘HULK OLMAMI ANNEME BORÇLUYUM’
Çok uzun sure oyuncu olmak için uğraşmış Ruffalo. Yaklaşık 600 seçmeye katılmış. Babasıysa aile işini devam ettirmesini söylüyormuş. Bir gün artık pes etmeye karar vermiş ve aile işine gireceğini annesine söylemiş. Annesinin bundan memnun olacağını beklerken “Eğer oyunculuk tutkunu bırakırsan seni evlatlıktan reddederim” demiş. Şimdi, “Hulk olmamı anneme borçluyum” diyor. Küçükken en sevdiği çizgi karakterlerden Hulk rolü onun için ayrı bir mutluluk. “Sizin içinizde bir Hulk var mı gerçekten” diye sorduğumda, “Bir zamanlar vardı. Ya da Hulk’a benzer bir canavar... Çok öfkeli bir gençtim. Öfkemi ve enerjimi nasıl kullanacağımıysa bilmiyordum. Bir sürü seçmeye katıldığım gençlik dönemlerimde tek başıma yaşadığım eve gelsen, bütün duvarların posterlerle kaplı olduğunu görürdün. Çünkü duvarlarda yumruk izleri vardı. Ama şimdi öyle değilim” diye anlattı; biraz pişmanlık ve bolca içtenlikle.

THOR/ CHRIS HEMSWORTH
Thor, hani şu asansör çıkışında karşılaştığım “yarı Tanrı” adam, tam bir aile babası. Çok karizmatik, havalı. Aynı zamanda da güler yüzlü. “Galalarda o kadar çok imza dağıtıyoruz, fotoğraf çektiriyoruz ki eve gidince kimsenin benden imzalı fotoğraf istememesini tuhaf karşılıyorum” diyor gülerek. 1983 doğumlu aktörü daha önce de Thor olarak izlemiştik. Thor 2 filmi gösterime girmeye hazırlanırken, oynadığı The Avengers ve The Cabin In The Woods filmleri sinemalarda. Bu kadar genç biri, böylesine başarılı olunca genelde ultra çapkın bir karakter, gününü gün eden bir delikanlı görmeyi bekliyor insan. Oysa 2 senedir birlikte olduğu oyuncu eşi Elsa Pataky ile çok mutlu. Elsa hamileliğinin son haftalarında ve Chris eşinin doğumunu galalar yüzünden kaçırmaktan çok korkuyor. O yüzden her yere birlikte gidiyorlar.

AJAN MARIA HILL COBIE SMULDERS
Ah! Cobie Smulders. How I Met Your Mother dizisini izleyip de onu gördüğü anda “Robin!” diye bağırmayacak biri var mı? İnanın kendimi çok zor tuttum. Mavi bir pantolon-ceket, beyaz tişörtle karşımda gerçekten de Robin vardı. Kendinden çok da farklı bir karakteri canlandırmıyormuş How I Met Your Mother dizisinde. Aslen Kanadalı olan Cobie, oyunculuk akademisine gidecek parayı biriktirmek için modellik yapmış zamanında. “O zamanlar gençtim ve modelliğin en güzel yanı iş için tüm dünyayı gezebilmekti. Fakat boyum top model olabilmek için kısaydı ve ben oyuncu olmak istiyordum” diye anlattı. Bu, Cobie’nin ilk sinema filmi. O yüzden aralarında en heyecanlı olan o. İşin en komik yanı, nişanlısının çok büyük bir çizgi roman fanı olması. Bu film için görüşmeye çağrıldığında oynaması için en çok nişanlısı dua etmiş. “O zaman sinemada sizi izleyince yeniden âşık olmuştur” diyorum. “Sanırım oldu. Belki de filmdeki kostümümü bir hafta sonu için eve götürmeliydim, bunu niye daha önce düşünmedim ki” diyor gülerek. Dizide Robin’in silahı da var ama hiç kullanırken görmedik... “Dizide silahı en fazla çantamdan çıkarıp elime aldım ama filmden önce hiç gerçek atış yapmamıştım. Çekimlerden önce özel antrenmanla çalıştım” diyor. Set ortamınınsa çok eğlenceli olduğundan bahsediyor.

Kaynak - Hakimiyet

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails