2 Nisan 2018 Pazartesi

Çizgi Roman okurlarının babası Ülkü Tamer'i Kaybettik

Ülkemiz çocuklarını çizgi romanla kaynaştıran, çizgi roman okuma alışkanlığını, devamında okumayı, sonrasında da iyi, vicdanlı insan olabilme özelliğini kazandıran ve çizgi roman okuttuğu için haksızca, sıkça eleştirilen büyük şair Ülkü Tamer hayata gözlerini yummuş. Kendisini sevgiyle uğurluyoruz...

Gelin o günleri ustanın kaleminden okuyalım:
  

1970'lerin sonunda yayımladığımız Milliyet Çocuk Dergisi neredeyse hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği bir okur sayısına ulaşmıştı. Bir İspanyol yayımcısının önerisi gelmişti önümüze: Çizgi roman biçiminde klasikler. İspanyollar, 100'ü aşkın klasik romanı 32'şer sayfalık çizgi roman biçiminde "özetlemişti". Yayın haklarını aldık. Her sayı bir "çizgi klasik" yayımladık. Okur büyük ilgiyle karşıladı bunu ama çizgi roman denilince tüyleri diken diken olan kimi yazarlar eleştiri oklarını yağdırdı: "Çocukları okumamaya teşvik ediyorsunuz! Çizgi romanını okuyunca kimse o kitabı okumaz!"

Biz pek öyle düşünmüyorduk. TV'den örnekler veriyorduk: O sıralarda gösterilen "Zengin ve Yoksul"un kitabı neden baskı üstüne baskı yapıyordu? Sinemaya uyarlanmış romanlar da öyle. Filmi gösterilen kitap hemen bestseller listelerinin tepesine kuruluyordu. 

    ***

Aradan kaç ay geçti bilmiyorum, bir gün Altın Kitaplar'a uğradım. Yayınevinin yöneticisi Turhan Bozkurt, "Sana ilginç bir şey anlatacağım" dedi. "Bizim klasiklerden birinin satışı ansızın alevleniyor. Kitapçılardan talep üstüne talep yağıyor. İki hafta geçiyor, bir başka klasiğin satışı hızlanıyor. Şaşırdım. Sonra bir de baktım ki, o hafta satışı artan klasiğin çizgi romanını yayımlamışsınız. Geçmişe döndüm, Milliyet Çocuk'un eski sayılarını buldurdum. Mesele anlaşıldı. Ne zaman bir klasiği çizgi roman olarak yayımlasanız, bizdeki kitabın da satışı yükseliyor."

    Görüşümüzü destekleyen somut bir örnekti bu. Çizgi romanlar küçükleri okumaya özendiriyordu. Öyküleriyle...


Bizler "Robinson Crusoe"yu, "Gulliver'in Yolculukları"nı okuyarak büyüdük. Onları çocuk kitabı belledik. Birçok çocuk gibi. Okuduklarımız, kitapların özetleriydi elbette. Önemli olan öyküleriydi. 


    ***


1980'lerin başında Türkiye'de bir çocuk kitapları furyası yaşandı. Birçok ünlü yazarımız çocuk kitabı yazdı. Şimdi o kitaplardan kaçının adını kaç kişi hatırlıyor?


Yazarlarının değerini kimse yadsıyamaz. Ama yazdıkları çocuk kitapları bugün nerede? Büyüklere yazar gibi yazmışlardı. Çocuğa öykü anlatmaktan çok, kendi yazarlıklarını öne çıkarmaya özen göstermişlerdi.


    ***


Çocuk kitaplarında önemli olan sadece öyküdür demiyorum. Öykü bir başına elbette yetmez. "Yazarlık düzeyi" de aynı ölçüde önemlidir. Ama yazarlığı öykünün önüne çıkarırsanız okurunuzun ilgisinden yoksun kalırsınız.

Sırf öykü anlatmak için peş peşe olaylar sıralamaktan da söz etmiyorum. Anlatılan öykünün merak uyandırması, değişik ve çarpıcı olması, hayal gücüyle örülmesi gerekir.


İşte son örnek: Harry Potter dizisinin başarısında en büyük payın öyküsü olduğunu düşünüyorum.


Başka etkenler de söz konusu elbette. Ama okur ilgisinin temeli, Harry Potter'ın "başından geçenler"de yatıyor. Tom Sawyer'in, Huckleberry Finn'in, Pinokyo'nun, Heidi'nin "başından geçenler" gibi. 

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails