23 Şubat 2017 Perşembe

Varol Yaşaroğlu'yla Animasyon, Fırıldak Ailesi ve Çizgi Roman Sohbeti Yaptık

Türk animasyon dünyasını farklı ve yaratıcı tarzlarla temsil eden Grafi2000 ekibin yöneticisi Varol Yaşaroğlu'yla röportaj yaptık. Biraz dün biraz bugün, biraz çizgi biraz çocuk, biraz animasyon ama daha çok da çizgi roman konuştuk.

Keyifli okumalar dileriz.

ÇROP - Varol Yaşaroğlu ve ekibini kısaca tanıyabilir miyiz?

1968 yılının Mart ayında İzmir'de doğdum.

İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. İ.T.Ü İnşaat Mühendisliği'nden 1989 yılında mezun oldum. İ.Ü. İktisat Fakültesi-Para Banka Bölümü'nde master yaptım.
“Bilişim dünyası ile mizah dünyasını birleştiren” kreatif uygulamaları ile özelikle TV, internet, mobil ortamlarında, yazılı ve görsel mecralar için projeler üreten Grafi2000 Prodüksiyon firmasının kurucusuyum.

Ekibimiz şu an 20 kişiden oluşuyor. Grafi2000.com’dan itibaren birlikte mücadele verdiğimiz Berk Tokay ve Can Dizdaroğlu gibi isimlerden oluşan çekirdek bir kreatif grubumuz var. Sonradan şirketimize animasyon ve grafik ile ilgili şirkete ruhunu veren birçok yeni arkadaşımız katıldı.

Ekibim ile "Grafi2000.com - İnternet sitesi", "Koca Kafalar ile Baba Haber Bülteni - TV Programı", "Öyle Bir Geçer Zaman Ki - TV Dizisi, “Benim Adım Gültepe”- TV Dizisi, Fırıldak Ailesi", “Kral Şakir” dizileri ile  “Fırıldak Ailesi- Batsın Bu Orta Dünya” sinema filmi gibi birçok projeye imza attık.

ÇROP – Grafi 2000 ismini merak eden dostlar biliyorum, nereden çıktı bu isim?

Milenyum çağına giriş yaptığımızda herşeyin sonuna “2000” eklemek gibi bir moda vardı. Biz de o modanın kurbanı olduk J Genelde “2017 oldu… Artık şirketin ismi grafi2017 mi olacak” gibi esprilere çok maruz kalıyoruz. Ben de “Asırlık değiştiriyoruz. 3000 senesinde değiştireceğiz” diye kötü bir espri ile cevap veriyorum.

ÇROP – Animasyona başlamadan önce hayranı olduğunuz çizgi filmler nelerdi?

Öncelik küçüklük aşkım: Pembe Panter. Sonrasında Disney’in “Fantasia” sinema filmi. Sonra “Sprited Away” başta olmak üzere Miyazaki filmleri, “Wall-e” gibi Pixar- Disney filmleri, “L´illusionniste” gibi Fransız filmleri. Şu anda ise hemen hemen tüm yapılan animasyon filmleri büyük hayranlıkla izliyorum.

ÇROP – O yıllarda çizgi roman okuyor muydunuz? Neler okuyordunuz?

En çok sevdiklerim: Kızılmaske,Mandrake, Redkit, Spirou, Gaston, Tenten, Hulk, Örümcek Adam, Thor idi. Küçükken Marvel çizgi romanlarını okumam sizi şaşırtmasın; çünkü İzmir’de Amerikan askerlerinin okuyup bıraktığı çizgi romanlar elimize geçiyordu J

ÇROP – Sizi derinden etkileyen, çizerliğe yönelten bir çizgi roman var mı? Ne gibi bir etki bıraktı sizde?

“Spirou” ve “Gaston” beni çok etkiledi. André Franquin hayranıyım. Ayrıca Oğuz Aral’ın “Utanmaz Adam”ı, “Hafiyesi Mahmut”u ve Engin Ergönültaş’ın “Zalim Şevki ve Kelek Osman”ı da beni çok etkiledi. Etkilendiğim çizerlerin dünyası hep çok sıcak geldi bana; onların çizdiklerine baktıkça yaşama sevinci doluyordum. Ve bu hala böyle.

ÇROP – Çizgi roman odaklı gitmek istiyorum daha çok. Sizi etkileyen çizgi romanlarda sonra okuma yönünüz değişti mi? Aynı (tür, çizim-hikaye tarzı, değişmez kahraman) çizgi romanları mı okuyorsunuz farklı çalışmaları mı?

Bizim zamanımızda çizgi roman okumak zararlı diye gösterilirdi. Oysa ben matematik kitabının arasında çizgi roman okuyan bir neslin ferdi olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim: Çizgi Roman bana okuma alışkanlığı yarattı. Ve sonrasında da çizgi romanın dışında da çok kitap okuyan birisine dönüştüm. Ben küçükken elime geçen her çizgi romanı okuyordum; Milliyet Çocuk dergisi, Yaman dergisi, Gırgır, Fırt, Marvel, Teksas- Tommiks, Superman- Batman elime ne geçerse okudum. Şu anda ise en çok Marvel ve DC çizgi romanlarını okuyorum. Bu tür çizgi romanlar artık kendini aştı; konuları mitolojiden bilim kurguya, paralel evrenlerden kuantum fiziğine kadar pek çok konuyu barındırıyor. Ama bunun dışında sık sık Beşiktaş’taki “Arka Bahçe” çizgi roman dükkanına uğrayıp, yeni tarz hangi çizgi romanlar çıkmış mı diye dükkanı talan ederim. Konularına, çizgilerine hayran olduklarımı hemen alırım. Bu arada İpad’imde de Marvel, DC, Dark Horse, ComicXology, izneo, Avecomics, uygulamaları ile dünyadaki birçok çizgi romana ulaşabiliyorum. Ben artık dijital taraftarıyım. Çünkü arşiv için artık dijitalleşmek şart oldu.

ÇROP – Animasyon atölyelerinizde çocuklarla karşılaşıyor onlara çizim yapmanın güzelliklerini anlatıyorsunuz. Çocukların çizgi dünyasına ilgisi nasıl? Neler gözlemlediniz? Başınızdan geçen ilginç olaylar oldu mu?

Geçen gün İzmir’de Özel Ege Lisesi’ne gittim. Orda ana okulu ve 4., 5. Sınıf öğrencilerinden oluşan 1000 kişilik bir öğrenci grubuna konuşma ve atölye çalışması yaptım. Gerçekten bir izdiham yaşandı. Çocuklar çizmeyi, çizgi romanları ve animasyonları çok seviyorlar. Yarattığımız Kral Şakir, Fırıldak Ailesi ve Çürük Ali & Mikrop Necati gibi animasyon yapımlarımızın repliklerini ve şarkılarını ezbere biliyorlar. Sonrasında sosyal medya hesaplarıma gönderdikleri çizimler ve yazıları ile bu işlere ne kadar çok ilgili olduklarını gördüm. Çocuklar tüm doğallıklarıyla “akış” halinde çizim yapıyorlar ve bu yüzden dünyanın en güzel çizgileri onlara ait.

ÇROP – Yıllar öncesinde çizgi işler “tu kaka” bulan insanlar vardı. Öğretim kurumlarında bu kişilere rastlıyor musunuz? Yaptığınız çalışmalara burun kıvıran veya eleştiren oluyor mu?

Yıllar önce bizimkisi meslekten sayılmazdı ama artık bu konuda oldukça saygı duyuyorlar. Çağımız görsel bir çağ ve çizginin önemi artık iyice anlaşılmış durumda.

ÇROP – Animasyon eksenli atölyeler yaptığınızı biliyorum ama merak ettim, çizgi romandan yararlandığınız teknikler veya yöntemler var mı?

Çizgi roman tekniklerinden ancak storyboard aşamasında yararlanıyoruz. Storyboard ile çizgi roman teknik açıdan birbirlerine çok yakınlar. Bazen de animasyonun içinde kullandığımız çizgi roman anlatım tekniklerimiz de oluyor. TRT Çocuk için yaptığımız “Çınar” adlı animasyon dizide konuşma balonu efektleri gibi çizgi roman anlatımlarını sık sık kullanmıştık.

ÇROP – Bu atölyelerde çocuklara önerdiğiniz çizgi romanlar oluyor mu? Ve elbette animasyon filmleri. Uzmanından tiyo alıp öneride bulunup hava atalım J

Çizgi roman olarak: Spirou, Marsipulami.
Animasyon olarak: Kral Şakir J

ÇROP – Şimdilerde neler okuyorsunuz? Biliyorum yukarıdaki bir soruya benzedi bu ama özel bulduğunuz çalışmaları soruyorum. Hangi yapıtları daha da önemsiyor kitaplığınızda başköşede tutuyorsunuz?

Kara Karga yayınlarından ilginç çizgi romanlar çıkıyor. Şu anda onları okuyorum. Paience, Ghost Wolrd, Pyongyanhg gibi çok güzel çizgi romanlar…  André Franquin’in tüm çizgi romanları kitaplığımda başköşede durur. Franquin’in idées noires’i, Gaston’u, Spirou’ları sadece orda durmaları ile bile bana huzur verir.

Eskilerden Enki Bilal, Moeibus, Serpieri, Sempé, Reiser gibi çizerleri  hala çok özel buluyorum. Önceden Heavy Metal dergisinde çok değişik çizerlere rastlardım ve onları keşfetmek çok hoşuma giderdi. Ama dedim ya, son zamanlarda Marvel-DC tarzında çizgi romanları çok okuyorum diye. Marvel-DC evreninin çizerlerinde bence eskiye göre büyük bir değişim var. Artık sadece yeni nesil Deadpool’u değil Spiderman’i de çok farklı tarzlarda yorumlayan bir çok çizer var. Ve gerçekten çizgi roman anlatımında ve çizgi tatlarında devrimsel nitelikte çalışmalara imza atıyorlar. Onlar beni büyülüyorlar.

ÇROP – Artık çizgi roman dükkanları da hayli havalı ve önem kazandı ülkemizde. Hangilerine gidiyorsunuz? Var mı yolunuzun çok sık düştüğü yerler?

Ortaköy’de oturduğum için en çok “Arka Bahçe” çizgi roman dükkanına gidiyorum. Ve sohrasında “Gerekli Şeyler” ve “Büyülü Rüzgar” dükkanları…

ÇROP – Mizah ve macera çizgi romanlarında takip etmekten hoşlandığınız Türk sanatçılar var mı?

Mizah Çizgi Romanlarında: Eskilerden İlban Ertem, Suat Gönülay. Yenilerden: Otisabi, Ersin Karabulut, Emrah Ablak Macera çizgi romanlarında: Eskilerden Tarkan. Yenilerden: Kutlukhan Perker.  


ÇROP – Fırıldak Ailesi ve Orta dünya… Ya ama yazık değil mi orta dünyaya? Niye iliştiniz oralara? Mahmut Tuncer’i salmışsınız garibim orkların üzerine J Şaka bir yana kısaca bu fikrin nereden doğduğunu ve izlenme oranlarını paylaşabilir misiniz bizimle?

Nihayet Fırıldak Ailesi “Batsın bu orta Dünya” sloganı ile sinema izleyicisi ile buluştuJ 2014 Mart ayında senaryo yazımıyla başlayan süreçten bugünlere gelebildik. Fırıldak Ailesi dizisinin fanları, ailemizin uzaydan, kovboy diyarlarına ve oradan paralel evrenlere gitmelerine oldukça alışkın. Orta Dünya bakir bir alan olarak geldi bize. Bir Türk Ailesinin Orta Dünya’da olması bile fikir olarak çok komik geldi bize.  Bir tarafta büyülü ormanlar, ejderhalar, tılsımlar... Diğer tarafta ise halay çekip okeye dördüncü arayan Fırıldak Ailesi!
Bir gece köydeki tüm kadınların kaçırılmasıyla başlayan macera, Sabri Fırıldak ve arkadaşlarını korkunç yaratıklarla dolu büyülü ormana sürükler. Kadınlarını geri almak için ise, kahramanlarımızın kötülerin başı Tarumar ile büyük bir savaşa girerler.

Geçen sene ilk teaser'lar yayınlamaya başlayınca, sloganımızı 'Durdurun orta dünyayı inecek var' olarak belirlemiştik. Yine böyle bizden; yerel, daha kısa ve vurucu bir slogan olsun istedik. Sonuçta “Batsın bu Orta Dünya!” sloganında karar kıldık.

Mahmut Tuncer halk tarafından çok sevilen bir sanatçımız... Ve Mahmut Tuncer bir internet fenomeni. Zaten  Fırıldak Ailesi dizisinin birçok bölümünde Mahmut abi, alakasız bir sahneye dalıp izleyicileri güldürüyordu. Öncelikle  Mahmut abiye, tesar’ımızı İngilizce olarak seslendirmesini teklif ettik. Böylece, Hollywood fragmanlarına gönderme yaptık.. Genel olarak izleyicileri sinemaya çeken, salona götüren asıl etkenlerden biri de teaser ve fragmandır. Yayınladığımız teaser’lardan çok güzel geri dönüşler aldık. Ve  Mahmut Tuncer, animasyon karakteri ile de filmde harikalar yarattı.

Çoğu animasyon sinema filmlerinde ünlü isimler seslendirme yapıyor. Biz de seslendirmeye çok önem veriyoruz. Fırıldak Ailesi dizisi ilk kez ekrana gelmeden önce seslendirme kastı için iki ay inceleme yapmıştık. Projemiz yüzde 100 Türk ailesi olduğu için ve genel olarak Türkiye’de yabancı animasyonlar seslendirildiği için, seslerin doğru sesler olmasına çok önem verdik. Ve bizim için ses seçimindeki en önemli unsur, o sesin mizahımızı doğru yansıtarak, esprilerimizi yükseltmesidir. Sadece ünlü birine seslendirme yaptırarak onun piar’ından yararlanalım mantığına girmedik. Mesela filmimizde orta dünyada topluluklar savaşa giriyor. Bu savaşın yönetilmesi için bir komutana ihtiyaç var. Biz de bu komuta işini yapacak en iyi isimin, futbol maçı yönetir gibi komuta eden Yılmaz Vural olabileceğini düşündük. '3 Adam' seslendirmesi de filmimize ayrı bir mizah kattı. Filmimizdeki tek bir karakteri 3 Adam’ın hepsi seslendirdi. '1 Adamı 3 Adam' seslendirdi diyerek dünyada bir ilke imza attık J Murat Boz şarkısı ve kendi animasyon karakteri ile filmimize renk kattı. Orta Dünya’yı eğlenceli şarkısı ile coşturuyor. Bir de sürpriz bir isim daha var: Tayfun Talipoğlu. Tayfun beyin animasyon karakteri filmimiz içindeki belgesel sunumu ile mizahımıza katkıda bulundu. 

Şu anda ikinci haftada 270.000 kişi izledi. Yani izlenme çok iyi gidiyor. Umarım bu ilgi hep devam eder.

ÇROP – Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. İzleyeniniz çok olsun


Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails