Türk animasyon dünyasını farklı ve yaratıcı tarzlarla temsil eden Grafi2000 ekibin yöneticisi Varol Yaşaroğlu'yla röportaj yaptık. Biraz dün biraz bugün, biraz çizgi biraz çocuk, biraz animasyon ama daha çok da çizgi roman konuştuk.
Keyifli okumalar dileriz.
ÇROP -
Varol Yaşaroğlu ve ekibini kısaca tanıyabilir miyiz?
1968 yılının Mart ayında
İzmir'de doğdum.
İzmir
Atatürk Lisesi’ni bitirdi. İ.T.Ü İnşaat Mühendisliği'nden 1989 yılında mezun oldum. İ.Ü. İktisat Fakültesi-Para Banka Bölümü'nde master yaptım.
“Bilişim dünyası
ile mizah dünyasını birleştiren” kreatif
uygulamaları ile özelikle TV, internet, mobil ortamlarında, yazılı ve görsel
mecralar için projeler üreten Grafi2000
Prodüksiyon firmasının kurucusuyum.
Ekibimiz
şu an 20 kişiden oluşuyor. Grafi2000.com’dan itibaren birlikte mücadele
verdiğimiz Berk Tokay ve Can Dizdaroğlu gibi isimlerden oluşan çekirdek bir
kreatif grubumuz var. Sonradan şirketimize animasyon ve grafik ile ilgili
şirkete ruhunu veren birçok yeni arkadaşımız katıldı.
Ekibim
ile "Grafi2000.com - İnternet sitesi", "Koca Kafalar ile Baba Haber Bülteni -
TV Programı", "Öyle Bir Geçer Zaman Ki - TV Dizisi, “Benim Adım
Gültepe”- TV Dizisi, Fırıldak Ailesi", “Kral Şakir” dizileri ile “Fırıldak
Ailesi- Batsın Bu Orta Dünya” sinema filmi gibi birçok projeye imza attık.
ÇROP –
Grafi 2000 ismini merak eden dostlar biliyorum, nereden çıktı bu isim?
Milenyum çağına giriş yaptığımızda herşeyin sonuna “2000”
eklemek gibi bir moda vardı. Biz de o modanın kurbanı olduk J Genelde “2017 oldu… Artık
şirketin ismi grafi2017 mi olacak” gibi esprilere çok maruz kalıyoruz. Ben de
“Asırlık değiştiriyoruz. 3000 senesinde değiştireceğiz” diye kötü bir espri ile
cevap veriyorum.
ÇROP –
Animasyona başlamadan önce hayranı olduğunuz çizgi filmler nelerdi?
Öncelik küçüklük aşkım: Pembe Panter. Sonrasında Disney’in
“Fantasia” sinema filmi. Sonra “Sprited Away” başta olmak üzere Miyazaki
filmleri, “Wall-e” gibi Pixar- Disney filmleri, “L´illusionniste” gibi Fransız filmleri. Şu anda ise hemen hemen tüm
yapılan animasyon filmleri büyük hayranlıkla izliyorum.
ÇROP –
O yıllarda çizgi roman okuyor muydunuz? Neler okuyordunuz?
En çok sevdiklerim: Kızılmaske,Mandrake, Redkit, Spirou, Gaston,
Tenten, Hulk, Örümcek Adam, Thor idi. Küçükken Marvel çizgi romanlarını okumam
sizi şaşırtmasın; çünkü İzmir’de Amerikan askerlerinin okuyup bıraktığı çizgi
romanlar elimize geçiyordu J
ÇROP –
Sizi derinden etkileyen, çizerliğe yönelten bir çizgi roman var mı? Ne gibi bir
etki bıraktı sizde?
“Spirou” ve “Gaston” beni çok etkiledi. André Franquin
hayranıyım. Ayrıca Oğuz Aral’ın “Utanmaz Adam”ı, “Hafiyesi Mahmut”u ve Engin
Ergönültaş’ın “Zalim Şevki ve Kelek Osman”ı da beni çok etkiledi. Etkilendiğim
çizerlerin dünyası hep çok sıcak geldi bana; onların çizdiklerine baktıkça
yaşama sevinci doluyordum. Ve bu hala böyle.
ÇROP –
Çizgi roman odaklı gitmek istiyorum daha çok. Sizi etkileyen çizgi romanlarda
sonra okuma yönünüz değişti mi? Aynı (tür, çizim-hikaye tarzı, değişmez
kahraman) çizgi romanları mı okuyorsunuz farklı çalışmaları mı?
Bizim zamanımızda çizgi roman okumak zararlı diye
gösterilirdi. Oysa ben matematik kitabının arasında çizgi roman okuyan bir
neslin ferdi olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim: Çizgi Roman bana okuma
alışkanlığı yarattı. Ve sonrasında da çizgi romanın dışında da çok kitap okuyan
birisine dönüştüm. Ben küçükken elime geçen her çizgi romanı okuyordum;
Milliyet Çocuk dergisi, Yaman dergisi, Gırgır, Fırt, Marvel, Teksas- Tommiks,
Superman- Batman elime ne geçerse okudum. Şu anda ise en çok Marvel ve DC çizgi
romanlarını okuyorum. Bu tür çizgi romanlar artık kendini aştı; konuları
mitolojiden bilim kurguya, paralel evrenlerden kuantum fiziğine kadar pek çok
konuyu barındırıyor. Ama bunun dışında sık sık Beşiktaş’taki “Arka Bahçe” çizgi
roman dükkanına uğrayıp, yeni tarz hangi çizgi romanlar çıkmış mı diye dükkanı
talan ederim. Konularına, çizgilerine hayran olduklarımı hemen alırım. Bu arada
İpad’imde de Marvel, DC, Dark Horse, ComicXology, izneo, Avecomics, uygulamaları
ile dünyadaki birçok çizgi romana ulaşabiliyorum. Ben artık dijital taraftarıyım.
Çünkü arşiv için artık dijitalleşmek şart oldu.
ÇROP –
Animasyon atölyelerinizde çocuklarla karşılaşıyor onlara çizim yapmanın
güzelliklerini anlatıyorsunuz. Çocukların çizgi dünyasına ilgisi nasıl? Neler
gözlemlediniz? Başınızdan geçen ilginç olaylar oldu mu?
Geçen gün İzmir’de Özel Ege Lisesi’ne gittim. Orda ana
okulu ve 4., 5. Sınıf öğrencilerinden oluşan 1000 kişilik bir öğrenci grubuna
konuşma ve atölye çalışması yaptım. Gerçekten bir izdiham yaşandı. Çocuklar
çizmeyi, çizgi romanları ve animasyonları çok seviyorlar. Yarattığımız Kral
Şakir, Fırıldak Ailesi ve Çürük Ali & Mikrop Necati gibi animasyon
yapımlarımızın repliklerini ve şarkılarını ezbere biliyorlar. Sonrasında sosyal
medya hesaplarıma gönderdikleri çizimler ve yazıları ile bu işlere ne kadar çok
ilgili olduklarını gördüm. Çocuklar tüm doğallıklarıyla “akış” halinde çizim
yapıyorlar ve bu yüzden dünyanın en güzel çizgileri onlara ait.
ÇROP –
Yıllar öncesinde çizgi işler “tu kaka” bulan insanlar vardı. Öğretim
kurumlarında bu kişilere rastlıyor musunuz? Yaptığınız çalışmalara burun
kıvıran veya eleştiren oluyor mu?
Yıllar önce bizimkisi meslekten sayılmazdı ama artık bu
konuda oldukça saygı duyuyorlar. Çağımız görsel bir çağ ve çizginin önemi artık
iyice anlaşılmış durumda.
ÇROP –
Animasyon eksenli atölyeler yaptığınızı biliyorum ama merak ettim, çizgi
romandan yararlandığınız teknikler veya yöntemler var mı?
Çizgi roman tekniklerinden ancak storyboard aşamasında
yararlanıyoruz. Storyboard ile çizgi roman teknik açıdan birbirlerine çok
yakınlar. Bazen de animasyonun içinde kullandığımız çizgi roman anlatım
tekniklerimiz de oluyor. TRT Çocuk için yaptığımız “Çınar” adlı animasyon
dizide konuşma balonu efektleri gibi çizgi roman anlatımlarını sık sık
kullanmıştık.
ÇROP –
Bu atölyelerde çocuklara önerdiğiniz çizgi romanlar oluyor mu? Ve elbette
animasyon filmleri. Uzmanından tiyo alıp öneride bulunup hava atalım J
Çizgi roman olarak: Spirou, Marsipulami.
Animasyon olarak: Kral Şakir J
ÇROP –
Şimdilerde neler okuyorsunuz? Biliyorum yukarıdaki bir soruya benzedi bu ama
özel bulduğunuz çalışmaları soruyorum. Hangi yapıtları daha da önemsiyor
kitaplığınızda başköşede tutuyorsunuz?
Kara Karga yayınlarından ilginç çizgi romanlar çıkıyor. Şu
anda onları okuyorum. Paience, Ghost Wolrd, Pyongyanhg gibi çok güzel çizgi
romanlar… André Franquin’in tüm çizgi
romanları kitaplığımda başköşede durur. Franquin’in idées noires’i, Gaston’u,
Spirou’ları sadece orda durmaları ile bile bana huzur verir.
Eskilerden Enki Bilal, Moeibus, Serpieri, Sempé, Reiser
gibi çizerleri hala çok özel buluyorum. Önceden
Heavy Metal dergisinde çok değişik çizerlere rastlardım ve onları keşfetmek çok
hoşuma giderdi. Ama dedim ya, son zamanlarda Marvel-DC tarzında çizgi romanları
çok okuyorum diye. Marvel-DC evreninin çizerlerinde bence eskiye göre büyük bir
değişim var. Artık sadece yeni nesil Deadpool’u değil Spiderman’i de çok farklı
tarzlarda yorumlayan bir çok çizer var. Ve gerçekten çizgi roman anlatımında ve
çizgi tatlarında devrimsel nitelikte çalışmalara imza atıyorlar. Onlar beni
büyülüyorlar.
ÇROP –
Artık çizgi roman dükkanları da hayli havalı ve önem kazandı ülkemizde.
Hangilerine gidiyorsunuz? Var mı yolunuzun çok sık düştüğü yerler?
Ortaköy’de oturduğum için en çok “Arka Bahçe” çizgi roman
dükkanına gidiyorum. Ve sohrasında “Gerekli Şeyler” ve “Büyülü Rüzgar” dükkanları…
ÇROP –
Mizah ve macera çizgi romanlarında takip etmekten hoşlandığınız Türk sanatçılar
var mı?
Mizah Çizgi Romanlarında: Eskilerden İlban Ertem, Suat
Gönülay. Yenilerden: Otisabi, Ersin Karabulut, Emrah Ablak Macera çizgi
romanlarında: Eskilerden Tarkan. Yenilerden: Kutlukhan Perker.
ÇROP –
Fırıldak Ailesi ve Orta dünya… Ya ama yazık değil mi orta dünyaya? Niye
iliştiniz oralara? Mahmut Tuncer’i salmışsınız garibim orkların üzerine J Şaka bir yana kısaca bu fikrin nereden
doğduğunu ve izlenme oranlarını paylaşabilir misiniz bizimle?
Nihayet
Fırıldak Ailesi “Batsın bu orta Dünya” sloganı ile sinema izleyicisi ile
buluştuJ 2014
Mart ayında senaryo yazımıyla başlayan süreçten bugünlere gelebildik. Fırıldak
Ailesi dizisinin fanları, ailemizin uzaydan, kovboy diyarlarına ve oradan
paralel evrenlere gitmelerine oldukça alışkın. Orta Dünya bakir bir alan olarak
geldi bize. Bir Türk Ailesinin Orta Dünya’da olması bile fikir olarak çok komik
geldi bize. Bir
tarafta büyülü ormanlar, ejderhalar, tılsımlar... Diğer tarafta ise halay çekip
okeye dördüncü arayan Fırıldak Ailesi!
Bir gece köydeki tüm kadınların kaçırılmasıyla başlayan macera,
Sabri Fırıldak ve arkadaşlarını korkunç yaratıklarla dolu büyülü ormana
sürükler. Kadınlarını geri almak için ise, kahramanlarımızın kötülerin başı
Tarumar ile büyük bir savaşa girerler.
Geçen sene ilk teaser'lar yayınlamaya başlayınca,
sloganımızı 'Durdurun orta dünyayı inecek var' olarak belirlemiştik. Yine böyle
bizden; yerel, daha kısa ve vurucu bir slogan olsun istedik. Sonuçta “Batsın bu
Orta Dünya!” sloganında karar kıldık.
Mahmut Tuncer halk tarafından çok
sevilen bir sanatçımız... Ve Mahmut Tuncer bir internet fenomeni. Zaten Fırıldak Ailesi dizisinin birçok bölümünde
Mahmut abi, alakasız bir sahneye dalıp izleyicileri güldürüyordu. Öncelikle Mahmut abiye, tesar’ımızı İngilizce olarak
seslendirmesini teklif ettik. Böylece, Hollywood fragmanlarına gönderme
yaptık.. Genel olarak izleyicileri sinemaya çeken, salona götüren asıl
etkenlerden biri de teaser ve fragmandır. Yayınladığımız teaser’lardan çok
güzel geri dönüşler aldık. Ve Mahmut
Tuncer, animasyon karakteri ile de filmde harikalar yarattı.
Çoğu animasyon sinema filmlerinde ünlü
isimler seslendirme yapıyor. Biz de seslendirmeye çok önem veriyoruz. Fırıldak
Ailesi dizisi ilk kez ekrana gelmeden önce seslendirme kastı için iki ay
inceleme yapmıştık. Projemiz yüzde 100 Türk ailesi olduğu için ve genel olarak
Türkiye’de yabancı animasyonlar seslendirildiği için, seslerin doğru sesler
olmasına çok önem verdik. Ve bizim için ses seçimindeki en önemli unsur, o
sesin mizahımızı doğru yansıtarak, esprilerimizi yükseltmesidir. Sadece ünlü
birine seslendirme yaptırarak onun piar’ından yararlanalım mantığına girmedik.
Mesela filmimizde orta dünyada topluluklar savaşa giriyor. Bu savaşın
yönetilmesi için bir komutana ihtiyaç var. Biz de bu komuta işini yapacak en
iyi isimin, futbol maçı yönetir gibi komuta eden Yılmaz Vural olabileceğini
düşündük. '3 Adam' seslendirmesi de filmimize ayrı bir mizah kattı.
Filmimizdeki tek bir karakteri 3 Adam’ın hepsi seslendirdi. '1 Adamı 3 Adam'
seslendirdi diyerek dünyada bir ilke imza attık J Murat Boz şarkısı ve
kendi animasyon karakteri ile filmimize renk kattı. Orta Dünya’yı eğlenceli
şarkısı ile coşturuyor. Bir de sürpriz bir isim daha var: Tayfun Talipoğlu.
Tayfun beyin animasyon karakteri filmimiz içindeki belgesel sunumu ile
mizahımıza katkıda bulundu.
Şu anda ikinci haftada 270.000 kişi
izledi. Yani izlenme çok iyi gidiyor. Umarım bu ilgi hep devam eder.
ÇROP –
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. İzleyeniniz çok olsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder