1 Mayıs 2016 Pazar

"Karl Marx, Kapital, Yeni Başlayanlar İçin" Çizgi Romanında Resim Çevirisi Yapılmalı Mıydı?

Ümit Kireççi
...
Tarihler 2011 Temmuzunu gösterirken ben yakın zamanda vefat eden değerli hocamız Veysel Atayman'a üç kişilik ortak bir ödevde "Karl Marx, Kapital, Yeni Başlayanlar İçin" kitabının çevirisini ele alarak eserde kullanılan görsellerin hedef kitle göz önüne alındığında yeterliğini sorgulamıştım. Şimdi, 1 Mayıs dolayısıyla, hocamı da rahmetle ve saygıyla anarak buradan ödevin kendime ait kısmını paylaşmak istiyorum. Ve soruyorum "Sözleri çevirmek tamam ama acaba eserlerin daha iyi anlaşılabilmesi için çizgiler de çeviriye tabi tutulabilir mi?"

Not - Ödev, İÜ Çeviribilim Yüksek Lisans ödevi...
3 – Kitabın görsellerinin amacına hizmet etmiyor oluşu
Kitapta kullanılan görseller tamamen aslında okuru kazanabilmek adına yapılmaya çalışılmış bir oyun gibidir, pek çok yerde yazıyla anlatılanın aynı sayfada görselleştirilmiş halini görürken, bazı yerlerde yazıların bir kısmının da kutucukların içine yazılıp görselleştirildiğini görüyoruz. Belli ki “okur sıkılmasın, bilgi yoğunluğu altında ezilmesin, anlatılanlar etkileyici, akılda kalıcı olsun” gibi birtakım düşüncelerle, görsellerin genelde metne fazladan bir ekleme, söyleneni destekleyen ve pekiştiren bir unsur olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Ancak bazı yerlerde, özellikle çok yerinde kullanılmış olan Lessner’larla ilgili örnekte, ne anlatılmak istendiğini okurun anlamasına yardımcı olması için görsellerin eklendiğini görmekteyiz ki bu metnin anlaşılır olması isteğiyle örtüşmesi bakımından önemlidir. Ama genel anlamda ne yazık ki bunun eksik kaldığı, bazen gereksiz görsele başvurulduğu, bazen anlatılmak istenenle görselin arasındaki bağlantının tam olarak kurulamadığı durumlarla karşılaşıyoruz. 
Örneğin; sayfa 120’de, değişir sermaye ile değişmez sermayenin arasındaki farkı göstermek için kullanılan espriler hemen anlaşılması kolay türden değillerdir. Burada okurun kuram bilgisinin zaten olmadığını göze alacak olursak, öncelikle esprinin nerede yattığını ve neyi ima ettiğini anlaması için çaba sarf etmesi gerekecektir. O halde, okur espriler yumağı içinde burada ne demek istiyor şurada ne demek istiyor diye düşündürmektense, bırakalım Kapital’in kendisini okumaya başlasın.
Kapital’in yazıldığı dönem ile günümüz arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurularak metinde yazılanların günümüze uyarlanmış olması kimi durumlarda kuramsal kısmın anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. “Sermaye birikimi” konusuna açıklık getirmek üzere kullanılan “terzi Lessner’ler” ve “para torbası” örneği (sayfa 69 – 71) yerinde bir örnektir. “Baba Lessner” ile “genç Lessner” bir şey satın almak için satmaktayken “para torbası” satmak için satın almaktadır. Sayfa 36’da verilen örnek ise, “Smirnoff’u keşfedinceye dek giysilerimi hep annem seçerdi – Etkisi yıkıcıdır” dan neyin kastedildiği ve neyin kastedilmesi gerektiği (kullanım değerinin yabancılaşması) arasında bir bağlantı kurmak zor gibi görünmektedir. Teorinin günümüz dünyasına da uygulanabileceği söylenebilir belki ancak kullanılan örneklerin zorlama örnekler olduğu da söylenebilir. En azından, "Smirnoff" reklam metni örneği için böyle söylenebilir. Kuramların tam olarak anlaşılması söz konusu olsaydı ancak o zaman bu kuramların günümüz dünyasını açıklayabilip açıklayamadığından bahsedebilirdik.
Örnekler üzerinden ilerleyecek olursak kimi kitap içi örneklemelere ve görsellere bakmak gerekir:
Sayfa 18’de, sözü edilenler biraz havada kalmaktadır. Marangozun öne sürdüğü görüş nedir tam olarak, Marx’ın kapsamlı cevabı nedir, burada ele alınamayacak kadar uzun bir cevabın özünü karikatür verebilmekte midir? Yoksa bu cevap Marx’ı daha çok sert ve anlayışsız biri gibi mi göstermektedir? Okuru merak ettirip cevabı okumaya yöneltmek de olabilir bunun amacı ama okurda aksi yönde bir tepki de oluşturabilir.

Sayfa 20’deki görselin amacını çözmek pek mümkün değildir; ne kadar da karışık diye soran Kugelmann’a Marx’ın verdiği cevap okurun sabrederse ilk bölümlerde zorlandıktan sonra rahat bir biçimde Kapital’i okuyabileceği mesajını verirken, cümlesinin devamında önerdiği neden 10. Bölümden başlayarak okumuyorsun, önceki bölümleri daha sonra okursun cümlesi ve bu önerinin dipnotla Marx’ın Kugelmann’a yaptığı bir öneri olarak söylendiğinin belirtilmesi, okura üstü kapalı “ama sen böyle yapma tabii ki” göndermesi mi yapmaktadır bunu anlamak pek mümkün değildir.

Sayfa 16’da tavşanın ikiye bölünmesi ardından, “Marx kendisini gazeteciliğe ve kapitalizmi incelemeye adadı” cümlesinin peşi sıra gelen kutucuk içerisinde “Ööf ya! Ben British Museum’a gidiyorum!” Burada Marx’ın niye sinirlenerek müzeye gittiğini anlamak okuru durdurabilecek bir etken olarak görülebilir. Burada ne vurgulanmak istenmektedir? Metnin farklı bir bölümünde yeniden karşımıza çıkan British Museum görseli de yine aynı şekilde yerine tam oturtulamaz eğer Marksizme yeni başlayan okurdan söz ediliyorsa. Çünkü bu okurda Marx’ın zamanının büyük bir bölümünü bu müzedeki okuma odasında geçirdiğini ve burada kapitalist toplumu analiz edebilmesine katkı sağlayan The Economist’in eski sayılarını, diğer kitap ve dergileri okuduğu ön bilgisi olmayabilir, olmayacağı da kuvvetle muhtemel gibi gözükmektedir.
Kitabın 54. sayfasında “Davy Jones’un Sandığı” deyimi kullanılmış. Türk okur için bu cümlenin hiçbir anlamı yoktur. İngilizcesi “Davy Jones' Locker” olan deyimin tam anlamı bilinmemekle birlikte bir denizci deyimi olduğu ve “ölümün eşiğindeki denizciler” için kullanıldığı varsayılıyor. Bu örnekleme hedef kitle açısından ciddi bir sıkıntıdır.
78. sayfada sayfanın yarısını kaplayan bir domuz resmi vardır. O sayfadaki metinde ise adı geçen tek hayvan tavuktur ve o da altın yumurtlamaktadır. Domuz resminin anlamını çözmek mümkün değildir.
Sayfa 88’de de anlaşılmayan bir gönderme olduğundan söz edebiliriz: Bush benzeri bir adam domuzu kuyruğundan yakalamış, başka biri de onu boynundan çiviliyor gibi bir görsel neye gönderme yapıyor? Kutucuğun içinde söylenileni anlamak ve az çok görselle ilgili de bir çıkarım yapmak mümkün olabilir, ancak burada nasıl bir gönderme yapıldığını okurun gerçek anlamda anlaması çok güç. Burada akla şu soru takılıyor, çevirmen aslında kaynak metne mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışmış gibi görünmektedir, metinle ve görselle oynamamış, kutucukların içindekileri de aynı şekilde aktarmaya çalışmıştır. Peki bu haliyle bu metnin erek kültürde anlaşılması ve amacına ulaşabilmesi mümkün müdür? Bu metnin uyarlanması, yerlileştirilmesi mümkün mü? Burada genel anlamda her toplumdan okur bir fikir edinebilir yukarıda da belirttiğimiz gibi, ancak bazı göndermeleri anlamakta ve anlatılanla bağdaştırmakta zorluk çekebileceği de ortadadır.
101. sayfada bir fotoğraf kullanımı var. Kimdir bu adam ve “Umarım hayatım boyunca en ufak bir iş bile yapmamış olduğumu fark etmezler!” diyor olması bizdeki hedef kitle açısından ne anlam ifade etmeli?
177. sayfada yine bir portre fotoğraf çıkıyor okurun karşısına. “Umarım benden söz etmiyorsundur Engels!” diyor ve kimliği muamma birinden anlamsız kaçan bir söz yumağı kalıyor geride.
Birçok sayfada Kraliçe’li yönetilmiş bir ülkenin okuru için o yönetimin onlarda oluşturduğu algıya uygun gönderme yapan imgeler kullanılmış. “Alice Harikalar Diyarında” romanındaki İskambil kağıdı Kraliçe, bizzat tarihi figür olarak bir Kraliçe, Kraliçe Arı üzerinden yine bir gönderme… Türk okurla İngiliz okur gerek görsellerden gerekse bu yönetim biçiminden aynı şeyi mi anlamaktadır ve o görsellerle örneklemeler aynı hissi sonuca mı götürmelidir belli değil.
Örneklemeler daha da arttırılabilir. Ama espri niteliğindeki karikatürlerin, illüstrasyonların ve fotoğrafların kültür farklılığı sebebiyle alımlanmasında yaşanan sıkıntı daha da vurgulanmış olur o kadar. Oysa yapıcı olmak gerekirse belki kitabın arkasında veya her sayfada dipnot olarak görselin – resmin - fotoğrafın kime ait olduğunu belirten bir kaynakça/bilgilendirme olsa yine de meraklılarına detaylı araştırma yapmada izleyeceği bir yol gösterilmiş olunurdu. Tabii 1982 yılında popüler olan bazı figürler, göndermeler, bilinen görseller de söz konusu olabilir. Bu durumda da bu eserin 29 yıllık bir gecikmeyle basılması sebebiyle ortaya çıkan zorluğa şahit oluruz ki kitabın “kolay anlaşılırlık” teziyle ciddi bir karşıtlık oluştuğunu görürüz.    
Aslında bu eseri Christiane Nord’un “Çeviride Metin Çözümlemesi” kuramıyla baştan ayağa irdeleyebiliriz. Nord, bu kuramını daha iyi anlatabilmek için 10 yaş çocuklarına hitap eden “Yeni başlayanlar İçin Aşçılık” adlı kitabı temel almıştı. Kitap, Avrupa dışındaki ülke dillerine çevrilecekti ve resimler de olduğu gibi bırakılacaktı. Her ne kadar yukarılarda bir yerde metin türüne bilgilendirici dediysek de bu tarz metinlere Nord, metnin erek kültürü hedef alınarak oluşturulmasından dolayı “Aracı Metin” demektedir. Bununla birlikte Nord özellikle resimlerin aynen bırakılmasından doğacak sorunlara da dikkat çekmektedir. Metin ve resimler birbirlerini desteklemek üzere seçilmişken çeviri sonrasında başarılı bir alımlama için aynı ritmin oluşmayacağını düşünüyor kuramcı. Gerek görselin türü gerekse o görselin okur kültürdeki yeri ve algılattıkları metne olumlu olduğu kadar olumsuz etki edebilecektir.


Nitekim Kapital’de yer alan karikatür çizgileri, ilüstrasyonlar ve diğer görseller Türk kültürüne yabancı bir anlayışa ait olduklarından okurun görsellere yabancılığı sebebiyle metne de yabancılaşacağını söylemek mümkün. Özellikle de ortalama işçi okurunun. 

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails