KARABALA’NIN
DOĞDUĞU GÜNDÜ!
2015
yılının Nisan ayında bir davet aldım. Çizgi Diyarı diye çizgi roman severlerin
oluşturduğu bir site varmış. Çizgi romana emeği geçen kimselere anı mahiyetinde
ödül ve plaket verilecekmiş. Ben de davetliydim. Oysa ben çizgi romandan kopalı
yıllar olmuştu. Fakat bütün büyük isimlerin orada olacağını öğrenince eşim ve
oğlumla beraber ödül töreninin yapıldığı salona gittik.
Salonda
ödüller verilirken nereden buldularsa benim çizdiğim, yeni denediğim TOLGA
macerasından bir sayfa perdeye yansıtıldı. Sunucu mikrofonda beni çağırarak,
(Mustafa PALA)’’ Bu çizgilerden neden bizi mahrum bırakıyorsunuz. Lütfen bize
gelecek yıl bu törende bizim karşımıza yepyeni bir albümle çıkacağınıza söz
verin!’’ dedi. Ben de ‘’SÖZ. Bir Çizgi roman albümü çizeceğim ve seneye bu
zamanlarda elinizde olacak’’ dedim.
Tören
dağıldı. Akşam eve gittiğimizde eşime dönüp; ‘’Ben ne yaptım, o kadar kişinin
karşısında albüm yapacağıma söz verdim o halde çizmem lazım’’ dedim. Zaten
KARABALA kafamda yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı bile.
İşte o
gece KARABALA’nın
ilk çizgileri doğdu.
Sonra
günler süren karakter yaratma ve eskizler süreci. Uzun yıllar çizmemenin
sıkıntısını çok yaşadım. Bir boksör yıllar sonra ringe döner mi? Ya da bir
futbolcu 40 yıla yakın bir süre sonra sahalara döner mi?
Ben böyle
bir delilik yaptım işte.
Geri
döndüm! Eksik olma ustam!
Şimdilerde ‘KARABALA’ ile uğraşıyorum.
Ele avuca sığmayan delidolu bir çocuk bu.
Bütün gün peşinden koşuşturup duruyorum.
Beraber yatıp kalkıyoruz.
Ne gecesi belli,
Ne de gündüzü.
Arada, Abdullah TURHAN dedesi ile de görüşüyor.
Çok sevdiler birbirlerini.
Yalnız hayatımı altüst etti. Hiç rahat durmuyor.
Uyutmuyor bile beni.
Zapt edemiyorum keratayı.
Adam edebilecek miyim?
Bilmiyorum.
Doğrusu ben de çok merak ediyorum.
Bakalım ne olacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder