TUDEM /Desen
yayınlarının 34. ULUSLARARASI İSTANBUL KİTAP FUARI kapsamında düzenlediği
ve moderatörlüğünü Ümit Kireççi'nin üstlendiği “Çizgi Roman’da Savaş
Teması ve II. Dünya Savaşı’nın 70.
Yıldönümünde Yalınayak GEN” panelinde Alişan Cengiz,
Arzu Taşçıoğlu ve Berk Uralcan comics ve manga dünyasına ait gözlemlerini
paylaştılar.
Panel Fotoğrafları / Arden Köprülüyan - ÇROP FACEBOOK Sayfası
Ümit
Kireççi'nin açılış yaparken II. Dünya Savaşı, savaşlar, ülkemizi
çevreleyen çatışmalarla ilgili konulardan bahsederken çizgi romanın popüler
konuları nasıl işlediğine dikkat çekti. Bunun ardından o günlerde yaşanan savaş
vahşetini daha iyi anlatabilmek amacıyla Lilith adlı
çizgi romandan yansıyan İkinci Dünya Savaşı fotoğraflarıyla çizimsel
yorumlarını gösterdi. Buradan da “Yalınayak Gen”in yaratıcısının savaşa;
her şeye rağmen, kaybetmediği barışçı bakış açısına, biyografik detaylarına ve
Japon propagandası yapmak yerine evrensel barış dileğini aktardı.
Alişan
Cengiz, mangalarda süregelen ve hayli masalsı dünyalar ve kişiler
üzerinden yürüyen savaş temalarının naif, eğlenceli veya son derece şiddet dolu
hallerinin her şekilde gerçeklikten oluşuna dikkat çekti. Bunun ardından
Japonya'nın II. Dünya Savaşından sonra ilk defa ordu kurma hakkını aldığını,
ülkede militarist bir hava sezdiğini ve bunun yakında mangalara da sirayet
edebileceğini belirtti. Yakında gerçek ülkelerde, gerçek isimler ve gerçek
hedeflerle savaşlar işleyen mangalar görülebilecekti bu öngörüye göre. Manganın
bu militarist havadan ve gündem siyasetinden uzak kalmama ihtimalinin manganın
tadını bozabileceği de sözleri arasındaydı.
Daha sonra
sözü Berk Uralcan alarak şu başlıkları dile getirdi:
İkinci
Dünya Savaşı - Amerikan ve İngiliz Çizgi Romanları
1 - Çizgi roman ve “savaş” çok geniş bir konu - “savaş” kavramını,
“çizgi roman” kavramını neye göre tanımladığınıza göre çok değişiyor. Günümüzde
yayınlanan Civil War, Secret Wars,
Darkseid War gibi hikayeler de sonuç olarak “savaş” olarak tanımlanıyor. İkinci
Dünya Savaşı gibi çok spesifik bir sınırlandırma yaptığınız zaman bile, aslında
akademik olarak en çok incelenen konulardan biriyle ilgileniyorsunuz.
O yüzden kısa bir konuşma ile çok ciddi bilgi sahibi olmak mümkün
değil.
2 - İngiliz çizgi
romanı
İngiliz çizgi romanı daha gerçekçi, savaşın içinden kahramanlık
hikayelerine yoğunlaşan eserler içeriyor. Bunun kökü İngiltere’deki “Story
Paper” geleneği, bu daha sonra Birinci - İkinci Dünya Savaşlarında bir
propaganda mecrası olarak kullanılmaya devam ediliyor. Özellikle İkinci Dünya
Savaşı’na giden süreçte İngiliz çizgi roman dergileri “Altın Çağ”larını
yaşıyorlar, fakat savaş sırasında kağıt sıkıntısı nedeniyle üretim düşüyor.
Yine de, devletin kağıt sıkıntısına rağmen uygun dergilerin
yayınlanmasına devam etme yönünde bir çabası var, çünkü vatanseverlik duygusu
aşılamada, orduya asker kazandırmada bu çizgi romanlar önemli bir kaynak.
3 - Amerika’da
ise süper kahramanlar var.
1938’de yaratılan Superman’in ardından bu türe çok ciddi bir ilgi
doğuyor. Süper kahramanlar çok hızlı bir şekidle İkinci Dünya Savaşı’na dahil
ediliyorlar.
Burada sadece içerik olarak değil, materyel kültür açısından da
bakmak gerekiyor: savaş pulu satma çabası, içerikten tamamen alakasız kapak
resimleri ABD’nin savaş propagandasını en az hikayeler kadar etkileyen
unsurlar.
Bu kapaklarda, özellikle Japonlara karşı ciddi bir ırkçılık görmek
mümkün. Hitler bile resmedildiği zaman insan gibi resmediliyor, Japon askerleri
ve liderleri ise alt bir ırk olarak çiziliyor.
Amerikan çizgi romanının İkinci Dünya Savaşı içerisinde ortaya
çıkarttığı enteresan bir sonuç “super patriot” / “süper yurtsever” karakterler.
Bunlar, 1940-41 yıllarından sonra yaratılan, ve tek varolma amacı savaş
sırasında ABD propagandası yapmak olan karakterler. 1941 - 45 arasında çok
popüler olan ve on beş - yirmi çizgi romanda başrolde olan bu karakterler,
45’ten sonra tamamen yok oluyor.
Dönemin The Shield, Liberator, Captain Flag, Miss America, Liberty
Belle gibi karakterler arasından bugün yalnızca Captain America önemli bir
kesime hitap etmeyi sürdürüyor.
Arzu Taşçıoğlu ise manga, savaş ve kadın mangaka odaklı
harika bir araştırmayla çıktı dinleyicilerin karşısına. Japonya'yla yazışarak
derlediği konuşmasının kısa özeti aşağıdaki yer almaktadır:
Savaşın manga üzerinde çok yönlü bir etkisi oldu. Savaşta
yaşanılan trajediler ve Japon devletinin politikaları, birçok Japon sanatçıyı
bu temada manga üretmeye itti. Hiroşima’ya atılan atom bombasının doğrudan
tanığı olan Keiji Nakazawa’nın
yarı otobiyografik “Yalınayak Gen”i ve savaşta sol kolunu kaybeden Shigeru Mizuki’nin kendi
tecrübelerine dayanan “Soylu Ölümümüze Doğru, İleri” adlı eseri, manga
tarihinin önemli eserleri arasındadır.
Savaş,
mangayı sadece konu olarak değil, biçimsel olarak da etkiledi. İkinci Dünya
Savaşı’nın yarattığı tecrit nedeniyle manga, dünya çizgi romanındaki
gelişmeleri izleyemedi. Savaşın sonundaysa, Amerikan askerlerinin getirdiği
çizgi romanların etkisiyle büyük bir biçimsel değişim yaşadı.
Kyou Machiko’nun “Cocoon” adlı eseri.
(Kyoto
Uluslararası Manga Müzesi ve Kyoto Uluslararası Manga Araştırma Merkezi’nin
izniyle)
Ayrıca bu kadar büyük trajedilere tanık olmak, manga için bir
itici güç de oldu. Manganın biçimsel gelişimi ve bugünkü popülerliği üzerinde
tartışmasız büyük etkisi olan Osamu Tezuka, savaşta yaşadıklarının ardından
bütün hayatını manga üretmeye ve bu yolla dünyaya barış mesajını yaymaya adadı.
Günümüze gelindiğinde, yeni kuşak manga sanatçıları hala savaş
konusunu ele alıyorlar, ancak çok farklı eserler üretiyorlar. Eylül ayında Kyoto Uluslararası Manga Müzesi’nde
açılan “Manga ve Savaş” sergisinde özel bir yer ayrılan üç
kadın manga sanatçısına da özellikle değinmek gerekir. Yuki Ozawa, Kyou Machiko ve Kouno
Fumiyo yeni savaş mangası
biçimleri yaratıyorlar. Fantastik öğelerle çarpıcı gerçekliği bir arada
kullanan ya da savaşın cephe dışında kalan bambaşka yönlerini ele alan bu
sanatçılar “evrensel savaş temasına farklı bir bakış” getiriyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder